Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Yıllarca uzman-başöğretmenlik (kariyer basamakları sınavı) neden açılmıyor dedik.
Sendikalara tepki olsun diye istifa ettik. MEB’e kızdık. Mahkeme mahkeme gezdik. 16 yıl sonunda MEB sesimize kulak verdi. Kariyer basamakları sınavının tekrar yapılmasına karar verildi çok şükür.
Havalara uçtuk. Ama yönerge ve şartlar yayınlanınca her zaman olduğu gibi muhalefet damarımız ağır basmaya başladı. İtirazlarımız yükseldi. Oysa bedavadan uzman-başöğretmen olmak istiyorduk.
Her kafadan farklı bir itiraz, itiraza da onlarca farklı itiraz geldi.
Ve MEB isteğine kavuştu. Öğretmenlerin birlik ve beraberliğinin ortasına nifak bombasını atmış oldu. Daha sınav süreci başlamadan binlerce öğretmen telef oldu.
Neden öğretmenler birlik olmuyormuş? Doktorlar oluyormuş ya (!)
Neden öğretmenler sadece kendisi gibi düşünmüyormuş. Bay-bayan doğrucular sadece kendisinin düşüncesinin mükemmel olduğunu sanıp kendi düşüncesinde birleşip hareket etmelerini istiyor, bir milyon küsur öğretmenin fikirlerini önemsemeyerek. Kariyer basamaklarına karşı ülkemizde öğretmenler 4 büyük gruba ayrılıyor.
A Grubu
Bu grupta yer olan öğretmenlerin kariyer basamaklarına toptan karşı. “Biz halimizden memnunuz, öğretmen olarak doğduk, öğretmen olarak öleceğiz.” diyor. Kendince bahanesi de hazır. Tek başöğretmen Atatürk’tür. Oysa Atatürk zamanında da öğretmenlere başmuallim unvanı verildiğini bilmez. İş barışını bozarmış. Sanırsın ki süper ötesi bir birlik ve beraberlik var. Öğretmenliği askerlik, doktorluk gibi meslekle kıyaslıyorlar. Kendilerinin zaten uzman olduğunu söylüyorlar. Bu grup öğretmenlerin tamamının sınava girmesini istemiyor. O kadar iyiniyetliler ki, saf, tertemiz bir kalpleri var(!) Öğretmenlere çok güveniyor(!) Ben bu gruba çok katılıyorum.
Bu grupta olan diğer bir grup da sendikaların kararını bekliyor. Sendika boykot ederse onu yapacakmış. Sendika yönetimi benden çok daha iyisini düşünür diyor. Sendikaya güven, sendika aidiyeti üst düzeyde. Fikirlerini sendika kararına göre değiştirmeye razılar.
Yıl 2006. İlk sınav için sendikalar sınava girmeme kararı alır. Ama gelin görün ki sendikaların yöneticileri bile “soruları görmek, kendini denemek ”için köşe bucak kaçarak gizliden gizliye girmişler. Yani sendikalar da biliyor öğretmenlerin aldıkları karara uymayacağını. Çünkü ucunda para var. Hayat şartları kötü. En mantıklı karar bu bence. Kendi başımıza değil, sendikalar bizim adımıza karar alsın. Ne derlerse o.
Ama buna da itiraz eden grup var. Sendikalar şu ana kadar ne yaptı, sendikalar maaşımızı yükseltsinler başka bir şey istemeyiz diyenler.
B Grubu
Bir milyon öğretmenin çok büyük kısmı kariyer basamakları sınavına karşı değil. Muallakta bir grup. Bunlar da kendi aralarında farklı sınıflara ve şubelere ayrılıyor.
En yoğun grupta 10-20 yıl kıdeme sınavsız doğrudan uzman-başöğretmen unvanı verilsin diyenler var. Ben de bu gruba dahilim. Bunlar maddi ve manevi diye 2 gruba ayrılır. Bunlar da kendi aralarında tarih gözetilmeden herkese verilsin diyenler var, mevcut durumu gözetenler var. Maaş değil sadece unvan verilsin. Hatta 2006 yılından sonra uzmanlık sınavını boykot eden, giremeyen ama emekli olmuş olanlara da verilmesini isteyenler var. Bunlar maneviyatçılar. Gözleri asla parada değil. Karşı grup için bunların tuzu kuru. Oysa bunlar da karşı grup için para göz hükmündeler.
Maddi grupta olanlar ise kıdem yılına göre sınavsız hem rütbe hem maaş verilsin diyenler. 16 yıllık geri ödeme yapılmasını isteyenler var. Bence çok haklılar. 16 yıldır sınav açılmadı. Bu öğretmenlerin kayıplarının karşılanması gerekir. O yıl birkaç günle kaybeden erkek öğretmenler “askerlik yaptık, vatan koruduk, suç mu?” diye kadın düşmanlığı yaparken, kadınlar da “ biz anayız, çocuk doğurduk, izin aldık” diye pozitif ayrımcılık hakkını kullanmak istedi. İki grubun da haklı ve çok kutsal gerekçeleri var bence.
“Emekliliğim geldi bu saatten sonra ne yapayım, belgelerim eksik, yaz tatilimi harcayamam, bin-iki bin lira için bu kadar çile çekemem, sınav kaygısı taşıyanlar” da bu grubun içine girmeye başladılar. Bu grup farklı fraksiyonlara bölünse de en mantıklı görüşün bu olduğunu savunuyorlar. Eylem yapılacaksa bunun için yapılmalı. Bence de doğrusu bu. Askeri rütbe gibi kıdem yılı gelen alsın unvanı. Hatta emekli maaşımızı da askerler gibi rütbemize göre almamız gerekir.
C Grubu
Sinsiler grubu. Herkese karşı muhalefet eden ama daha şimdiden sınava hazırlık yapan bir grup var. Tedbirli davranıyorlar. Sınav konularını şimdiden araştırıp indirmişler. Hedefleri ilk sıralarda yer almak. Sosyal grupları, eğitim sitelerini inceliyorlar. Hangisi olursa kendileri için makbuldür. Sorduklarında “sınava girmeyeceğim, sınavsız olmalı, boykot edilmeli, sendika kararı” gibi farklı cevap verirler. Sinsiler her grubun içinde gizli ajan gibiler. Her ne olursa olsun kazanan bu gruptakiler olacaktır.
D Grubu
Bir de çalışkan(!) , sınavdan sınava koşan öğretmenler var. Çalışkan(!) öğretmenler hemen karşı çıkıyor bedava rütbeye. Sınavı kazananlar hak etmeli. Yok öyle üç kuruşa beş köfte. Bunlar içinde 2 büyük grup var. Siyasiler, ücretliler,
Siyasi grupta şartsız teslim olmuş olanlar var. Takla atın deseler atacaklar var. Devlete karşı boynumuz kıldan ince, büyüklerimiz böyle uygun görmüşler derler.
Ücretliler. Bunlar aldıkları rütbeden çok alacakları paraya bakıyorlar. “Ucunda para varsa her şeye varım.” diyorlar. Tek maaşlı, çok çocuklu, çocuk okutan, geçim sıkıntısını iliklerinde hisseden üç-beş kuruşun hesabını yapan öğretmenler. (Burada kendimi tarif ettim) Para için; iş huzurunu, öğretmenler arası ayrımcılık yapılması, sendika kararı falan umurlarında değildir. Alacağı para ile üniversitede okuyan çocuğunun bir aylık masrafını karşılayacak. Ücretli gruptakiler sinsiler gibi değil. Sınava gireceklerini ve amaçlarının rütbe olmadığını tamamen para olduğunu söylüyorlar. Para versinler de sınavlı sınavsız fark etmez. Bu gruba herkes karşı çıkıyor. Grev kırıcılar bunlar. Hava bükücüler. Para için her şeylerini satarlar.
Her şeye tamam deyip,
Sınav konularına (çok gereksiz konular var, uzman mı olacağız, doktor mu?) ,
ÖBA’dan yapılmasına (yüz yüze hizmet içi eğitim şeklinde yapılması, sınava hazırlanacak olan öğretmenlerin izinli sayılmasını) ,
Yaz tatilinde yapılmasına (ek ders isteyenler),
Eğitim programının çok uzun olmasına ( günde 4 saat çok uzun),
Hizmet süresinin hesaplanmasına ( ücretli öğretmenlik de sayılsın, raporlar sayılsın, izinler sayılsın)
Belgelerin toplanmasına (her şey Mebbis’te kayıtlı zaten, 30 yıl önce Hakkari’de bir dağ köyünde zümre başkanlığı yaptım, belgeyi nasıl bulacağım? Belgeyi ben niye toplayacağım, ben neden yükleyeceğim )
20 yıl şartına ( 30 yıllık öğretmenim, neden uzmanlığa gireyim, emekli olunca mı başöğretmenliğe gireceğim?)
diye itiraz eden küçük gruplar da var.
Sendikaların işi daha zor. Ellerinde iki ucu boklu bir değnek tutuyorlar. Hangisini yapsa üyelerinden itiraz geliyor. Üyeleri bastırıyor. Sendikalar yazı yazı üstüne davalar açıyor. 16 yıldır iptal ettiremediklerini şimdi iptal ettirmek için -mış gibi davranıyorlar. Onlar da biliyorlar, bu yasa aynen devam edecek. Maaş zamları için grev kararı alamayan sendikalar bu sınav için boykot kararı alamazlar.
----
Bunlar benim sözlerim değil, öğretmenlerin sosyal medyada yazdıkları yazılardan derlemedir. Öğretmenlerin öğretmenlere yazdığı küfür ve hakaretleri burada yazmadım.
Öğretmen olarak okuyunca hemen karşı çıkacağınızı biliyorum. Çünkü siz her zaman en doğrusunu en mantıklısını düşünürsünüz. Bence sen de haklısın öğretmenim.
Mustafa KABUL
E Grubunda Yer Alan Bir Uzman Öğretmen
(Uzman unvanımı ilk kez kullanıyorum)