Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
O yıl, İbrahim Hilmi Yalçınkaya ilkokulu bitirmiş bir öğrenci olarak, Öğretmen Okuluna başlar.
Ama yeni bir öğrencinin okula başlamasında, okula alışmasında da kurallar vardır; deneyimsiz yatılı öğrenci, öncelikle eski bir öğrencinin gözetimine emanet edilir. Emaneti üstlenen öğrencinin kız - erkek olmasının önemi yoktur. Ama köylüsü, hemşehrisi ya da akrabası olması önemlidir ve tercih sebebidir.
İbrahim Hilmi de bu gerekçelerle, son sınıf öğrencilerinden hemşehrisi Münevver Encekler’e emanet edilir.
İşte o ilk fotoğraf, 1967 yılının güzel bir hatırasıdır.
Bu fotoğrafa, İbrahim’in yorumu: “Sıcacık abla sahiplenmesi beni çok mutlu etmişti. “ şeklindedir. Yıllarca o abla sahiplenmesini de unutmamıştır.
Bu fotoğrafın üzerinden 52 yıl geçtikten sonra, bu ikili yeniden bir araya gelirler.
O sahiplenme hala sıcacık ve mutluluk vericidir. Yine birlikte bir fotoğraf çektirirler. Ellerinde de eski fotoğrafları vardır. O güzel anı vardır.
Son buluşmalarına, ortak ifadeleri de şöyledir: “ Duygular aynı. Yıllar önceki sevgi, kardeşlik, arkadaşlık aynı. Sadece boylarımız değişmiş. Sadece fiziklerimiz. Resimler bile aynı”
Uzun süre konuşurlar, anılarını tazelerler. O günü beraberinde olduklarıyla paylaşırlar.
Bu güzel hikayede rolüm mü nedir? Bu iki insanın yıllar sonra bir araya gelmelerine vesile olmak ve işte bu fotoğraflarını çekmek.
Daha ne olsun!
Alıntı