Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Tüm öğrenciler sınıflara alınmış, ben biraz geç kalmışım. İdareden sınıfımı öğreniyorum, sınıfım 1L.
Sınıfı bulup, kapıyı tıklayıp giriyorum. Öğretmen adımı sorup, listede adımı buluyor, M. Alinin kardeşimisin diyor, evet diyorum. Meğer, önceki yıllarda çalışkan öğrencisi imiş, abim.
Daha ilk günden Matematik öğretmenim ismimi öğrenmişti. Bana soy ismimle hitap ediyordu, artık.
Bir ay kadar sonra sıralarımızda iken, sıra ile küçük teorem soruyor, yapabilen oluyor, yapamayan da. Sıra bana geliyor, bocalıyorum. Eli ile saçımı çekip, aynı elinin orta parmağını bükerek sivri kısmıyla kafamı tıklıyor. Ve "niye çalışmıyorsun, Doğanyılmaz" diyor. Yüzüm kıpkırmızı olmalı, ateşler içindeyim.
Ellerine sağlık öğretmenim.
Ne sihirli parmağın varmış meğer. Derse yoğunlaşıyorum...
Birinci yazılı, yüksek değil ama, zayıf ta değil. İkinci yazılıyı olduk, okunmadı. Üçüncü yazılı yapıldı, okunmadı. Öğretmenimiz "kurtarma yazılısı yapacağım, durumu zayıf olanlar şu sıraya", diyor. Yarabbi iyimiyim, yoksa zayıfı mı. Bir kağıt alıp o sıraya yöneliyorum. Bir bakıyorum, iyiler arasındayım. Öğretmenim beni öylesine bir itmiş ki, durumu iyiler arasına!!!
Öğretmenimin ismen tanıması ve o sihirli üçüncü parmak tıklaması, beni sınıfın iyi öğrencileri arasına kattı.
İkinci dönemde aldığım en iyi notu karne notu olarak vermiş. Bunun için kanaat notu olarak 10 vermiş olmalı.
Teşekkürler öğretmenim, o gün verdiğin ivme, tüm öğrenimim boyunca hiç eksilmedi.
Rahmetler diliyorum, Gaziantep Lisesi matematik öğretmeni, Hasan Yıldırım öğretmenim...