Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Sınıfta sabrınızın sınandığı anlar olur. Bazı çocuklar çok yaramazdır. Düz duvara tırmanır derler ya, o cinsten. Her sınıfta mutlaka vardır. Sınıfın en dinamik, en merkez noktasıdır onlar. Hep bir olay içindedirler.
Doğukan bu konuda en unutamadığım öğrencilerimden biridir. Sadece ben değil tüm okul onu unutmadı desem inanın abartmış olmam.
Okula gelin beni geçin, herhangi bir öğretmene: “Hocam Doğukan nerede?” deyin, “gene ne yaptı?” diye kesin size soracaktır.
Her gün mü bir olay olur? Her teneffüs mü bir vaka olur? Olur. Yaşayan biri olarak altına imzamı atarım.
Doğukan yaramaz ama bir o kadar da sevimli bir çocuktu. Artık sınıfta dayanamayacak noktaya geldiğim an bunu alır dışarı çıkarır, yan sınıftaki öğretmen arkadaşa verir. “Azıcık yanında kalsın, yoksa delirmek üzereyim “ derdim.
Bir gün okula geldim, bahçe kapısında iki veli beni bekliyor. Başka sınıftan bir çocuğun anne babası. Öfkeli oldukları her hallerinden belli. Yanıma yaklaştılar.
- Hocam Doğukan’ın öğretmeni siz misiniz? Dediler.
İçimden bir an “Allahım gene ne yaptı bu” diye geçirdim.
-Buyrun, benim.
Adam sakin olmaya çalışıyor, ama belli ki çok kızgın. Benimle konuşurken böyle dudaklarını ısırıyor.
-Hocam dün bir olay oldu. Sizin öğrencinizmiş. Önce sizinle konuşmak daha uygun olur dedik.
-Tabi, benimle paylaşmanıza çok sevindim.
Olay şu: Okuldan sonra bu ailenin kızıyla Doğukan tartışıyor. Doğukan kıza biraz atar yapıyor. Elinde yumurta varmış. İki tane yumurtayı kızın kafasında kırıp saçını başını bir güzel buluyor.
Tabi ne diyeceğimi bilemedim. Velilere “gerekeni yapacağım. Sizinle ve kızınızla tekrar konuşuruz,” dedim. “Ayrıca önce beni bilgilendirdiğiniz için çok teşekkürler. Çok anlayışlısınız” diye de biraz öfkelerini almak istedim.
Çünkü çok fazla olay oluyor. Veli gelip okulda çocuğa çatıyor, çocuk ailesine anlatıyor. Bu sefer aileler birbirine giriyor. Bir sürü gereksiz işle uğraşıyoruz.
Neyse sınıfa gittim. Hemen Doğukan’ı dışarı çıkarttım.
-Dün bir kavga olmuş, benimle konuşmak ister misin Doğukan?
-Kavga mı? Ne kavgası?
-Kızın biriyle kavga etmişsin
-Ben mi?
-Üstelik sadece kavga etmemişsin kızın kafasında bir de yumurta kırmışsın,
Bu böyle suratıma bakıyor zannedersin yumurta sözcüğünü ilk defa duyuyor.
-Yumurta mı, ne yumurtası?
-Bak, dün okuldan bir kızla kavga etmişsin ve kızın kafasında yumurta kırmışsın.
-Dün mü? Yumurta mı?
Yerlere bakıyor, havaya bakıyor. Eli çenesinde sayıklar gibi konuşuyor.
-Yumurta, alla alla yumurta mı?
Güya hatırlamaya çalışıyor.
-Doğukan bana bak, kızın ailesi geldi. Benimle konuştu. Şimdi yüzüme bak ve neler olduğunu anlat.
Doğukan’ı çok iyi tanıdığım için suratına bakınca bir şeyi yapıp yapmadığını anlardım.
Bunu kendisi de bildiği için haksız durumda olduğu bir olay olduğu zaman benimle göz göze gelmek istemezdi.
Dikkatlice suratına baktım. Yapmış. Kesin yani
Ama itiraf etmiyor.
-Doğukancım, bana neden yaptığını söyler misin? Neler oldu?
Böyle düşünceli düşünceli duruyor. Allah Allah ne zaman ki? Ne yumurtası düşünüyor hala.
-Bana bak, neden yaptığını söylemezsen, beraber müdürün odasına gidiyoruz, hakkında şikâyet var çünkü.
O anda o saf kedi gibi masum hali bir değişti. Kollar efe gibi açıldı.
-Aaaaa ne yapayım yaa? O da bana bücür dedi. Demeseymiş o zaman.
-Bücür mü dedi?
-Evet.
-Kız sana bücür mü dedi?
-Öğretmenim valla bak şöyle oldu: Annem beni yumurta almaya gönderdi. Bakkaldan gelirken bu kızla karşılaştık. Bana okulda da hep bücür deyip duruyordu. Beni görünce gene “bücür” dedi. Ben de bir daha bücür dersen seni döverim dedim. Böyle karşıma geçti bücüürrr, bücüüürr, bücürrrrrr yaptı.
-Eee sonra?
-Benim elimde de yumurta vardı. Aslında kafasına atmayacaktım. Ama elim o an birden havaya kalktı, sonra anlamadım ters dönüverdi. Yumurtaları kafasına yanlışlıkla çarpmışım.
-Hadi ya? Yumurtalar torbanın içinden çıkıyor. Kızın kafasında kırılıyor. Saçlarında bulamaç ediliyor. Ve tüm bunlar yanlışlıkla oluyor.
- Valla öğretmenim. Ben böyle elimle atınca, elim havada ters dönmüş, kızın kafasına gitmiş, yumurtalar da orada olunca kafasına geldi
-Oğlum, kıza kızdın, hadi onu anladım. Kafasında yumurta kırıp, saçına başına bulamak ne demek? Hem ben size okulda kavga etmeyin diye defalarca söylemiyor muyum?
-İyi ama orası okul değildi ki. Bizim mahalle. O sayılır mı?
Son cümle beni benden aldı artık
-Bana bak, bir daha hiçbir yerde kavga yok.
-Sen dışarıdaki olaylara da karışıyor musun?
Ama böyle gerçekten anlamak ister gibi saf saf soruyor. Bundan sonra ona göre davranacak yani.
-Karışırım ben. Her şeye karışırım. Okulda da dışarıda da kavga istemiyorum.
Lokasyon olarak bakınca haklı yavrucağazım... Kavga okulda çıkmamış. Orası dışarısı.
İşte böyle, çocuklarla konuşurken kelimeleri çok dikkatli seçmeniz gerekir.
Ayrıca bu tarz olaylarda her zaman her iki tarafı da dinleyip karar vermek çok önemlidir.
Gerçi karar vermeye gerek yoktur. Çünkü çocuklar duygularını hemen yaşarlar.
Kendi duygu dünyalarını tanımaları ve yaşadıkları duygular karşısında ne yapacaklarını fark etmeleri en iyi kazanımdır.
Kendi hislerini, duygularını tanımayan bir çocuğa hatta yetişkine verilecek tavsiye de kuru laftır.
Ama gene de siz siz olun kimseye bücür demeyin.
Yumurta kafanıza her an gelebilir.
Ama yanlışlıkla
Valla yanlışlıkla!
Alıntı: Tülay Olcum