Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Bahçede nöbetçiyim. Birinci sınıf öğrencilerinden biri:
-Öğretmenim Berk beni dövdü,dedi.
-Git dedim, çağır bana Berk ‘i.
Bunlar geldiler. İkisi de en fazla üç karış. Birbirlerini baya hırpalamışlar. Ama şikayet eden daha fazla hırpalanmış çok belli.
- Neden dövdün arkadaşını, dedim.
- Öğretmenim önce o beni dövdü. O bana vurunca ben de ona vurdum.
Çocuklar genelde böyledir. Kendi yaptığı şeyi söylemez. Karşı tarafın yaptığını hemen şikayet eder. Bana şikayete gelene sordum:
- Önce sen mi başlattın?
- Evet, ben başlattım. Ona vurdum. Ama sonra o, on kişi toplayıp geldi. Hepsi birden beni dövdüler.
İşin rengi birden değişti.
- Bakın, kavga etmemeniz lazım. Üstelik bir kişiye karşı on kişi olur mu? Eşit bir durum da değil. Hoş olmamış böyle kavga etmeniz. Siz arkadaşsınız üstelik değil mi?
Nasihat edip yaptıklarının hatalı olduğunu anlatmaya çalıştım. Bir yandan da onlara düşünme fırsatı verip çözüm bulmalarını istiyorum.
- Ne yapmanız lazım o zaman, dedim.
Bunlar uzaklaşıp biraz düşündüler. Aralarında konuştular. Sonra yanıma geldiler.
- Öğretmenim birbirimizi döveceksek, sadece ikimiz vuracağız. Başkalarını karıştırmayacağız. Eşit olmuyormuş öyle.
(Hah dedim, aferin. Sadece ikiniz dövüşün. Kırın birbirinizin ağzını burnunu. Aman başkaları karışmasın.)
Bir olaydan sonuç çıkarmak çok önemlidir. Öyle bir kişiye on kişi olmaz.
Herkes akıllı olacak ona göre. Ne yani her kavgada bizde mi toplayıp gelelim arkamıza on kişi.
I love birinci sınıflar
I loveeee