SEN ŞİMDİ KÜS MÜSÜN?

Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!


Ve sen onlara kavuşmanın hayalini kurarken bir anons duydun:
“Sayın Yolcular, şimdi sakin olmaya çalışın. Yaklaşık bir saatlik yolumuz ama sadece 20 dakikalık uçuşa yetecek kadar yakıtımız var. 20 dakika sonra uçak düşecek…
Şimdi, hostesler size birer kâğıt dağıtacak. Geride kalan sevdiklerinize ne yazmak istiyorsanız bu kâğıtlara yazın. Biz bunları bir kutuya koyacağız. Biz sevdiklerimize kavuşamayacağız ama umuyoruz ki en azından bu kâğıtlar yazdığınız kimselere sağlam olarak ulaşır…”
Bir daha hiç göremeyeceğin sevdiklerine ne yazardın?
Şimdi, bütün duygu ve düşüncelerini serbest bırakarak yazmaya başla…
15 dakikan kaldı. Hani akşam olur da eve doğru yola koyulursun ve de annen seni pencerede bekler ya... Biraz geç kalsan dayanamaz, merak etmeye başlar ya.
Şimdi de bekliyor. Sen geç kaldığında balkona çıkıyor, yola bakıyor, sen gelmiyorsun…
Saat 20.00 oluyor. 23.00 oluyor yine gelmiyorsun.
Annen umutsuzca balkonun kapısını kapatıp kendisine artık zindan olan evinize giriyor. Odana gidip kitaplarına dokunuyor, elbiselerini kokluyor. 
Anneni öyle bırakıp gitmeye dayanabilir miydin?
10 dakikan kaldı. Neler yazardın annene, babana? Onları kırar mıydın, sesini yükselterek azarlar mıydın? Bir daha bağırır mıydın?
Öyle çaresiz, öyle üzgün bir halde bırakır mıydın babanı?
7 dakikan kaldı. Akşam yemeği hazır, annen her zamanki gibi senin tabağını da koyar. Kardeşin gayet masumane “Ama anne bu ablamın, bu ağabeyimin tabağıydı.” der. 
5 dakikan kaldı. Bu beş dakikanın bitiminden sonra sen yoksun. Havaalanında bekleyenler ‘Uçak düştü.’ haberini duyduklarında ne yaparlardı? 
3 dakika kala kaptan pilot: “Son cümlelerinizi yazın.” dedi.
Biliyor musun uçak düşüp sen ölünce biri size gelecek. Zile basacak. Yazdığın bu mektubu ailene verecek. Feryat edecekler. 
Baban işe gittiğinde her zaman gömleğinin cebine koyduğu mektubu ara sıra alıp okuyacak. “Canım Babacığım.” Gözyaşları pıtır pıtır damlayacak mektubuna… Dayanabilir miydin?
Öylece bırakır mıydın babanı?
Tabutunun arkasından minik ellerini kaldırıp sana dua eden kardeşlerini döver miydin?
Bir dakika kala kâğıtlar toplanmaya başladı. Öperdin, okşardın değil mi o kâğıdı verirken? 
30 saniyen kaldı. Arkadaşların birlikte oyunlar oynadığınız, koşuşturduğunuz okul bahçesindeki o neşeli günleri hayal ediyorlar gözleri yaşlı… Şimdiden çok özlüyorlar, sen yine gelmiyorsun…
Sahi geri dönme imkânın olsaydı ne yapardın? Senin için uğraşan, didinen, çırpınan, seni yetiştirmek için ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan öğretmenlerine… İçten içe kafa tutup kızar mıydın? 
Bütün zamanını bilgisayar oyunlarına ve cep telefonuna kurban verir miydin?
Son 10 saniye kaldı… 9…8…7…
Sahi, geri dönme imkânın olsaydı başka neler yapardın?
Bugüne kadar yaptıklarının aynısını mı? Yoksa hayatını yeniden gözden mi geçirirdin?
5 saniye… 4…3…2…
Ve o an son bir anons daha duydun:
“Sayın yolcular müjde! Meğer yakıt ibresi bozulmuş. Yakıtımız uçuşu tamamlayacak seviyede. Uçağımızda hiçbir sorun görünmüyor ve yaklaşık 40 dakika sonra havaalanına inmiş olacağız.”
Aç gözlerini...
Alişan KAPAKLIKAYA 
@akapaklikaya

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

YKS KİTAPLARI Nazilli Haber