Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Öğrencilerle yüz yüze konuşmanın benim için ayrı bir doyuruculuğu, ayrı bir anlamı var. Bir gün yine böyle bir okulun dördüncü sınıf öğrencilerine konuşuyordum. Ne zaman yönümü sınıfın sağ tarafına dönsem, soldan fısıl fısıl konuşan bir öğrencinin sesinin geldiğini fark ettim. İçten içe rahatsız oluyor, ama renk vermemeye çalışıyordum. Bir süre sonra konuşmanın geldiği yöne döndüm ve bir kız öğrencinin yanındaki erkek öğrenciye bir şeyler söylediğini gördüm. Benim kendilerine bakmamdan hiç de utanmış ya da sıkılmış halleri yoktu, gülümseyen gözlerle bana bakıyorlardı. Gülümseyerek yanlarına gittim, ‘Siz aranızda öyle ne konuşuyorsunuz?’ dedim.
Kız öğrenci daha cevap vermeden, sınıfın sağ arka köşesinden hafif tombulca bir oğlan el kaldırdı ve konuşmaya başladı. ‘Arkadaşımız Rıza işitme engelli, siz arkanızı dönünce dudaklarınızı görüp okuyamadığı için anlayamıyor, Filiz ona sizin söylediğinizi tekrar ediyor,’ dedi. Filiz’e baktım, önemli bir iş yapan ve yaptığı işle gurur duyan birinin gülümseyişiyle bana bakıyordu. Rıza’nın yanına gittim, konuşurken, şimdi beni anlayabiliyor musun, diye sordum. Gözleri dudaklarımdan gözüme gitti ve evet, görürsem anlayabiliyorum, dedi. Konuşmasında tarif edemeyeceğim bir tutukluk vardı. Geri kalan zamanda sınıfın tümünün beni görebileceği bir yerde durarak konuşmaya özen gösterdim ve Filiz, Rıza’ya anlatmak zorunda kalmadı. Sonra, Rıza’ya yardım etmek isteyenin sadece Filiz olmadığını öğrendim; öğrenciler onun yanında oturmayı sıraya koymuşlar, bu düzen içinde sırası gelen o gün o derste Rıza’nın yanına memnuniyetle oturuyor ona bu anlamda yardımcı oluyordu.
Sınıftan çıkınca okul yönetimiyle konuştum, yaşadığım bu olayı anlattım. Hemen anladılar, gülümseyerek bana Rıza’nın okula geliş öyküsünü anlattılar. Rıza bu okula bir yıl önce gelmiş. Önceki okulu işitme özrü nedeniyle Rıza’yı istememiş. Nedeni şu: iki veli, bu işitme engelli çocuk bizim çocuklarımızın gelişmesini engelliyor, çocuklarımıza yazık oluyor, doğru dürüst eğitim alamıyorlar, kendi akranlarından geride kalıyorlar, diye okul idaresine baskı yapmış. Rıza’nın annesi çaresiz kalmış ve şimdiki okula çocuğunu öğrenci olarak kabul etmesi için yalvarmış. Sınıf öğretmeni önce bir veli toplantısı yapmış, durumu velilere anlatmış, yılın geri kalan kısmı için, anneye yardımcı olalım diye veliler Rıza’nın okula yazılmasına razı olmuşlar. Ama bazı veliler bunun geçici süreli olduğunun altını çizmiş, bu böyle devam edemez, biz kendi çocuklarımızın geri kalmasına izin veremeyiz, demişler. Böylece okul yönetimi ancak o öğretim yılı için Rıza’yı okula kabul etmiş.
Bir yıl size anlattığım şekilde, öğrencilerin yardımlaşmasıyla geçmiş. Öğretim yılının sonunda sınıf arkadaşları Rıza’nın okula gelmeye devam etmesi için okul yönetimine başvurmuşlar. Tekrar bir veli toplantısı yapıldığında tüm veliler çocuklarının Rıza’yla aynı sınıfta olmaktan mutlu olduğunu, ondan ayrılmak istemediğini söylemiş. Öğrenciler kendi anne ve babaları üzerinde öyle bir baskı kurmuş ki, veliler, bir yıl daha Rıza’nın çocuklarıyla aynı sınıfta olmasına izin vermek zorunda kalmış.
Size anlattığım bu olay dört yıl önce olmuştu. Şimdi Rıza aynı okulun lise birinci sınıfında, başarılı bir öğrenci ve diğer öğrenciler sınıflarında Rıza olduğu için kendileriyle gurur duyuyorlar. Rıza’nın başarısı onların başarısı olmuş, birlikte yol alıyorlar.
Benim konuştuğum anne babalar kendi çocuklarıyla gurur duyuyorlar, çocuklarının hayatında Rıza gibi bir arkadaşlarının olmasının anlamını kavramışlar. Veliler çocuklarının kendilerine önemli bir şey öğrettiğinin farkındalar.
(Gerçek Özgürlük Sayfa: 60 – 61
Alıntı