Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Sema Ergenekon:
Kanser çok büyük travma yaşayan insanlarda olurmuş, mesela deprem yaşıyor ve yeniden bir hayat kurmaya çalışıyor. Bu travma yaraya dönüşüyor. İçinde çok büyük fırtınalar kopanlarda, kötücül duyguları yüksek olanlarda oluyor. Doktorum, "Neden kanser olduğunun yanıtı bulman gerekiyor. Seni gördüğün tedavilerle sıfırladık, ama bu nedeni bulup çözmezsen yine karşıma gelirsin" dedi. "Sizce neden?" dedim, "Çok fedakar ve hayır diyemeyen bir insan olabilir misin acaba?" dedi.
- Ruhumuzu tamir etmemiz gerekiyor yani...
- Doktorum şöyle anlattı; alfa ve beta beyin dalgaları varmış. Beta beyin dalgasında olduğumuzda kanser hücrelerinin üremesini sağlayan zeminde oluyormuşuz. Alfa beyin dalgasında olursak, kanser hücrelerine karşı vücudu savunabilecek hücrelerin olduğu zeminde oluyormuşuz. Nasıl alfa beyin dalgasında olacağız? Kendimizi seversek, kendimize vakit ayırırsak, kendimizi mutlu edersek beyin zaten kendini alfada tutuyormuş. Alfa beyin dalgasında olduğun sürece bağışıklık sistemi inanılmaz iyi çalışıyor ve kanser hücrelerini yok ediyor. Vücut her gün kanser hücresi üretiyor, ama bazılarınınki yok edilemiyor. Doktorum, "Neden kanser olduğunu bul, karşıma da bir daha gelme" dedi ve beni gönderdi...
- Cevapları bulabildiniz mi?
- Sürekli olumsuz bakmışım. Yaşadığım mutluluğu değil, yapamadığım şeylerin mutsuzluğunu büyütmüşüm. Okulunu okuduğum ve çocukluğumdan beri hayalini kurduğum bir işi yapıyorum. Yazarak kazanıyorum. Yaptığım işin iyi noktalarından birindeyim. Üç güzel çocuğum var, kocamı çok seviyorum. Yıllardır birbirimize bitmeyen bir bağlılığımız var. Annem, babam sağ. Ablalarım, erkek kardeşim benimle... Ama ben güzel olan bu tabloya değil, yetişemediğim yapamadığım şeylere takılmışım.
Ankara'da sobalı, tek odalı bir evimiz vardı. Orada yazıyorduk. Tek bilgisayar vardı, birimiz yazıyor yoruluyor, öteki oturuyordu. basitti hayatımız. O ilkel hale, ilk hale dönmek gerekiyor belki de... Para kazandıkça yaşam standartlarımız değişiyor. Önce bu durum hoşumuza gidiyor. Ama sonra o standartı korumak ve kaybetmemek için daha fazla çalışmak zorunda kalıyoruz. Bir bakıyoruz ki sahip olduğumuz şeylerin kölesi olmuşuz. Bunun sonu yok çünkü. Daha pahalısı, daha özeli, daha daha dahası hep var. Ama bunlara ulaşmak için yapılan fedakarlıklar çok yorucu olabiliyor. O yüzden öze dönüş yolları bulmak gerek.
- İnsanlar böyle durumlardan öğrenerek çıkar... Siz ne öğrendiniz?
- Küçük küçük şeyler... Hastalık durumlarında hep, "Aman şimdi bir de ben arayıp rahatsız etmeyeyim" derdim. Meğer insanlar aranmak istiyormuş, bekliyormuş. Geçen gece kızlara mesaj attım; "Kirpiklerim çıkıyor" diye... Ne mutlulukmuş...Bir şeyi yetiştirmek için toprakla uğraşırsın da ilk filizi görürsün ya, onun gibi... Kemoterapi boyunca ağzının tadı olmuyor, meğer elmanın tadı ne güzelmiş. Yeniden insan gibi hissetmeyi, bedenen sağlıklı olduğum, sevip sevildiğim için şükretmeyi öğrendim. Kendine dönüp, kendinle ilgili yaptığın eksiklikler neyse onları tamamlamayı öğretiyor. Farkındalığım arttı, altı ay öncesinden daha mutluyum.
Başkası için yaşadığında vücut 'error' veriyor, "Pardon kendin için yaşayacaksın" diyor. Metin Hara'nın kitabında "Bencillik önce ben demek değildir, bencillik sadece ben demektir" diyor. Önce ben demek gerekiyor, önce ben demezsen, başkasına da diyemezsin. Çok tuhaf bir yolculuk. Bir sürü şeyi içinde yaşıyorsun.
Benciliğe övfü yapılıyor okuduğum bu yazıda olduğu gibi çoğu zaman.Peki sormak istiyorum.Siz hastayken yakınlarınız bencil olsa ne olurdu?Örneğin anneniz,kardeşleriniz,arkadaşlarınız.İnsanlar bencil olmamalı.Biz bu dünyaya sadece eğlenip ölmek için gelmedik sorumluluklarımız var.