Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Baba içlerinden birini çağırıp kardeşlerini toplamasını istemiş. Kısa sürede on iki evlat babalarının başına toplanmış. Baba, her birinin bahçeye çıkıp, birer tane odun getirmesini istemiş. Ne çok ince ne çok kalın. Evlatlar babalarının isteğine bir anlam veremese de; bahçeye çıkıp birer tane odun bularak getirmişler. Tam ihtiyar adamın istediği gibi "Ne çok ince ne çok kalın". Baba bir de ip isteyip; on iki evlattan gelen on iki odunu üst üste koyup birbirine gücü yettiğince bağlamış.
"Şimdi" demiş, "Söyleyin bakalım bunu hanginiz kırabilir?" Evlatlar sırayla birbirine bağlı bu odunları kırmayı denemiş. En güçlüleri de kendisini en sona saklamış. En güçlüleri de odunları kıramayınca baba; "O odunları geri verin bakalım beceriksizler" demiş. Odunları alıp tüm gücünü toplayarak yatakta doğrulmuş. Odunları bağlayan ipi çözüp, hepsini teker teker kırmış. Evlatlar içlerinden "Bu şekilde biz de kırardık" diye geçirse de, saygılı birer birey olarak yetiştirildiklerinden ses çıkarmamışlar. Baba saygıyla kendisine bakan evlatlarını teker teker süzüp, son öğüdünü vermeye başlamış:
- Bakın evlatlarım! Sizi her anlamda iyi birer evlat olarak yetiştirdim. Ama şu birbirinizle geçinememenize çok kızıyorum. Odun meselesine gelince; "Odunları bu şekilde biz de kırardık" diye düşündünüz değil mi? Evlatlarım hayat bir sınavdır bu da size, babanızın son sınavıydı. Gördüğünüz gibi birbirine bağlı odunları en güçlünüz bile kıramadı. Ancak odunları çözünce ne de kolay kırıldılar değil mi? İşte siz de hayatta bu odunlar gibi birbirinize tutunursanız sizi kimse ezemez, kıramaz. Ancak birbirinize sahip çıkmazsanız ipi çözülen odunlar gibi teker kırılırsınız. İşte bu babanızın size son öğüdüdür!.
Alıntı