Madımak vahşetinde yanmadan önce, kendini aşağı atarak kurtarmış ve hafızasını kaybetmiş bir edebiyat öğretmeni..

Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!

2 Temmuz 1993 olaylarında, yani Madımak vahşetinde yanmadan önce, kendini aşağı atarak kurtarmış ve hafızasını kaybetmiş bir edebiyat öğretmeni..

Madımak Oteli'nin 109 ve 110 numaralı odaların pencerelerinden karşı binaya geçiş vardı.
Buradan kaçan 31 kişi kurtuldu.

Kendini, eşiyle birlikte, otelin boşluğuna atan yazar Lütfiye AYDIN'ın trajik hikâyesi bugün hâlâ sürüyor..

Alevler giderek yükseliyor.
Herkes çığlık çığlığa can derdinde.

Lütfiye AYDIN yangından kurtulmak için, eşi Avukat Cafer Can AYDIN'la birlikte kendini otelin apartman boşluğuna bırakıyor.

Dumandan göz gözü görmüyor.
Bağırıyorlar, bağırıyorlar, güçleri bitiyor.
Dumandan zehirlenip bayılıyorlar..

İtfaiye araçları otele ulaşmak istiyor.
Göstericiler, araçların tekerleklerinin önüne yatarak engellemek istiyorlar.
Polis havaya ateş açıyor.
Yangın söndürme çalışmaları nihayet başlayabiliyor.

İtfaiye yangını söndürürken, otel boşluğunun üzerindeki camlar patlıyor.
Kızgın camlar, yerde baygın yatan Lütfiye AYDIN'ın üzerine yağmur gibi yağıyor..

Gece 01.00'de yangın tamamen söndürülüyor.
Otelden 35 ölü çıkarılıyor..

Duvar dibinde olduğu için camların pek değmediği Cafer Can AYDIN kendine gelir gibi oluyor.
Güçlükle dışarı çıkıyor.
Bir polis O'nu görüyor, şaşırıyor;
- Başka yaşayanlar var mı? diyor.
Eşi Lütfiye AYDIN'ın adını söylüyor, bayılıyor.

Otel hâlâ tütüyor.
Ve otelden en son Lütfiye AYDIN çıkarılıyor..

Lütfiye AYDIN morgda..

Polis, Lütfiye AYDIN'ın öldüğünü düşünüyor.
Bir kamyonetin arkasına koyup hastane morguna kaldırıyor.

Cafer Can eşinin öldüğüne inanamıyor.
Sabaha karşı, güç bela, morga gidiyor .

O'na son kez bakmak için doktordan rica ediyor.
Doktor;
- Sivri bir şey var mı? diye soruyor, kalemini veriyor.
Kalem Lütfiye AYDIN'ın ayağına batırılıyor, tepki veriyor;
Yaşıyor..

Aradan birkaç saniye geçiyor, Lütfiye AYDIN sayıklıyor
- Ce.. Ce..

Eşi tamamlıyor;
- Ceren.. Ceren..

Ceren, kızlarının adı.

Cafer Can hem kızının adını - Ceren.. Ceren.. diye tekrarlıyor, hem de haykıra haykıra ağlıyor.

Lütfiye AYDIN kurtulmuştu ama bu "kurtuluş" hiç de kolay olmayacaktı..

GATA Yanık Merkezi..

Lütfiye AYDIN'ın vücudu ağır derecede yanıktı.
Önce Sivas'ta tedavi görüyor, daha sonra Ankara'da GATA Yanık Merkezi'nde.

Olaydan üç gün sonra, 5 Temmuz günü, gözünü GATA Yanık Merkezi'nde açıyor.

Ne güzel tesadüf; 5 Temmuz kızları Ceren'in doğum günüydü, 17'yi dolduruyordu.

O gün, 35 gün sürecek zorlu tedavi sürecine başlıyor doktorlar.
Ölü derileri tek tek soyuluyor, yatağı bir küvet oluyor.
Konuşmakta zorlanıyor.
En yakınlarını dahi tanıyamıyor.

Cumhuriyet Pazar bulmacası çözme alışkanlığı vardı.
Hastanedeyken sürekli;
- Bana bulmacamı getirin! diyor, nedense bir türlü getirilmiyor bulmaca..
Sonunda bir gün getiriyorlar, dünyalar O'nun oluyor..
Kalemi eline alıyor ve öylece kalakalıyor.
O da ne; harfler birbirine giriyor.
Zorluyor, zorluyor, olmuyor, okuyamıyor.
Gazeteyi neden getirmediklerini anlıyor..

Odadan çıkmıyor.
Aylar sonra hastaneden taburcu oluyor.
Evine gelir gelmez, odasının perdelerini kapattırıyor. Günlerce çıkmadan o karanlık odada, tek başına yaşıyor.

Eşi ve kızının büyük çabasıyla, günlerce verdikleri mücadele ile, sonunda hayata dönüyor.

Edebiyat öğretmeni, yazar Lütfiye AYDIN, okuma yazmayı yeniden öğreniyor.

Zamanla, odasından, evinden çıkmaya başlıyor.
Sokakta, haline bakıp soranlara;
- Trafik kazası geçirdim! diyor.
Yalan söylemiyor aslında, çünkü öyle biliyor.
Ne Sivas'ı, ne Madımak Oteli'ni, ne de yangını hatırlıyor..

Bir gün odasından katıla katıla ağlama sesi geliyor.
Anımsıyor, tüm olup biteni..

Hemen bir daktilo istiyor, yazmak istiyor.
Yazarsa belki arkadaşlarını, gencecik çocukları geri getireceğini düşünüyor, oturup yazmaya başlıyor.
Sekiz saat sürüyor yazması; yarım sayfa ancak yazabiliyor.

Pes etmiyor, yazmayı bırakmıyor.

Lütfiye AYDIN, bugün zor yazıyor ve güçlükle konuşuyor.

O'nun için Madımak yangını hâlâ sürüyor.

Ya sizin için?..

Soner Yalçın

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

YKS KİTAPLARI Nazilli Haber