Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
"Sen çok kitap okuyorsun. Sana Ali Suavi'nin kitabını verecegim. Onu oku ve bitirince sınıfta seninle o kitabı konuşalım" dedi.
Tabi müthiş mutluyum.
Kitap Osmanlıcadan sadeleştirilmiş olmasına rağmen çok fazla anlayamadım. Ama kitabı bitirdiğimde müthiş bir Islâm, Osmanlı ve ecdad düşmanı olmuştum.
Tabi o zamanlar bunu anlayamıyordum.
Şimdi geri dönüp düşününce fark ediyorum.
Abdülhamid Han'a düşman, ülkesine düşman, ingiliz hayranı ama bir o kadar da Ülkesini çok seven bir imaj sergileyen bir kişilik Ali Suavi.
Abdülhamid Han onu en iyi makamlara getiriyor.
Ama Ali Suavi devleti kötülemek için her fırsatı kolluyor. Sonra Ingiltere'ye kaçıyor.
Orada ingilizler ile birlikte olup Osmanlı devletini yerecek makaleler yazıyor.
Tabi bu arada Istanbul'daki harbiyeliler, mülkiyeliler acayip bir şekilde bu adamın makalelerinin hayranı oluyor. Çünkü onlara da tıpkı benim edebiyat öğretmenimin yaptığı gibi o dönemin öğretmenleri de aynı şeyi yapıyor.
Beyinler zehirleniyor...
Bu defa bizim Ali Suavi'yi, Abdülhamid Han Istanbul'a çağırıyor. Onu kendi denetimi altında tutmak istiyor. Ama Ali Suavi hiç boş durur mu?
Arkasına ingilizleri alarak, Ermeni ve taşnak çetelerinden oluşan 150 kişiyle bir sabah Yıldız Sarayını basıyor, Abdülhamid'i öldürmek için. Nasıl bir kin? Nasıl bir gözü dönmüşlükse artık.
Olayı duyan o günün Fethi Sekin'i, Ömer Halisdemir'i olan, Yedi Sekiz Hasan Paşa adında bir yiğit eline aldığı bir sopa ile tek başına saraya koşuyor ve Ali Suavi'nin kafasına vurarak darbeyi önlüyor...
Meğerse benim asıl okumam gereken Yedi Sekiz Hasan Paşa'nın hayatı, duruşu ve davası olmalıymış.
Ama ne yaparsın ki, aileden hiç bir eğitim almadan devlet düşmanı olan öğretmenlerin eline düşmüştüm.
Çocuklar diyorum. Gençler diyorum...
Ailede başlayacak eğitim diyorum. Sonra kimse;
"Neden toplum böyle oldu" deme hakkına sahip değil.
Sen 12- 15 yaşına gelmiş olan evladına vatan sevgisini, ahlaki, edebi, Allah korkusunu, kendisi ve toplum için üreten, çalışan bir birey olması gerektiği bilincini vermezsen emin ol o boşluğu biri istediği gibi doldurur ve şekillendirir sizin çocuğunuzu.
Herşey ailede başlayacak.
(Bu resmi sabah 7.15 de çektim. Oğlum Ahmet Eren yaz kursuna gidiyor ve sabah erkenden kalkıp balkonda Kur'an çalışırken Uyuyup kalmış...
Ben Islâm ve devlet düşmanı olan yıllarımın açığını çok zor kapattım ve bunu yaparken de çok bedel ödedim.
Allah'ın emaneti olan çocuklarımın başından itibaren bu açığı yaşamadan yetişmelerini istiyorum.)
Safiye Çetinkaya