Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Eğitim ve öğretim alanında Tanzimat ile başlayan yeniliklerden olan Dârülmuallimîn (Erkek Öğretmen Okulu) ve Dârülmuallimât (Kız Öğretmen Okulu) uygulamasının II. Abdülhamid döneminde yaygınlaştığı görülür.
Mehmet Ö. Alkan’ın, “Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Modernleşme Sürecinde Eğitim İstatistikleri (1839-1924)” isimli eserinden öğrendiğimize göre; 1908 yılında Osmanlı ülkesinde yirmi altı Dârülmuallimîn bulunmakta, bunlardan biri de Adana’da faaliyet göstermektedir.
Resmî kuruluşu 1889’a tarihlenen, 1924 Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile Adana Lisesi’ne çevrilen, 1932’de Adana Erkek Lisesi’ne dönüştürülen Adana Dârümuallimîn, günümüzde Adana Erkek Anadolu Lisesi adıyla öğrenci yetiştirmeye devam etmektedir.
Bu asırlık eğitim çınarımızın Mersin’in özgürlük mücadelesinde özel bir yeri vardır.
Askerlik hizmetlerini Birinci Dünya Savaşı’nın çeşitli cephelerinde yapan Adana Dârümuallimîn mezunu Mersinli genç öğretmenler, Çukurova’nın işgal edilmesi üzerine bir kez daha silaha sarılmakta tereddüt etmezler. Kurdukları müfrezelerle Fransızlara karşı destansı bir mücadele vererek Mersin’in kurtuluşunda birinci derecede etkili olurlar.
O kadar ki, Ali Çiftçi’nin “Milli Mücadele Döneminde Mersin ve Havalisinde İz Bırakanlar” isimli eserinde yer verilen yirmi bir kahramanın dokuzu, Adana Dârümuallimîn mezunudur. Aralarında bir de yüksekokul statüsündeki İstanbul Dârülmuallimîn-i Âliyesi öğrencisidir.
Y. Ütğm. Veli Haşim (Çiftçi) Bey 1911, Y. Ütğm. İsmail Safa (Çiftçi) ve Y. Ütğm. Osman Muzaffer (Koçaşoğlu) Beyler 1912, Ütğm. Hasan Fehmi (Akıncı), Y. Ütğm. Ömer Nazmi (Çiftçi) ve Y. Ütğm. Süleyman Fikri (Mutlu) Beyler 1913, Y. Tğm. Ahmet Refik (Erdem) Bey 1914, Y. Ütğm. Ali Rıza (Timurtaş) Bey 1915 Adana Dârülmuallimîn mezunudurlar. Y. Ütğm. Ahmet Mithat (Toroğlu) Bey ise İstanbul Dar-ül-Muallimîn-i Âliyesi’nde öğrenci iken askere alınır.
Milli Mücadelenin zaferle sonuçlanmasının ardından TBMM tarafından Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası ile taltif edilen bu vatansever öğretmenlerimizin bazıları da Birinci Dünya Savaşı’ndaki çeşitli cephelerde gösterdikleri kahramanlıklarla Osmanlı Harp, Alman Demir Salip, Gümüş Liyakat madalyaları ile ödüllendirilirler.
Cemil Meriç, “Kırk Ambar” isimli eserinde şöyle der:
“Bir kılıcın kazandığı zaferi başka bir kılıç yok edebilir. Kalemle yapılan fetihler tarihe mal olur, tarihe yani ebediyete. (s. 545)”
Nurettin Topçu da “Türkiye’nin Maarif Davası” isimli kitabında, okul ve öğretmenin önemine dair şu cümleyi kurar:
“Dünyada hiçbir fetih, sınıf kapısını açmak kadar şerefli değildir. ( s. 184)”
Mondros Mütarekesi’nin ardından işgale uğrayan Çukurova’nın kurtuluşu için şerefli öğretmenlik mesleğine ara verip mukaddes millî dava uğruna cepheye koşan Mersinli mücahit öğretmenler, Meriç ve Topçu’nun işaret ettiği iki büyük fethi gerçekleştirme şerefine ulaşan; Türk’ün “ordu millet” vasfını cihana göstererek tarihe geçen güzidelerdir.
Öte yandan okullarında, miting meydanlarında ve cemiyet hayatında halkımızı aydınlatmak ve direniş gücümüzü artırmak için gecesini gündüzüne katan “kahraman öğretmenlerimizin” fedakârlıkları da tıpkı cephedeki “öğretmen kahramanlarımızın” gayretleri kadar değerlidir.
Gerek cephede ve gerekse cephe gerisinde olağanüstü işler başaran Millî Mücadele dönemi öğretmenlerimizin cesaret, liyakat ve yiğitlikleri, bu kutsal mesleğin, bir milletin hayatının her alanında ne denli etkin olabileceğini göstermesi bakımından hayati önemi haizdir.
Fransızların düzenli ordu birliklerine karşı verdikleri mücadele sırasında hayatını kaybeden şehitlerimize ve vatan uğruna canını ortaya koyarak gazilik şerefini kazanan kahramanlarımıza ne kadar teşekkür etsek azdır.
Ruhları şad, mekânları cennet olsun.
3 Ocak 1922 günü hürriyetini kazanan Mersin’imizin muazzam direnişi ve 100. Kurtuluş Yıldönümü kutlu olsun.
Hayati Tek hocamızdan
Yazının devamı için Tıklayınız