Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Kekemelik sorununun altında yatan sebepler arasında, genetik bozukluklar ya da bir travma ardından edinilen rahatsızlıklar olduğunu biliyoruz. 80 yıl önce bu kadar emin değildik. Emin olmamızı sağlayan bilimsel deneyler ise tüyleri ürpertecek seviyedeydi.
Psikoloji biliminin büyük ilgisini çeken kekeleme sorunu, 1939 yılında gerçekleştirilen bir deneye konu oldu. Deneyin en büyük sorunu, her şeyden bihaber 22 çocuğun denek olmasıydı.
Konuşma uzmanı Wendell Johnson, çocukluğunda konuşma sorunları yaşayan ve kekeleme sorunuyla boğuşan birisiydi. Yaptığı bir açıklamada "Bir konuşma uzmanı oldum çünkü bir konuşma uzmanına ihtiyacım vardı” demişti.
Wendell Johnson ve yüksek lisans öğrencisi Mary Tudor, 1939 yılında kekemeliğe neyin sebep olduğunu merak etti. Bunun için seçtikleri 22 yetim çocuğu konuşma terapisiyle iyileştireceklerini belirttiler. Bu aşamada çocuklar dahil herkes olacaklardan bihaberdi.
Amaç terapiydi, ancak uygulama pek de iç açıcı olmadı:
Konuşma terapileri normalde, katılımcıları rahatlatma amacı güden süreçlerdi. Mary Tudor’un deneyi ise "rahatlatma" kelimesinden oldukça uzak bir şekilde gerçekleşti.
Tudor, konuşma problemi olmayan çocuklarda kekelemeyi ortaya çıkarmak istiyordu. Ayrıca kekeleyen çocuklara bir sorun olmadığını söylemenin ne kadar işe yarayacağını merak ediyordu.
22 çocuğun içerisindeki konuşma engelli 10 kekeme çocuk hemen tespit edildi. Tudor ve beş çalışma arkadaşı, her çocuğun konuşmasını dinledi ve onların konuşma yeteneklerini 1’den (kötü) 5’e (akıcı) kadar puanladı.
Kekeleyen 10 çocuk iki gruba ayrıldı. Birinci grup IA, ‘deney grubu’ olarak adlandırıldı ve çocuklara “Siz kekeme değilsiniz” direktifi verildi. İkinci grup IB ise kontrol grubuydu. Bu gruptaki çocuklara “Evet, konuşmanız insanların söylediği kadar kötü” denildi.
Geriye kalan 12 çocuk ise iki gruba ayrıldı. Altı çocuk IIA grubuna dahil edildi. Bu grup en tartışmalı ve etik olmayan grup olarak tarihe geçti. Bu gruptaki çocuklar 5 ila 15 yaşları arasındaydı.
Hiçbir konuşma bozukluğu olmayan çocuklara konuşmalarının tamamen hatalı olduğu ve bunu acilen düzeltmeleri gerektiği söylendi:
Son grup olan IIB’deki çocuklara ise herhangi bir konuşma bozukluğundan bahsedilmedi ve çocuklara ne kadar güzel konuştuklarına dair iltifat edildi.
Deney, 1939 yılının Ocak ayından Mayıs ayının sonuna kadar sürdü. Tudor, her hafta çocuklarla 45’er dakika boyunca konuştu. Kendi tezinde kekeme çocuklara “Kekemeliğinizi atlatacaksınız ve şu an konuştuğunuzdan çok daha iyi konuşacaksınız. Size ‘konuşamıyorsunuz’ diyenlere kulak asmayın” dediğini yazdı, ancak bunların hiçbiri gerçek değildi.
IIA grubundaki kekelemeyen ve ‘kekeme’ olarak nitelendirilen çocuklara Tudor şöyle demişti:
“Ekibimiz sizin ciddi konuşma bozukluklarına sahip olduğunuz kararına vardı. Bunu hemen durdurmanız gerekiyor. İradenizi kullanın… Kekelememek için ne gerekiyorsa yapın… Kekelemeden konuşamıyorsanız konuşmayın. Diğer çocukların nasıl kekelediğini görüyorsunuz, değil mi? Onlar da başlangıçta aynı şekildeydi.”
Bu sözler masum çocuklar için tokat gibiydi:
Yapılan bu acımasız telkinin ardından bazı çocuklar direkt olarak konuşmayı reddetti. Bunun yanı sıra okullarında da başarısız oldular.
Deney hakkında açıklama yapan Tudor “O zamanlarda… çocukların düzeleceğine inanmıştım ancak onlar üzerinde korkunç bir etki bıraktık” ifadelerini kullandı.
IIA grubundaki çocukların deney sonucundaki değişimleri hâlâ tartışılan konular arasında yer alıyor. Normal şartlar altında herhangi bir konuşma bozukluğu olmayan çocuklara kekeme olduklar söylendiğinde çocukların öz güvenini kaybettiği, konuşma konusunda zorlukların ortaya çıktığı kanıtlandı.
Bu bulguların yanı sıra kekeleyen çocuklara kekelemedikleri söylendiğinde, konuşma sorunlarının engellenmediği de araştırmanın sonuçları arasındaydı.
1939’da gerçekleştirilen bu deney, birçok davaya da konu oldu. Normalde 13,5 milyon dolar ceza ödemesi istenen ABD'nin Iowa eyaleti, 925 bin dolarlık bir meblağ ödeyerek bu insanlık dışı deneyin üstünü kapattı.
(Alıntı)