Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
• Gılgamış Destanı Sümerlere aittir.
• MÖ 3000’lerde Mezopotamya’da doğmuş olan Gılgamış bilinen en eski destandır.
• Gılgamış Destanı'nın günümüze ulaşmış en kapsamlı metni Akad dilinde yazılmış ve Asur kralı Asurbanipal’in kütüphanesinde bulunmuştur.
• Şiirlerde ve destanda adı geçen Gılgamış , Uruk’ta hüküm sürmüş bir kraldır.
• Gılgamış Destanı' nda uzun arayışlardan sonra ölümsüzlük otunu bulup da bir yılana kaptıran Uruk kralı Gılgamış ile arkadaşı Enkidu’nun öyküsü anlatılır.
• Gılgamış, Babil Tufanı’ndan sağ kurtulan Utnapiştim’i (Utnapishtim) bularak ölüme yakalanmamanın sırrını öğrenmek için tehlikeli bir yolculuğa çıkar. Sonunda Utnapiştim’e ulaşır.
• Utnapiştim ona tufanın öyküsünü anlatır ve gençliğini geri getirecek bitkiyi nerede bulacağını gösterir. Ama Gılgamış, bitkiyi elde ettikten sonra bir yılana kaptırır ve mutsuzluk içinde Uruk’a döner. Destan, Enkidu’nun yitik nesneleri bulacağına söz vererek geri dönen ruhunun yeraltı dünyasıyla ilgili uğursuz bilgiler vermesiyle son bulur.
• Çivi yazısıyla pişmiş çamur tabletlere geçirilen Gılgamış’ın serüvenleri destan türünün bütün ana özelliklerini taşır.
DAHA DETAYLI BİLGİ
Gılgamış Destanı, Mezopotamya’da ortaya çıkan tarihteki ilk yazılı destandır. Ölümsüzlüğü arayan bir kralın öyküsüdür.
Destana konu olan kral Gılgamış gerçekten yaşamış ve M.Ö. 28.yüzyılda Mezopotamya’daki Uruk kentinde hüküm sürmüştür. Ölümsüzlüğün ve bilginin peşindeki insanı yücelterek anlatan Gılgamış Destanı, Gılgamış’ın ölümünden bin yıl kadar sonra yazılmıştır ve günümüze kadar gelebilmiştir.
Gılgamış Destanı, Akad ve Sümer mitolojilerinde geçer ve Akad dilinde yazılmış tabletlerden oluşur. Bunlardan günümüzde 12 tablet bulunabilmiştir. Ama bu tabletler eksik olduğu için destan metninin bütünü elde edilememiştir.
Aslında bir tablet daha bulunmuştur ancak olayların sırasına uymamaktadır ve bu yüzden ayrı bir versiyon olduğu düşünülmektedir. 1855’te Ninova’da yapılan kazılarda, Asur Kralı Asurbanipal’in M.Ö. 7. yüzyılda derlettirdiği tabletler bulunmuş, daha sonra Türkiye-İran sınırında ve Irak’taki Nippur antik kenti kazılarında bulunan tabletler de eklenmiştir. Ayrıca Türkiye’de Sultan Tepe ve Boğazköy’de yapılan kazılarda da destanın izi bulunmuşsa da henüz tümü gün ışığına çıkarılmamıştır...