Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Fen bilimleri dersindeydik. Dışarıda kar
yağıyordu. Sınıfımız çok sıcak olduğu için
pencereyi biraz aralık bırakmıştık. Büyük bir
kar tanesi pencereye doğru yaklaşıyordu. Elimi pencereden çıkarıp kar
tanesinin altına tuttum. Avucumun içine yavaşça kondu. Temiz,
beyaz, düzgün ve güzel bir biçimi vardı. İçimden “Keşke dile gelip bana
başından geçen
olayları anlatabilse.” dedim.
Kar tanesi dile geldi ve “Serüvenimi öğrenmek istiyorsan dinle de anlatayım.” dedi.
“Birkaç hafta öncesine kadar bir damla
suydum. Benim gibi çok sayıda arkadaşımla
birlikte bir aile gibi büyük bir okyanusta bulunuyorduk.
Bu büyük aileyi oluşturan arkadaşlarımızla aramızda sevgi, kardeşlik bağları
güçlüydü.
Hepimiz kardeş gibiydik. Aramızdan birinin yardıma ihtiyacı olunca hepimiz
fedâkarlık yaparak birbirimize yardımcı oluyorduk
. Sonra havalar öyle ısındı ki buharlaşıverdim. Benim gibi milyarlarca
damlacık olan arkadaşlarım da buharlaştı. Bulutları oluşturduk. Hepimiz yine
bir aradaydık. Bu yeni hâlimizle o kadar hafiftik ki durmadan yerden
yükseliyorduk. Hava soğumuştu. Yağmur olup yeryüzüne dönmek
istiyorduk. Yarı su,
yarı buhar hâlindeydik. Hava birdenbire öylesine soğudu ki titredim.
Arkadaşlarımdan biri
‘Bu soğuk hava, bizim yağmur olmamızı engelleyecek. Bak! Ben kar oluyorum. Sen de...’
Arkadaşım sözünü sürdüremedi. Yeryüzüne doğru kar olup kaydı. Onun
ardından ben ve
benim gibi binlerce zerrecik, kar olup yeryüzüne yağmaya başladık.
Yeryüzüne yaklaştıkça bazı su buharlarının yoğuşarak küçük su
damlacıklarına
dönüştüklerini gördüm. Bu damlacıklar, havada asılı kalarak sisi
oluşturmaktadır.
Buluttayken ağırdım. Artık çok hafif olduğum için saman gibi savruluyordum.
Rüzgâr
beni buralara savurdu. Senin pencerenden uzanmış elini görünce bir dost
eli yakınlığı
duydum.”
O da ne! Kar tanesinin konuşması kesildi. Baktım ki su damlacığına
dönüşmüş.