“Ermenek üzerinden Karaman’a ulaşmak için taşıt bulmamız hemen hemen olanaksızdı.

Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!

“Ermenek üzerinden Karaman’a ulaşmak için taşıt bulmamız hemen hemen olanaksızdı. Onun için Ermenek’e yürümek yerine Karaman’a yürümeyi seçtik. Eniştem, kestirme yolu seçti. Çıkın içinde birkaç gün yetecek yufka, çökelek ve pekmez helvasından oluşan azığımızı sırtımıza alarak 4 Temmuz 1945 günü sabah yürüyerek yola koyulduk. İki geceyi dağda geçirdikten sonra üçüncü gün öğle civarı Karaman’a ulaştık. Ereğli istasyonundan okula da kağnı ile gittik.”
Bunu anlatan bir köy çocuğuydu. Dağ tepe gittikleri yer ise İvriz Köy Enstitüsü’ydü. 
Bu kız, İvriz’i 1950 yılı Haziran ayında, birincilikle bitirdi.
Ardından Ankara Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu kazandı. Birincilikle bitirdi. 
Ankara Valisi Kemal Aygün ‘danışmanım ol’ dedi, ama o ‘köylere gidip çocukları yetiştirmem gerek’ deyip öğretmenliği seçti. 
Trabzon-Vakfıkebir ilçesi Beşikdüzü’nde öğretmenliğe başladı. 
Yetmiyordu, daha çok şey yapmalıydı çocuklar için. 
Burs bularak ABD’ye gitti. 
Wisconsin Üniversitesi’nde doktora yaptı. ‘Okulda hoca ol’ dediler, ama o ‘ülkemdeki çocuklara bakmam gerek’ dedi, Ankara’ya döndü. 
Hacettepe Üniversitesi Temel Bilimler Yüksek Okulu’na bağlı Beslenme Bölümü’nde ders vermeye başladı. 
Yetmedi, kişisel çabalarla Ankara Üniversitesi Ev Ekonomisi Yüksek Okulu’nu kurdu. Burada bir laboratuvar açtı. Laboratuvarda besin üzerine çalışmalar yaptı. 
Köydeki çocukların hastalıklarına çare olmak için kimyasallar hazırladı. Köydeki salgınlara karşı ishali engelleyen bir ilaç geliştirdi. Aynı sene UNICEF ‘bizde böyle bir ilaç var verelim’ dediğinde “Biz onu zaten laboratuvarda yaptık!” dedi. 
Türkiye’nin her köyüne ilaç yolladı. 
Ve tüm bunları parasız yaptı. 
Bir vakıf kurdu; Beslenme Eğitimi ve Araştırma Vakfı (Besvak). Burada burs beslenme uzmanları yetiştirdi, kurslar verdi. Yetmedi, vakıf bünyesinde çocuklara burs sağladı ve okuttu. Bilhassa kız çocuklarını, yani, kendi gibi köylü kız çocuklarını… 
Bu kişinin adı Prof. Dr. Ayşe Baysal’dı. İşte tüm bunları o İvriz’e günlerce yürüyerek giden kız çocuğu hayata geçirdi. 
O, İvriz Köy Enstitüsü’nde okumasaydı profesör olamazdı.
Okul açamazdı.
İlaç keşfedemezdi.
Vakıf açamazdı.
Öğrencilere burs sağlayamazdı.
Aydın insanlar yetişemezdi.
Evet, kapatılan Köy Enstitüleri işte bu yüzden önemliydi.
Yazar Tolga Aydoğan olarak size sunduğum bu anlatıda bir köy çocuğunun profesörlüğe kadar uzanan başarı hikayesi göstermek istedim. Bakınız Prof. Dr. Ayşe Baysal vefatından evvel bir anı kitabı yazdı ve önemli bir mesajla bitirdi: 
“Taassubun kara pençesinden kurtarmak: Köyden birçok yakınımızın okuması için büyük çaba gösterdim. Katkım çoğunlukla kızlara oldu. Yatılı bölge okulunda okuyup, parasız yatılı sınavlarını kazandıktan sonra üniversiteye gelenlere burs vermek şart! Destek olmak şart! Onların da Atatürkçü olmaları şart!” 
Ve o bunu yaptı, kızları okuttu… Son olarak ‘eğer bugün mühim işlere imza atabilmişsem Atatürk’ün bizlere sunduğu imkânlarla’ demişti. 
Yani günümüzde bizlerin Atatürk’e ve onun göstermiş olduğu hedefe odaklanmaktan başka çaresi yoktur. Atatürk’ün kıymetini anlamak için bile Ayşe Baysal’a bakmak yeterlidir.

Tolga Aydoğan
 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

Threads beğeni satın al

backlink Spor haberleri fen bilimleri vozol 10000 Likit

Bosna Hersekde Üniversite Okumak