Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Dünyanın incisi bu şehre ilk olarak Byzantion deniliyordu. Daha sonra Constantinopolis (Costantinople) denilmeye başlandı. Fatih Sultan Mehmet Han'ın fethinden sonra Konstantiniyye adı kullanılır oldu. Halk arasında ise İstanbol, İstanbul ve İslambol gibi adlar daha çok kullanılıyordu.
Zamanla devlet kademelerinde "Der-Saadet", "Asitane" ve "Payitaht" gibi unvanlar tercih edildi. Osmanlı aydınları ise daha çok Kostantiniyye adını tercih ediyordu. Cumhuriyet kurulana kadar da du bu durum böyle devam etti. Yurtdışından İstanbul'a gönderilen postalarda adres olarak 'Konstantiniyye-Constantinople ismi kullanılıyordu. Dünyada şehrin ismi böyle biliniyordu. Taa ki 1929 yılına kadar...
1929'da büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, "Bu şehrin adı İstanbul'dur" dedi ve Konstantiniyye-Constantinople isimlerinin kullanımını yasakladı. Resmi yazışmada, belgelerde, kitaplarda ve gazetelerde artık İstanbul'dan başka bir isim kullanılmayacaktı.
Hatta Atatürk, yurt dışından gelecek mektup ve kargolarda adres kısmına İstanbul yazılmaması halinde bunların doğrudan iade edileceğini duyurdu. Batı dünyası şok oldu...
Mustafa Kemal Atatürk; batı, özellikle de Rum Hıristiyanlığı'nın hedefindeki İstanbul'u öz adına kavuşturdu. Bunun nasıl olduğunu gelin yabancı bir kaynaktan öğrenelim:
Charles H. Sherrill, 1932-33'te ABD'nin Ankara Büyükelçiliği görevini yapıyordu. Gazi Mustafa Kemal'i ve yeni Cumhuriyeti anlattığı eserinin giriş başlığı çok şöyledir: Costantinople Değil İstanbul...
Büyükelçi Sherrill kitabında şu ifadeleri kullanıyor: "Biz yabancılar, bu eski şehir için Costantinople adını kullanmaya o kadar dilimizi alıştırmışız ki şimdi "İstanbul" demekte hayli güçlük çekeriz. Ama 1929 yılının ocak ayından beri bu şehrin resmi adı artık İstanbul'dur ve Costantinople yazılarak gönderilecek mektupların Türk posta idarecileri tarafından geri gönderilmesi ihtimali her zaman vardır...
3 Ocak 1929'da Türkiye'nin posta telgraf ve telefon genel müdürü, merkezi İsviçre'nin Bern şahrinde bulunan Uluslararası Posta, Telgraf ve Telefon Teşkilatı'na bir mektup yazarak bundan sonra "Constantinople" yerine "İstanbul" adının kullanılması gerektiğini resmen bildirmiştir."
İşte bu karardan sonra Konstantin'in şehri, resmen İstanbul olmuştur. Böylece boğazın incisi, Türk ve Müslüman kimliğine kavuşmuştur.