Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
(Alıntıdır)
Aralarında yaklaşık 30 yaş kadar fark bulunan anne babaya sahiptim. Babam yaşlı ve okumamış bir adamdı. Annende hayatın sille tokatına maruz kalmış, başlıkla babama satılmış genç bir kadın. Baba 56 anne o zaman 18 yaşlarında. Baba genç bir kadın aldığı için olabildiğince hepimizi baskı altına alan tam bir eski kafa. Odunculuk, balıkçılık, tarla işleri yapıyor. Anne de onunla beraber. 4 kardeşiz ve ben o zaman küçük anne olmak zorunda kalmışım. Sevgi yok, saygı yok. Baba da alkol de var, şiddet de. Kerpiç, 2 odalı bir evimiz var. Öyle soğuk ki, kardeşlerimle bilenimize sarılarak ısınıyoruz.
Bu arada babam asla okula göndermek istemiyor. “ Kız okumaz, az daha büyü seni satarız” diye yüzüme de söylüyor. Abim benden 4 yaş büyük, epey zeki pırıl pırıl bir çocuk. Onu örnek alıyordum. Okula gitmeye başladı, ben de daha 5 yaşında okul sevdalısı peşinde gidiyorum. Tabi almıyorlar beni okula, pencereden izliyorum içeriyi akşama kadar. Öğretmenler böyle süper kahraman gibi.
Öğlen oluyor başımı okşuyorlar üşüdün diyip içeri sokuyorlar. Çok seviyorum okulu böyle gördükçe. Bakıyorum ki okul bir çare, bir yuva öğretmenler de sevgi dolu bir aile. Öyle öyle harfleri öğrenmeye başladım bir öğretmen dedi ki 6 yaşına bir seni okula alacağım söz . Adı Ahmet Sezer. Sahiden beni 6 yaşında aldı okula. Bir de Hasan Yüksel var okul müdürü. Böyle fakir babası bir adam. Okulun ilk günü önlük yok, defter yok. Utanıyorum... Komşumuz bir siyah önlük verdi ama herkesin önlüğü mavi. Sıraya girdim böyle kapkara nasıl utanıyorum. Öğretmenim ertesi gün gözümdeki buğuyu görmüş ki bana böyle gıcır gıcır bir önlük almış hem de dantel yakalı mavi .
Defterlerimi de ilerleyen günler de temin etti süper kahramanım böyle kaplamış onları etiketli ☺️ Her şey yolunda gibi. Tabi baba bunları görünce taş koyacak illa. Adeta bir Müslüm filmi tadında önlüğü üstümden yırttı okula gitmek yok diyerek bastı tokadı. Hayallerim bir anda hayal oldu. Bir kaç gün eve kapatıldım, anne yalvarıyor baba onu da dövüyor. Bir gün jandarma kapıya dayandı yanında o iki süper kahraman öğretmen yine. Ama nasıl cesurlar! Onlara da bağırıyor baba saldırmaya çalışıyor ama yılmıyorlar “ Yaşar efendi bizi öldürsen de bu çocuklar okuyacak “ demesi hayat boyu bana güç vermiştir. Bir kaç direndi babam ama baktı para cezası kesecekler alimallah canını al parasını alma Okula tam gaz devam ettim. Sabahları yoksulluktan kahvaltı yoktu. Ahmet Sezer öğretmenim kendisine ve bana usanmadan her sabah bir simit bir peynir aldı. Yeri geldi tokat da yedim yüzüme eşek herif derdi. Her zaman saçları taranmış, takım giyen bir insandan bu kelimeyi duymak çocuk bile olsa insana koyuyor. Sonra ilkokul 2 ye giderken abimle bizi YİBO ya yazdırdı aynı öğretmen.
Oraya giderken bize bot, mont aldı. İnsanın ne kadar gaddar olursa olsun ailesinden çocuk yaşta uzak olması dayanılmaz oluyor. Öyle bir yokluk ki o YİBO dan ilçeye gidecek minibüs paramız olmazdı bayramı seyranı orada geçirirdik. 1 sene dayanabildik aynı şefkatli öğretmenlerin kollarına döndük. Derken seneler geçti, ben okudum. Üniversite bitti, öğretmenim çınar gibi ilçemizde. Bir yaz günü öğretmenler evinde karşılaştık. Her zamanki babacanlık sarıldı bana, hemen şekerli bir kahve ısmarladı.
Hoş beş ettik geçmişten dünden bahsettik o güzel bir gündü. Aradan 1 hafta geçti sabah selayla uyandım. O ismi duyduğum an koşa koşa evine gittim ama gözyaşlarım durmuyor. Hayatını 2 engelli abisine, annesine ve bizim gibi kimsesi olan kimsesizlere adamış bir babayı kaybettik. Günlerce tesirinden çıkamadım, hala da çıkamıyorum. Bunları neden anlattım çünkü böyle kahramanlar yalnızca öldüğü gün -bugün- değil her gün anılmayı ve bilinmeyi hak ediyorlar. Mekanın cennet olsun öğretmenim, babam, kahramanım...
#AHMETSEZER