Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
9 Kasım’ı 10 Kasım’a bağlayan gece oldukça sıkıntılı geçti. Atatürk’ e kısa aralıklarla oksijen verildi. Sabaha doğru boğazında hırıltılar azaldı. Saat 8.00’de Dr. Mehmet Kamil Berk ve Dr. Nihat Reşat Belger Atatürk’ e glikozlu serum verdiler(Bu serumun boş şişesi ve şırınga iğnesi halen İstanbul Tıp Fakülte’sinde bulunmaktadır). Saat 9.00 olduğunda göğsü hızla inip çıkmaya başladı. Dünyadaki son 5 dakikasına gözleri kapalı giriyordu. Dışarıda bütün bir ulus endişe içinde radyo başında bekliyordu. Savarona son bir saygı duruşu için sarayın önüne demirlemişti. İçerde saray tam bir sessizliğe gömülmüştü. Hasan Rıza Soyak sağ elini ellerinin içine alıp öpmüştü. Soyak’ın ardından Muhafız Komutan İsmail Hakkı Tekçe de aynı eli öptü ve yorganın içine koydu. Bu arada Prof Dr. Mim Kemal Öke Atatürk’ün açık gözlerini kapattı.
Son nöbet defterine şöyle yazıldı: Saat 9’u 5 geçe Büyük Şefimiz Derin koma içinde terki hayat etmişlerdir. Atatürk’ün yaveri Salih Bozok şuursuzca sarayın merdivenlerinden aşağı koştu. Alt katta boş bulduğu bir odaya dalıp kapıyı kapattı. ..Az sonra içerden tek el silah sesi duyuldu. Sesi duyup odaya koşanlar O’nu kanlar içinde buldular kalbine sıktığı tek kurşunla devrilmişti." Bulunan notda “başkumandan yaversiz gidemez “ yazıyordu .
SİYASETÇİLERE..
Sizin arkanızdan milli yas ilan edilmeyecek
Bir Anıtkabiriniz olmayacak.
Öldüğünde yaşamının anlamsız kalacağı kadar değerli bir yaverin olmayacak.
Kimse sizin ölüm tarihinizi hatırlamayacak.
Sizin için milyonlar ayaklanmayacak.
Askerler üzüntüden bayılmayacak.
Yabancı dillerde ATATURK gibi olmak diye "şerefli olmayı" anlamlandıran deyimler olmayacak.
Ölümünüzden onlarca yıl sonra ölümünüzü okuyan gençler sizin için gözyaşı dökmeyecek.
Siz sadece öleceksiniz..