Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Zoraki “soytarı” yaptılar O'nu..
Garip garip kıyafetler giydirdiler.
Kadınları, çocukları falan güldürdü.
Birinci Dünya Savaşı'nda çarşı karışınca, Enver Paşa apar topar İstanbul’dan ayrıldı, biraz da onları eğlendirsin diye Vahdettin’in kızı Ulviye Sultan’ın sarayına verdi Ali Şamil’i..
Sultan’ın eşi İsmail Hakkı Bey mert adamdı. Tavla arkadaşı yaptı bu küçük insanı, ezdirmedi, alay ettirmedi, kolladı.
Gel zaman git zaman..
Milli Mücadele başladı. Yurtseverler Anadolu’ya akıyordu.
Padişah’ın damadı İsmail Hakkı Bey de onlardan biriydi.
Eşinden bile gizlemek zorunda olduğu niyetini Ali Şamil’e çıtlatmıştı, güya vedalaşmak için, pişman oldu.
Çünkü kocaman yürekli küçük insan alenen tehdit etmişti;
- Ya beni de götürürsün ya da niyetini Sultan’a anlatır, senin gidişini de engellerim!
Kuş tüyü yataklarını, bir kuş sütü eksik mutfaklarını geride bırakıp sahte kimlikler, köylü kıyafetleriyle maceraya atıldılar, işgal kontrollerini aşıp Adapazarı üzerinden Ankara’ya ulaştılar.
Haberi vardı Mustafa Kemal’in..
Çağırdı, gittiler.
- Hayatımın en unutulmaz akşamıydı! dediği akşamı yaşadı Ali Şamil.
Mustafa Kemal’le kadeh tokuşturdu..
Sonraki üç sene İsmail Hakkı Bey nereye Ali Şamil oraya.
Kâh su taşıma, kâh telgraf, kâh boyu kadar tüfek.
Elinden ne geliyorsa ve her cephede, kelle koltukta yaşadı.
İzmir’e girenlerin hemen arkasındaydı.
O göğsünde sallanan, İstiklal Madalyası nedir dersen?
Günümüzün gönüllü soytarıları kavrayamaz.
Bu ruhtur KURTULUŞ SAVAŞI.
19 MAYIS..
Ve Osmanlı’da “gülünen” Ali Şamil, Cumhuriyet’te “GÜLER” soyadını aldı.
9 Eylül’de girdiği İzmir’den ayrılmak istemedi, Basmane Garı'nda memur yaptılar O'nu..
O şimdi, İzmir - Bornova - Kokluca Mezarlığı'nda.
Devr-i asan olsun..