Geçmiş dönemin babaları için çocuk yetiştirmek çok kolaydı. Çocuk doğar, anne sorumluğunda aile içinde büyür, gelişir, okula gider, bilmesi gerekenleri sosyal ortam içinde öğrenir, kendi halinde bir yetişkine dönüşürdü. Çocukların açlığından, susuzluğundan, hastalığından, uykusuzluğundan, okuldaki ödevlerinden, projelerinden, sınavlarından babaların hiç haberi olmazdı.
Hatta babalar, çocuklarından uzak dururdu. Büyüklerin yanında çocuklarına dokunmaları bile ayıp karşılanırdı. Bu yüzden çocukların tüm bakımı annelerin üzerindeydi. Çocuğun altını anneler değiştirir, yedirir, içirir, yatırır, banyosunu yaptırır, gece uyandığında o ilgilenirdi. Bir babanın bebek altını değiştirdiği, banyo yaptırdığı, çocuğuna bir kaşık yemek veya bir yudum su verdiği görülmüş olay değildi. “Erkek eşeğin sıpası olmaz” atasözü durumun özeti idi.
Çocuklar zamanla büyüse de sonuç değişmez ergenlik döneminde bile babalar çocuklarıyla muhatap olmazdı. Babaya söylenecek bir şey varsa anneler aracılığıyla iletilirdi. Bir genç kahvehanede otururken babası gelirse hemen oradan çıkar, baba ile çocuğun aynı ortamda bulunmaları ayıp sayılırdı.
Kısaca eski babaların çocuk büyütmek diye bir derdi yoktu. Tüm zahmeti anneler çekerdi. Anneler, sırf çocukları büyütmekle kalmaz, evin tüm işleriyle de ilgilenirlerdi. Evin temizliği, yemeği, bağ, bahçe, tarla işleri, hayvanların sağımı ve bakımı, kısaca tüm yük onların üzerindeydi. O günkü koşullarda bu ağır yükün altında ezilirler ama katı kültürün sonucu babalardan çocuk bakımı konusunda hiç beklentileri olmazdı.
Günümüzde babalık bir başka hal aldı!
Bir nesil sonrasında hayatımızdaki kültürel değişimle birlikte babalık rolü de değişti. Özellikle kente göç ve çekirdek aile yaşamı, çocukların geniş aile içinde büyüme imkanını yok etti. Kadınların kamu kurumlarında ve değişik sektörlerde çalışmaya başlamasıyla, erkekler onlara destek olmak zorunda kaldılar.
Geçmişte sadece annelerin yaptığı, babalara yakıştırılmayan birçok işi artık babalar yapıyor. Yeri geldiğinde çocuğunun altını değiştiriyor. Gece uyandığında çocuğuna bakıyor, anne kadar çocuğun yemesiyle, içmesiyle, uykusuyla, hastalığıyla ilgileniyor. Çocuğun banyosunu yaptırıyor, tırnağını kesiyor. Çocuğuyla oyun oynuyor, onu hayata hazırlamak için eğitiyor. Birçok baba çocuklarını okula bırakıp alıyor, evde ödevleriyle ilgileniyor, sınavlarını takip ediyor.
Bazen çocuk parklarında annelerden ziyade babaların olduğuna tanık oluyorum. Çocuğun yetiştirilmesiyle ilgili sorumluluk benim çevremde genelde babaların üzerinde.
Artık çocuklar geçmişte hiç kurulmadık cümleler kuruyorlar: “Baba, susadım!”, “Baba, acıktım!”, “Baba, beni parka götürü müsün?” “Baba, tuvaletim geldi” diyorlar. Hatta bazıları “Baba…!” diye ağlıyor.
Geçmişteki babalıkla kıyasladığımızda, çocuklarıyla ilgilenen, sadece bununla kalmayıp çamaşır asan, ütü yapan, ev süpüren, yemek pişiren günümüz babalarının hakkı ödenmez. Evlerin direği artık gerçekten babalar.
Çocuklarına şefkatle sarılan, onlarla ilgilenen, kol kanat geren tüm babaları saygıyla selamlıyorum. Babalar gününüz kutlu olsun!
Doğan CEYLAN