Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Barajlara yönelik son düzenlemenin kime ne yararı olduğunu zaman gösterecek. Peki kimilerinin iddia ettiği gibi sınav yarışını bitirecek ya da sınav stresini azaltacak mı? Görünen o ki, değişen pek bir şey yok. Öğrenciler hâlâ dershane kapısında!..
Sınavlar yüzünden çocuklar çocukluğunu, gençler gençliğini yaşayamıyor. Yıldız takmaları sporcu, esnaf çırak bulamıyor. Aileler ve gençler hiç mutlu değil...
Peki YÖK tarafından son dakikada sihirli bir formül gibi açıklanan barajların sıfırlanması operasyonu, tüm bu sorunlara çare olacak mı?
Evet demek mümkün değil.
Sıkıntıları daha fazla artırmasın yeter...
Sınav kaygısını azaltacağı söyleniyor ki, bu görüşe katılmak mümkün değil.
Bu konuda dershaneye devam eden öğrencilere baksınlar yeter.
Bu karardan sonra kaç öğrenci “oh be” deyip, dershaneye gitmekten vazgeçti?..
Kaliteyi artıracağından söz ediliyor. Yüzlerce sorudan tek soru yaparak üniversiteye girişi
kolaylaştırırsanız, öğrenciyi motive demezsiniz.
Eğitimin en temel kurallarından birisi bu ve aynı durumu sınıf geçmeyi kolaylaştırdığımızda da gördük.
Evet başarısız öğrenciler hiç yıl kaybetmeden diploma alıyor, peki ya onların bu rahatlığı gören çalışkan öğrenciler?
Onlar da gevşemeye başladı.
Hele şimdi bir de üniversite girdiklerine ve torpille iş bulduklarına da şahit olurlarsa, onlara “hadi çalış” demek, bir nevi hakaret olarak algılanacaktır!..
Diğer konularda yapılan hatalar, er ya da geç düzelttiğinde, açtığı yaralar bir şekilde geçer.
Kayıpları da öyle ya da böyle telafi edilir.
Eğitimde ise tam tersine yapılan hataların telafisi mümkün olmayacağı gibi açtığı derin yaralar, nesiller boyu sürer.
Devlete ve kurumlara olan güveni zedeler, daha da önemlisi geleceğimiz olan gençleri hayata küstürür.
Buna da başta YÖK ve ÖSYM olmak üzere hiç kimsenin ve hiçbir kurumun hakkı olmamalı...
Bu konuda, daha düne kadar standart bir ölçme değerlendirme, adil ve güvenilir bir sınav ve yerleştirme ilkelerini savunan ve varoluş gerekçesi bu olan ÖSYM’nin ve sürekli öğrencinin kalitesinden yakınan üniversitelerin bu konudaki tavrını merak ediyoruz...
Şimdi değil de ne zaman konuşacaklar?..
Sessiz kalmak kabullenmek demektir.
Onlar da atılan bu adımı onaylıyorsa, işte o zaman, zaten boşuna konuşuyoruz demektir...
Abbas Güçlü-Eğitim Ajansı