Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
TÜRKÇE TESTİ
1. Çocukların artık okumadığından, bilgisayara ve
I
televizyona aşırı derecede düşkün olduğundan
şikâyet ediliyor. Böyle bir ortamda, bu kadar çok
II
çocuk kitabının bulunması hem sevindirici hem de
III
şaşırtıcı. Aslında çocukların düş gücüne seslenerek
IV
bir cümlenin melodisine, bir resmin büyüsüne kapıl-
malarını, sonunda okumanın bağımlısı olmalarını
V
sağlamak hiç de zor değil.
Bu parçadaki altı çizili yerlerin hangisinde olumlu
bir durumu anlatmak için olumsuz anlamlı bir söz
kullanılmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
2. Okumayı yaşamın bir parçası sayan kişiler vardır.
Onlar, kitaplardan edindikleri bilgileri, olduğu gibi
benimsemezler; bunlara kimi zaman katılırlar, kimi
zaman katılmazlar. Kitaplarda karşılaştıkları her yeni görüşle hesaplaşırlar. Böylece kendilerine özgü,
bağımsız düşünceler oluştururlar.
Bu parçada geçen “hesaplaşmak” sözcüğüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Düşünülenleri özgürce ortaya koymak
B) Kitaplarda yer alan bilgileri önemsememek
C) Bir şeyi değişik yönleriyle irdeleyerek bir yargıya
varmak
D) Bir olayı bütün yönleriyle benimsemek
E) Genel doğruların bilinmeyen yönlerini tartışmak
3. Çağdaş yazarlar arasında, birkaçı dışında, beğendiği
yok gibiydi. Kendisi ile dolu olduğu için, ona göre, hiç
kimse onun düzeyine erişemezdi.
Bu parçada geçen “kendisi ile dolu olmak” sözüyle
anlatılmak istenene en yakın anlam aşağıdakilerin
hangisinde vardır?
A) Birçok yazarın yapıtlarını değersiz bulma
B) Kendisini çoğu yazardan üstün görme
C) Hep kendisinden söz etme
D) Yapıtlarında çok ve değişik konuları işlediğini
savunma
E) Kendi yapıtlarının değerli olduğunu kanıtlamaya
çalışma
4. Her yazınsal yaratı benim için aynı değeri taşımaz.
Sözgelimi anılar, günlükler, denemeler benim tat alarak okuduğum, onlarda kendimi bulduğum ürünlerdir.
Onları severek okurum. Çünkü yaratıcıları kravat takmadan, ütülü pantolon giymeden okurlarının karşısına çıkarlar. Nitekim ben de onlar gibi davranır, yanlarına çıkarken makyaj yapma gereğini duymam.
Bu parçada geçen “yaratıcıların kravat takmadan,
ütülü pantolon giymeden okurlarının karşısına çıkması” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Herkesle senli benli olma
B) Değer vermeme
C) Kurallara uymama
D) Olduğu gibi görünme
E) Rahatına düşkün olma
5. Ödül almak, beni bir yandan çok sevindirdi; bir yandan da çok düşündürdü. Çünkü başarılı olmak, kimi
I
zaman ürkütücü oluyor. Başarılı insanlar bir kenara
II
itiliyor. “Nasıl olsa o kendi yolunu bulur.”diye ona
III
destek olmaktan vazgeçiliyor. “O, böyle bir rol için
IV
çok para ister.” deniyor. Buna benzer sözleri, ödül-
leri aldıkça daha da çok duydum ve üzüldüm. Onun
için bir süre bu ortamdan uzaklaştım. Bu kez de
“Burnu büyüdü.” dediler.
V
Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisi
aşağıda aynı numarayla verilen sözle anlamca
uyuşmamaktadır?
A) I. ayrıcalık kazandırma
B) II. ilgi göstermeme
C) III. güven duyma
D) IV. maddi açıdan ulaşılmaz olma
E) V. kendini başkalarından üstün görme
6. Yazarlıkta, yaşlanmak bir kayıp değil, hatta çoğu kez
kazançtır.
Bu sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bir yazar giderek daha gerçekçi olur.
B) Yazarlar ilk ürünlerini sonradan elden geçirirler.
C) Yazarlar sanatta gittikçe yetkinleşirler.
D) Deneyimli yazarlar daha titiz çalışırlar.
E) Yazar olgunlaştıkça okurları da artar.
7. (I) Kışın Anadolu’da çok yolculuk yaptım. (II) Dağ
başlarında, donmuş çağlayanlar ay ışığında ışıltılar saçarken ateşler yaktım. (III) Nice kapılar çaldım; tanımadığım insanların konuğu oldum. (IV) Bu
yolculuklar sırasında içinden geçtiğim ormanlar sessizliğe gömülmüştü. (V) Beyaz örtü altında kaybolmuş ağaçlar, insanın, yeryüzündeki bütün seslerin
yok olduğu duygusuna kapılıp ürpermesine yol açıyordu. (VI) Yalnızca bu duyguyu yaşamak için bile
Ilgaz Dağları’na gidilmeye değer, diye düşündüm
hep!
Bu sözleri söyleyen kişinin, gördüklerinden, algıladıklarından çok etkilendiği, numaralanmış cümlelerin hangilerinden anlaşılmaktadır?
A) I. ve II. B) II. ve IV.
C) III. ve IV. D) IV. ve V.
E) V. ve VI.
8. (I) Beyoğlu’nda 19. yy.ın ortalarından itibaren her
sokağın adının bir öyküsü vardı. (II) Sokakların
adları, az çok tarihçelerini de ortaya koyuyordu.
(III) Ama artık birçoğunun adı değiştirildi; bunun
sonucunda kentin tarihiyle olan bağlantılarımız da
birer birer yok oldu. (IV) Örneğin bugün Kallavi diye bildiğimiz sokağın asıl adı Ravani Sokağı’ydı.
(V) Bugün, bu sokağın Tepebaşı’na açılan köşesinde Büyük Londra Oteli var. (VI) Burası otel olmadan önce Ravani ailesinin malikânesiydi; sokak
da o ailenin adını taşıyordu.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde eleştiri havası vardır?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
9. Mutsuzluğumuza yol açan kişileri bağışlamak, bir bakıma, geçmişte belleğimizde kötü izler bırakmış anıların baskısından kurtulmak, onların yaşamımızı denetim altında tutmasına son vermektir.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümleye anlamca en
yakındır?
A) Bizi olumsuz yönde etkileyen olaylara, zaman
içinde hoşgörüyle yaklaşmak gerekir.
B) Yaşamımızı yönlendiren kimi olayları, durumları
kolay kolay unutamayız.
C) Geçmişte yaşadıklarımız, değişik açılardan geleceğimizi de etkiler.
D) Yaşadıklarımızın üzerinden uzun bir süre geçmedikçe onları doğru değerlendiremeyiz.
E) Kimileri, sevmedikleri kişilerin haklı olacağını düşünmek bile istemezler.
10. Aşağıdakilerin hangisinde betimlenen varlığa duyulan özlem dile getirilmiştir?
A) Altında deniz, üstünde koşuşan insanlar olan
Galata Köprüsü… İstanbulluların yaşamına karışmış bir yerdi.
B) Adı dünyanın hemen her yerinde bilinen Ayasofya… İlk gördüğüm günkü görkeminden bir
şey yitirmemişti.
C) Altı minareli Sultan Ahmet Camisi… Ramazan
aylarında mahyalarından süzülen ışıklar çok
uzaklardan görünürdü.
D) Binlerce dükkânı olan Kapalıçarşı… Sık sık gider, çoğu kez de aradığımız dükkânı bulamazdık.
E) Deniz ortasındaki Kızkulesi… Hâlâ düşlerimize
giren, gizemli bir dünyasıydı çocukluğumuzun.
11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazarın
olumlu ve olumsuz yönleri bir arada yansıtılmıştır?
A) Öykülerinde halkın bilgisini artırma amacı gütmüş, böylece yaşadığı dönemdeki yönelimlerin
aksine “toplum için sanat” görüşünü benimsemiştir.
B) Yapıtlarının geliriyle geçinen yazar, çok yapıt
verme düşüncesiyle üsluba zaman ayıramamış
ve özenli bir üslup oluşturmamıştır.
C) Yapıtlarındaki şive taklitlerinin etkisiyle her sınıftan okuyucu tarafından zevkle okunmuş; ama bu
bölümleri, batı romanındaki gibi yapıtla kaynaştıramamıştır.
D) Özellikle doğa ve kişi betimlemelerinde özentili
ve beylik bir anlatımdan kendini kurtaramamıştır.
E) Seçtiği konuları işlerken okuyucuların ilgisini diri
tutmak için güldürü öğesinden de yararlanmıştır.
12. (I) Eleştirmenin, özellikle eleştiri yaptığı alanda çok
geniş bilgisi ve kültürü olmalı. (II) Ayrıca güçlü bir
zekâ, sanat zevki, tarafsızlık da eleştirmende olması gereken nitelikler. (III) Tabii ki bunlar eleştirmenin
nitelikli eleştiriler yapabilmesi için gerekli. (IV) Ayrıca,
eleştirmenin bir yazısının, bazen bir sanatçının tanınmasını sağladığı, bazen de unutulmasına yol açtığı
göz ardı edilmemeli. (V) Öyleyse eleştirmen, değerlendirmelerinde ve vardığı sonuçta çok duyarlı davranmalı, sanatın ve toplumsal beğeninin kılavuzu
olduğunu unutmamalı. (VI) Ele aldığı sanat eserini,
yazarı kadar benimsemeli ve onun, okurlarına karşı
duyduğu sorumluluğu kendisi de hissetmeli.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi
V. cümlede belirtilen düşüncenin nedeni olabilir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) VI.
13. (I) Tüm sanatlarda olduğu gibi edebiyatta da rekabet can acıtabiliyor. (II) Benimle ilgili olarak da böyle
bir şey söz konusu: kıskançlık, aleyhte konuşma…
(III) Duymamayı, görmemeyi tercih ediyorum; o tür
ortamlara girmiyorum. (IV) Ama biliyorum ki konuşuluyor. (V) Çünkü istemesem de öyle ortamlarda bulunduğumda, başkaları için konuşulduğunu görüyorum. (VI) Demek ki ben yokken de benim hakkımda
konuşuluyor.
Bu parçada sanatçı, yakındığı durumdan nasıl korunduğunu numaralanmış cümlelerin hangisinde
belirtmektedir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
14. (I) Günümüzde insanlar, günde en az beş saatlik
bir süreyi televizyon izlemeye ayırıyorlar. (II) Televizyonda yayımlanan programlar, hem çok yüzeysel hem de onlar yüzünden, okuma ikinci plana itiliyor. (III) Oysa, özellikle gençlerin okuma alışkanlığı
kazanması ve bol bol okuması gerekiyor. (IV) Bu
noktada anne-babalara, eğitimcilere önemli görevlerin düştüğüne inanıyorum. (V) Bir eğitimci olarak
gençlere, üretici bireyler olmalarına yardım edecek,
onların gelişmelerini sağlayacak kitaplar okumalarını
öneriyorum. (VI) Onlara salt eğlenerek değil, okuyarak, öğrenerek vakit geçirmelerini öğütlüyorum.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde televizyon yayınlarına yönelik olumsuz bir
eleştiri söz konusudur?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
A
15. (I) Öykü ve roman yazarlarının “çocuklar için” yazmaları elbette çok iyi olur; eğer gerçekten çocuklar
için yazabilirlerse. (II) Çünkü bu, kolay görünen zor
bir iştir. (III) Tıpkı gençler için yazmak gibi. (IV) Çocuğun dünyasına girebilmek, onun dilini konuşabilmek hiç de kolay değildir. (V) Zaman içinde geçişler
yapabilmek, hem onların yaşına inmek, hem de bugünün birikimini onlara, sıkıcı olmadan, onları aşmadan anlatabilmek gerek.
Bu parçaya göre, yazılması istenen öykü ve romanların nitelikleri, numaralanmış cümlelerin
hangilerinde belirtilmiştir?
A) I. ve II. B) I. ve III. C) II. ve III.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.
16. (I) Nasıl usta mimarlar caddelere, sokaklara çizgilerini bırakırsa bu yazarımız da usta kalemiyle çocuk
yazınında iz bırakmış bir yazar. (II) Bu yapıtında, kitaba adını veren öyküden başka, beş öykü daha bulunuyor. (III) Öykülerin hepsi fabl türünde yazılmış ve
okura doğanın sıcaklığını duyumsatıyor. (IV) Doğaya
zarar verenler ise açık bir dille eleştiriliyor. (V) Hayvanların ve nesnelerin konuşturularak insana ait özellikler taşır hale getirilmesi, düşle gerçeği iç içe yaşayan çocuklara tanıdık bir dünyanın kapılarını aralıyor.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde nesnellik söz konusudur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
17. Bir ışık seline burnunu uzatan Reşadiye Yarımada-
I II
sı’nın kimsesiz patikalarında sırt çantamla yürür-
III
ken, denizin mavi gözleriyle bakıştığımızda, arka-
IV
daşımın ne demek istediğini daha iyi anladım. Bir
koltuğunun altına Ege’yi, ötekine Akdeniz’i almıştı
V
Datça.
Bu parçadaki numaralanmış sözlerin hangisinde
insana özgü nitelikler doğaya aktarılmamıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
18. (I) Hüzünlü bir çocukluk geçirdim ben; çok mutlu bir
çocukluğum olmadı. (II) Ailem, kendi içinde mutlu bir
aile değildi çünkü. (III) Ama iyi insanlardı annemle
babam; beni sevdiler ve sevgilerini ellerinden geldiğince belli ettiler. (IV) Ben, babam sayesinde edebiyata yöneldim. (V) Kendisi, kitap yazmayı çok istemiş; ama yapamamıştı.
Bu parçada konuşan kişinin numaralanmış sözleriyle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi
yanlıştır?
A) I. cümlede, geçmişte yaşadıklarıyla ilgili bir değerlendirme yapıyor.
B) II. cümlede, I. cümlede söylenenin nedenini belirtiyor.
C) III. cümlede, çevresindekilerin kendisiyle ilgili
duygularını açıklıyor.
D) IV. cümlede, babasının başarılı bir insan olduğundan söz ediyor.
E) V. cümlede, babasıyla ilgili bir saptama yapıyor.
19. (I) “Bu işte çok para var.” diye düşünerek seçmedim müziği; o benim hobimdi önceleri. (II) Ben, teknik alanda öğrenim gördüm; ama müzikten de kopmadım. (III) Özel çabamla, kendimi zorlayarak solfej ve nota öğrendim. (IV) Gördüğüm ilgiye karşın
hâlâ bu sanatta bilmediğim çok şey var, diye düşünüyorum. (V) Ayrıca ben, milyonların beğenisinin
yanı sıra bu işten anlayanların eleştirilerini de çok
önemserim.
Bu parçada konuşan kişinin numaralanmış sözleriyle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi
yanlıştır?
A) I. cümlede, müziğe nasıl başladığını anlatıyor.
B) II. cümlede, sanatta teknik bilginin önemli yeri
olduğunu belirtiyor.
C) III. cümlede nasıl bilgi edindiğini ortaya koyuyor.
D) IV. cümlede bilgisinin yetersizliğinden söz ediyor.
E) V. cümlede, uzman görüşüne önem verdiğini
açıklıyor.
20. (I) Ailelerin eğitime bakış açısı, içinde bulunduğu ortama yani yaşadığı kültüre göre değişir.
(II) Örneğin,
kırsal kesimde aileler, çoğunlukla tarımla uğraşır, geleneklerine sıkıca bağlıdır. (III) Gecekonduda yaşayan aileler, kırsal kültürle kentsel kültür arasında kalmış, değişik bir kültürü benimsemiştir. (IV) Kentlileşmiş aileler ise geleneklerle bağları gevşemiş, çekirdek aile yaşamı sürdürür. (V) Hangi tür kültürde olursa olsun, ailenin toplum içindeki konumuyla eğitimden yararlanma derecesi arasında güçlü bir ilişki
vardır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, eğitim anlayışıyla kültür arasındaki
ilişki vurgulanmaktadır.
B) II. cümlede, kırsal kültüre bağlı ailelerle ilgili bir
gözlemden söz edilmektedir.
C) III. cümlede, belirli bir çevrede yaşayanların kültürel durumu belirtilmektedir.
D) IV. cümlede, kentli aile tipinin iki özelliği açıklanmaktadır.
E) V. cümlede, eğitimde fırsat eşitliğine ilişkin bir
öneride bulunulmaktadır.
21. Burada gür bitki örtüsünün şemsiye gibi örttüğü dağ
I
yolları çok bozuk. Az ileride sırtını boz tepelere yas-
II III
lamış, ışıl ışıl parlayan çinko çatılı ahşap evleriyle
Aşağı Kışla Yaylası çıkıyor karşımıza. Ulu ağaçlar
IV
gözden kaybolurken toprak yol, sivri kayalara dönü-
V
şüyor.
Bu parçadaki numaralanmış sözcüklerden hangisi niteleme amacıyla kullanılmamıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
22.
I. Bu durumda öğretmene düşen görev, bunları
göz önünde bulundurmak, öğrencilerle iletişimini bilimsel kaynaklardan edindiği bilgilere
göre yönlendirmek, böylece öğrencilerin olumlu bir kişilik kazanmasını sağlamaktır.
II. Sorulan sorulara parmak kaldırmayarak bir anlamda kendisini, soruları yanıtlayamamak tehlikesinden kurtardığını düşünür.
III. Övgü ve yapıcı eleştiriler, çocuğun çalışma ve
başarılı olma isteğini artırırken, kişiliğine yönelik
olumsuz tutumlar her şeyi bir anda altüst edebilir.
IV. Olumsuz tutumlar nedeniyle, kendisini beceriksiz ve başarısız görmeye başlayan çocuk, yavaş yavaş kendine olan güvenini kaybeder; hata yapmaktan korkar ve zamanla kendisini her
şeyden soyutlamaya başlar.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin anlamlı bir
bütün oluşturan sıralanışı aşağıdakilerden hangisidir?
A) I., III., IV., II. B) III., II., I., IV.
C) III., IV., II., I. D) IV., I., II., III.
E) IV., III., I., II.
23.
I. Baştan sona uluslararası işaret sistemiyle ve
tabelalarla belirlenmiş bir güzergâhı olan bu
tarihi yol, Türkiye’nin en uzun yürüyüş parkurunu oluşturuyor.
II. Tabii bunlara, dünyanın en uzun on yürüyüş
parkurundan biri olan Likya Yolu’nu da eklememiz gerekiyor.
III. Fethiye-Hisarönü’nden başlayan bu güzergâh,
konuklarını Likya’nın gizemli kentlerinde ağırlayarak Antalya’ya 25 km uzaklıktaki Hisarçandır
Köyü’nde sona eriyor.
IV. Kaçkarlar, Kapadokya ve İstanbul yakınlarındaki yürüyüş parkurları, son yıllarda gelişen
doğa turizminin ana merkezlerini oluşturuyor.
V. 509 km uzunluğundaki Likya Yolu, “Işık Ülkesi”nin tarihi ve doğal güzellikleri eşliğinde bir
yolculuğa çıkarıyor ziyaretçilerini.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin anlamlı bir
bütün oluşturan sıralanışı aşağıdakilerden hangisidir?
A) I., II., IV., III., V. B) II., V., I., III., IV.
C) III., I., II., IV., V. D) IV., II., V., I., III.
E) IV., V., II., III., I.
I. Öğrencilerde bilgi, beceri, tutum ve değerleri
geliştirmede kullanılan tüm araç, gereç ve kaynaklara öğretim materyali denir.
II. Öğrenmelerin gerçekleşmesinde, görsel ve işitsel materyalin önemli bir payı olduğu, yapılan
araştırmalarla saptanmıştır.
III. Görsel ve işitsel materyaller ne kadar mükemmel olursa olsun uygun zaman ve ortamda kullanılmadıkça yararlı olamaz.
IV. Eğitim ve öğretimde görsel ve işitsel materyale,
ne kadar çok yer verilirse öğrenme o ölçüde iyi
ve kalıcı iz bırakmakta, böylece unutma da gecikmektedir.
V. Öğrenme, bireyin edindiği bilgilerle ve çevresiyle etkileşimi sonunda bilgi, beceri ve tutum geliştirmesidir.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin anlamlı bir
bütün oluşturan sıralanışı aşağıdakilerden hangisidir?
A) I., III., IV., II., V. B) II., III., I., V., IV.
C) III., I., II., IV., V. D) IV., I., II., V., III.
E) V., I., II., III., IV.
25.
I. Her oyunun nerede, ne zaman ortaya çıktığını
anlatan bir öyküsü vardır.
II. Çocuklar için oyun, yaşamın vazgeçilmez bir
parçasıdır.
III. “Sözcük türetme”, “Hadi anlat bakalım.” gibi
oyunlar dil derslerinin daha zevkli ve öğretici
olmasını sağlar.
IV. Günlük yaşamda oynanan birçok oyun eğitim
amacıyla sınıfta da oynanabilir.
V. Öğretme ve öğrenme sürecinde oyunlara yer
vermenin dersleri ilginç kılacağı ve öğrencileri
güdüleyeceği düşünülmektedir.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerle anlamlı bir
bütün oluşturulduğunda hangi cümle anlam ve
anlatım açısından bu paragrafta yer almaz?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
I. Çocukların anadilini güzel ve etkili biçimde kullanmaları okulla ailenin birlikte çalışmasına bağlıdır.
II. Türkçe konusunda en önemli görevi, kuşkusuz
eğitimciler üstlenmelidir.
III. Dilin insanı insan yapan okuma, yazma, dinleme ve konuşma gibi boyutları vardır.
IV. Öğretmenler kadar annelere, babalara da büyük
görevler düşmektedir.
V. Yalnızca Türkçe öğretmenlerinin değil, bütün
öğretmenlerin Türkçe duyarlığını, Türkçe sevgisini benimsemesi gerekir.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerle anlamlı bir
bütün oluşturulduğunda hangi cümle anlam ve
anlatım yönünden bu paragrafta yer almaz?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
27. Aşağıdaki cümlelerin hangisindeki altı çizili noktalama işareti yanlış kullanılmıştır?
A) Sevgili dostlar ! Önce size, buraya geliş nedenimi anlatayım.
B) Bir daha böyle bir şey yapma, olur mu ?
C) Buraya geldi , arkadaşıyla konuştu, gitti.
D) Çocuklara sesleniyorum ; kitap okuyunuz.
E) “Sen de bize katıl . ” diyerek uzaklaştı.
28. 15. yy. da Rönesans Döneminde erkek giysileri
I II
önemli ölçüde sitil değişikliğine uğrar. Kabarık
III
omuzlar, göğüsten bele doğru daralan ceketler, dar
IV
pantolonlarla dikkat çeken erkek modelleri yaratılır.
V
Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisinin
yazımı yanlıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
29. Bugünlerde Çukurcuma’da farklı bir hareketlilik var.
I II
Bir biri ardına sanat galerileri, kafeler açılıyor. Eski
III
dükkânlar, marangozhaneler, kahveler bir bir el de-
ğiştiriyor. Bunlar ya mimarlık bürosuna ya da moda
IV
atölyesine dönüşüyor.
V
Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisinin
yazımı yanlıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
30. Aşağıdakilerin hangisinde bir anlatım bozukluğu
vardır?
A) Çocuklarınızın sorularına cevapsız kalmayın.
B) Kendinize de zaman ayırmayı unutmayın.
C) Sporu, yaşamınızın bir parçası durumuna getirin.
D) Sağlıklı beslenme kurallarına koşulsuz olarak
uyun.
E) Doktora danışmadan vitamin kullanmayın.
31. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, bir sözcüğün
başka bir sözcüğün yerine kullanılması anlatım
bozukluğuna yol açmıştır?
A) Havalar ısınınca çevre illere geziler düzenlenecekmiş.
B) Dereceye giren öğrencilere, diploma töreninde
ödül verilecekmiş.
C) Sınıflardaki öğrenci sayısını azaltmak için gelecek yıl okulumuzda yeni bir düzenleme yapılacakmış.
D) Bakanlık yetkilileri önümüzdeki hafta okulumuzu
ziyaret edecekmiş.
E) Okuldan öğretim durumunu gösteren bir belge
alması gerekiyormuş.
32. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Sorunlarımızı iletmek için bir yetkiliyle görüşmemiz gerekiyor.
B) Tahlillerinizin sonuçlarını doktorunuza yarın gösterebilirsiniz.
C) Arabanızı otoparka bıraktığınızda değerli eşyanızı yanınıza alınız.
D) Bazı öğrenciler, planlı ders çalışmasının önemini
bilemiyor.
E) Başarılı olabilmek için nicelikten çok, niteliğe
önem vermenizi öneririm.
33. Günışığına çıkarmadığım çok fotoğraf var. (I) Bu malzemeden rahatlıkla beş kitap oluşturabilirim. (II) O kadarına da gerek yok. (III) Herkesin tek işi benim fotoğraflarıma bakmak değil ki. (IV) İnsanların işi gücü
var. (V) Çoluğu çocuğuyla gezecek, eğlenecek, yemek yiyecek…
Bu parçadaki numaralanmış yerlerden hangisine
“ama” sözcüğü getirilebilir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
34. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, yerinde kullanılmayan bir söz vardır?
A) Bu başarılı uygulama, üyelerimizin çok güzel
tepki göstermelerine neden oldu.
B) Bu yemekten yiyen herkes gibi benim de midem
bozuldu.
C) Müdür beye gidip, geldiğimi haber vereyim, dedi.
D) Onun, yeni işine yavaş yavaş alıştığını görüyor,
bu duruma seviniyordu.
E) Buranın çekiciliği nereden geliyor, diye sormadan edemedi.
35. (I) Yazarların bütün yapıtlarını bir arada yayımlamak,
sayıca fazla değilse bir kitapta toplamak, fazlaysa
bir dizi oluşturmak, yararına inandığım bir uygulama.
(II) Yayınevlerimiz yıllardır bu konuya önem veriyor,
aramızdan ayrılmış olan, bir daha yapıt vermeyen
yazarların “bütün yapıtları”nı, yaşayanların da “toplu
yapıtları”nı yayımlıyor. (III) Ben “bütün yapıtları”, “toplu yapıtları” işini çok önemserim. (IV) Yayıncılığımızda bu anlayışın gelişmesine katkıda da bulundum.
(V) Ama yararlılığı bakımından önemi daha az olmayan, yazarların yapıtları arasından en güzel örneklerin seçilmesiyle oluşturulan “seçme yapıtları” konusu
üzerinde yeterince durmadım. (VI) Şimdi bu eksikliğin
giderilmesi yolunda çalışmalar yapmayı düşünüyorum.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci
paragraf hangi cümleyle başlar?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
36. (I) Hababam Sınıfı’nı böylesine sevimli, etkileyici kılan özellikler nelerdir? (II) Öncelikle Rıfat Ilgaz bir
öğretmendir, okulu ve okulda yaşananları yakından
bilir. (III) Ayrıca, yapıtta anlatılanlar, öğrencilik yıllarını geride bırakanların da, bugün okul sıralarında
olanların da yaşadığı olaylardır. (IV) Eğitim düzenimize yönelik eleştiriler içermektedir bu yapıt. (V) Bu
olaylar, bir yazarımızın da dediği gibi hepimizin öğrencilik yaşamını bütünüyle kuşatır. (VI) Kara tahtası,
tebeşir kokusu, yazılısı, sözlüsü, kopyası, karnesiyle
okul hayatının acı ve tatlı anılarıdır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi
düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
37. Karagöz oyunlarında, ----. Kişiler daha perdeye çıkarken çalınan ezgiden kimin geleceği anlaşılır. Osmanlı
İmparatorluğu’nu oluşturan çeşitli gruplar arasındaki
dil farklılıkları da bir güldürme öğesidir. Seslendirmelerin hepsini aynı kişi, Karagözcü yapar. Oyunlardaki
otuz kırk kişiyi konuşturan hep odur.
Bu parçadaki boş bırakılan yere düşüncenin akışına uygun olarak aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) kişilerin dış görünüşleri, fiziksel özellikleri çok
önemlidir
B) kişilerin dilleri, onların geldiği toplumsal sınıfın
özelliklerini taşır
C) kişilerin belli olaylar karşısındaki tepkileri aynıdır
D) her kişi karakter olarak farklı ama ses yönünden
aynıdır
E) her kişinin kendine özgü müziği, türküsü ve
dansı vardır
38. Oyunculuk eğitiminde bir şeyin kesinlikle ayrımına
varmak gerekli: Usta ve başarılı bir oyuncu her zaman iyi bir eğitmen olmayabilir; çünkü o, büyük bir
sanatçı olarak kendine dönüktür. Öğrencilerini kendinin uzantıları olarak görür; onların, kendine benzeyen sanatçılar olarak yetişmelerini bekler. Bu da ister
istemez o gençlerin, ----.
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre
aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) uzun ve yorucu çalışmalardan sonra sahneye
çıkmalarını sağlar
B) tiyatroya ve tiyatro eğitimine yeterince ilgi göstermemelerine neden olur
C) çevrelerindeki ve dünyadaki olayları izlemelerini
ve bunları yorumlamalarını zorunlu kılar
D) özgün birer sanatçı olamamalarına, silik birer
kopya olmaktan öteye gidememelerine yol açar
E) oyunculukta yeteneğin ve meslekte yetkinliğin
önemli olduğunu bilmelerini gerektirir
39. Çoğu eğitimci, çocuk öykülerini şekerle kaplanmış
hap olarak görmek ister. Onlar için öykülerdeki eğitici
yönün tatlı bir şeyle kaplanarak verilmesi yeterlidir.
Oysa gerçek bir çocuk öyküsünde, bu iki öğenin birbiriyle kaynaştırılmadan verilmesi doğru olmaz. Çünkü öykünün iyi bir yazınsal yapıt olabilmesi için, ilaçla
şeker birleşip yepyeni bir madde oluşmalıdır. Bu sağlanamamışsa öykünün amacına ulaşması beklenemez.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Çocuk öykülerinde eğlendirici ve eğitici unsurlar
bütün halinde verilmelidir.
B) Çocuklar, uzmanların denetiminde öykü okumalıdır.
C) Her çocuğa küçük yaşlardan başlayarak estetik
zevk kazandırılmaya çalışılmalıdır.
D) Her çocuk öyküsünün, eğitmek amacıyla yazılmış olması şart değildir.
E) Çocuklara okuma zevki kazandırmak için kitapların görünüşü çekici hale getirilmelidir.
40. Bundan böyle hiç kimsenin yaşamını anlatan yapıtlar
yazmayı düşünmüyorum. Çünkü gerçekten boşa kürek çekiyorum. Bilgi toplamak için konuştuğum her
insan, her söylediğini kitapta görmek istiyor; göremeyince de sinirleniyor. Oysa bu bir kitap; her şeyi
olduğu gibi yansıtan bir mahkeme tutanağı değil. Ne
var ki bunu düşünemiyorlar. Kitap basıldıktan sonra
noterden ihtarname çekenler, telif ücretimden pay
isteyenler bile oluyor. Dünyada anlatılacak, yazılacak
milyonlarca konu varken bunlarla uğraşmaya değer
mi?
Bu sözleri söyleyen sanatçı, yaşam öyküsü yazmayla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisinden
yakınmaktadır?
A) İnsanların yaşamında bir kitaba sığmayacak kadar çok ayrıntı bulunmasından
B) Bilgisine başvurulan kişilerin yazarda yazma isteği bırakmamasından
C) Değişik konular bulmak için çaba harcamak gerektiğinden
D) Konu alanının, yaratmayı engelleyen nitelikler
taşımasından
E) Söylenenleri kanıtlayacak belgelere ulaşmanın
zorluklarından
41. Daha önce yuva deneyimi yaşamış da olsa, bir çocuğun okula başlaması, onun için ürkütücü bir olaydır.
Çünkü çocuk, daha geniş bir çevreye adım atacak,
orada, hiç tanımadığı kişilerle, bilmediği olaylarla
karşılaşacaktır. O zamana kadar yapmadığı birçok
işi yapmak, kimi kararları tek başına vermek zorunda kalacaktır. Yardımsız, kendi ayağı üzerinde durmayı öğrenecektir. Yakın ilgi gördüğü aile üyelerinden önemli bir süre ayrı kalacaktır. Bu ve benzeri
durumlar, çocuk için korkutucudur.
Bu parçada okula başlayan çocuklarla ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisi vurgulanmıştır?
A) Okul yönetimince nelerin gözetilmesi gerektiği
B) Okul yaşamının, uyulması zorunlu kurallar içerdiği
C) Okul ortamının yarattığı olumsuzlukların neler
olduğu
D) Okula alışmalarında ailenin yardımına gerek
duyulduğu
E) Gelişim evrelerine göre okullarda yeni düzenlemeler gerektiği
42. Genç bir ressam, ünlü ressama: “Yaptığım resimler
harika, bir görmelisiniz.” der. Bunun üzerine usta
ressam da: “Ne mutlu sana! Ben hâlâ bir resmim için
bile söyleyemedim bunu.” der.
Bu yanıtıyla usta ressam, genç ressama neyi anlatmak istemiş olabilir?
A) Kendine güvenmenin ne kadar önemli olduğunu
B) Başkalarının görüşlerinden yararlanmak gerektiğini
C) Kişinin, ulaştığı başarıların farkında olması gerektiğini
D) Sanatta, en iyiyi ürettiğini söyleyebilmenin çok
zor olduğunu
E) Sanatçının ortaya koyduğu ürünlerde yaşın bir
etken olmadığını
43. Onun sıra dışı sanatçı kişiliği, kimi konularda ilginçlikler peşinde koşması yapıtını yaralıyor. Bir de dil konusundaki tutumu… Toplumun her kesimini ilgilendiren, elbette herkesin okuması hedeflenerek yazılmış bu romanın, ağdalı bir Osmanlıcayla yazılmasının açıklanabilir bir yanı yok. İlginçlik olsun diye,
tarihi kişiliklerin Trakya göçmeni ağzıyla konuşması,
anlatılanların ciddiyetiyle bağdaşmıyor. Yazarın, romanı ölümünden az önce tamamladığı, üzerinde çalışıp son bir düzeltme yapmadığı, okurken fark ediliyor. ----
Bu parçanın sonuna aşağıdakilerden hangisi getirilirse yapıtın belgesel bir nitelik taşıdığı söylenebilir?
A) Bütün bunlara karşın, böylesi büyük bir yazarın
son yapıtı olduğu için roman, ilgiyle okunuyor.
B) Kısacası yapıt, sanatçının, alıştığımız, kendine
özgü deyişlerini ve yorumlarını içinde barındırıyor.
C) Zaten onun bütün romanlarında, roman sanatının kurallarından çok, kendi düşüncelerinin egemen olduğu kolayca görülüyor.
D) Okurken, dil sorununu aşmaya çalışan okur, yapıtın sonlarına doğru yazarın düş gücünü kullanmadaki ustalığını görebiliyor.
E) Bunun yanında, romanın büyük bir bölümünde,
yaşanan tarihsel gerçekleri olduğu gibi yansıttığı
görülüyor.
44. Beni, anılarımı yazmaya iten, daha önce ablamla birlikte yayımladığımız, babamın mektuplarıdır. Şair olarak anneme yazdığı mektuplarda, onu genç bir insan
olarak gördüm. Nasıl bambaşka bir kimlik! Anlatamam. O mektupları okuyunca, ablamla uzun süre
şaşkınlıktan kurtulamamıştık, bunları yazan babam
mı, diye.
Böyle konuşan bir kişi aşağıdakilerden hangisiyle
nitelendirilebilir?
A) Artık hayatta olmayan babası için güzel şeyler
söyleme gereği duyan
B) Babasının daha önce tanıdığından çok farklı bir
kişiliği olduğunun ayrımına varan
C) Babasının nelere ilgi duyduğunu bilmeyen
D) Babasıyla kendi duyguları arasında benzerlikler
bulan
E) O zamana kadar duymadığı olayları babasının
mektuplarından öğrenen
45. Babam makinistti; onu çocukluğumda hep tren sesi
olarak düşünürdüm. Bu ses birkaç gün duyulmaz
olurdu; özlemle geçen birkaç günden sonra tekrar
duyulmaya başlar, yaklaşır, yaklaşır, evimizin kapısına gelip dayanırdı. Evimiz, bir trenin düdük çalarak
geçtiğini duyacak kadar istasyona yakındı. Annem
sık sık dışarıyı dinlerdi. İki uzun bir kısa düdük çalmasını beklerdi o akşam, trenlerden birinin. Babam
öyle çalardı çünkü. Beklediğimiz iki uzun bir kısa sesi hemen duyardık. “Geldi. Bir saate kadar burada.”
derdi annem. Sonra sokakta beliren ayak seslerini
dinlemeye başlardı. Tren sesi olmaktan çıkar, artık
içimizi sevinçle dolduran bir ayak sesine dönüşürdü
babam; sonra da bir öksürüğe…
Bu parçada, babayla ilgili olarak vurgulanmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Gidişinin ve dönüşünün çocuğa neler hissettirdiği
B) Kendine özgü kimi huyları olduğu
C) Demiryolu yaşamının zorluklarına sessizce
katlandığı
D) Ailesine hangi türden duygularla bağlı olduğu
E) Ailesini bolluk içinde yaşatamamaktan üzüntü
duyduğu
46. Bu bestem eleştirmenlerce çok beğenildiği için gerçekten mutluyum. Onun, sanatımın gelişim çizgisinde
bir aşama olduğuna inanıyorum. Eğer böyle olmasaydı, bu bestem beğenilip ses getirmeseydi, belki de
beste işine son verirdim.
Bu sözleri söyleyen kişi aşağıdakilerin hangisiyle
nitelendirilebilir?
A) Yapıtlarını başkalarınınkiyle karşılaştıran
B) Kendi yapıtlarını çok beğenen
C) İşinden başka bir şey düşünmeyen
D) Ününü ülke sınırlarının dışına taşımak isteyen
E) Başkalarının yargılarına değer veren
47. Kentten köylere doğru açıldıkça zaman dilimleri genişler. Örneğin saat rakamlarının yerini sabah, öğle,
ikindi, akşam… alır. Kentlerde yaşayanlara göre kırsal kesimde yaşayanlar, yaşamın bütününe sahip çıkarlar. Toprakla, ürünle, hayvanlarla kurdukları ilişki
çok daha doğrudandır. Akrabalarını görürler, pazara
gidip mallarını satarlar, kahveye gidip tavla, kâğıt oynarlar. Oralarda yaşamak böyle bir şeydir işte.
Bu parçada aşağıdakilerin hangisi yoktur?
A) Karşılaştırma yapma
B) İrdeleyerek sonuç çıkarma
C) Belgelere dayanma
D) Gözlemlerini yansıtma
E) Açıklamaları bir yargıya bağlama
48. Annenden öğrendiğinle yetinme
Çocuğum, Türkçeni geliştir
Dilimiz öylesine güzel ki
Durgun göllerimizce duru
Akarsularımızca coşkulu
Ne var ki çocuğum
Güzellik de bakım ister
Seni büyüten ninnilerimizi belle
Çünkü her sözün en güzeli Türkçemizde
Bu dizelerde Türkçeyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Özelliklerinin neler olduğuna
B) Ürün yönünden zenginliğine
C) Konuşanların özen göstermeleri gerektiğine
D) Neler yapılması gerektiğine
E) Anadilin anlatım gücüne
49. Bu usta yazarımız, yazar adaylarına şunları söylemişti: “Yazmayı, yaza yaza öğrenin. Sizi amacınıza
ulaştıracağına inandığınız türden çok sayıda kitap
okuyun. Sözcük dağarcığınızı geliştirin. Sürekli yazma denemeleri yaparak kendi sesinizi bulun. Yaşamı
akıyla karasıyla, kısaca bütün yönleriyle tanımaya çalışın ve böylece gözlemlerinizi, izlenimlerinizi anlatmayı deneyin.”
Bu parçada sözü edilen usta yazarın, yazar adaylarına verdiği öğütler arasında aşağıdakilerden
hangisi yoktur?
A) Deneyim kazanmak
B) Donanımı zenginleştirmek
C) Özgün olmak
D) Tutarlı davranmak
E) Seçici olmak
50. Gönlümüz istiyor ki gençlerimiz sözlük kullanmayı
alışkanlık haline getirsin. Sözlükler yardımıyla sözcüklerin anlamını doğru öğrensin, düşündüğünü doğru sözcüklerle anlatabilsin. Bunun yanı sıra dil devrimiyle bilim ve sanat dili olarak gelişen Türkçemizin
gücünü sözlüklerimizde tanısın. Bu yolla dilimizdeki
gelişmeleri, değişmeleri görsün. Çünkü dil sürekli bir
değişim süreci içindedir. Dile sürekli yeni sözcükler
katılır. Kimi sözcüklerin kullanım alanı genişler, kimininki daralır, kimisi de kullanımdan düşer. Sözlükler
bütün bunları yansıtır.
Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisi çıkarılamaz?
A) Bir sözlüğün yararı içindeki sözcük sayısının
çokluğuyla ölçülür.
B) Sözlükler, dili kullananlara kılavuzluk yapar.
C) Sözlükler güncelleştirmeyi gerektirir.
D) Sözcükler kullanıma bağlı olarak sürekli değişir.
E) Sözlüklerden yararlanma, dili doğru kullanmayı
sağlar.
12
51. Dede Korkut Hikâyeleri’nin çatısı, bugünkü hikâye
tekniğine uygun olarak ustaca kurulmuştur. Olayların
akışına önem verilmiş, ilgiyi dağıtacak bilgi ve tasvirlerden kaçınılmış, bunlara, olayı aydınlatmaya yetecek ölçüde yer verilmiştir. Okuyucunun ilgisi, kişilerin
işleri ve sevgi, tutku, öç, korku, cesaret gibi çeşitli
duyguları üzerinde toplanmıştır. Kişi, yer ve olay betimlemeleri, tıpkı Homeros’un destanlarında olduğu
gibi hayatın akışı içinde ve bir eylem sırasında ele
alınmış, olayın akışını durdurmayacak biçimde çok
kısa ve canlı olarak eserin içine yer yer serpiştirilmiştir.
Bu parçaya göre, aşağıdakilerden hangisi Dede
Korkut Hikâyeleri’nin bir özelliği değildir?
A) Gereksiz yere bilgi vermekten kaçınma
B) Kişilerin çeşitli özelliklerinin vurgulanmasına
önem verme
C) Olayları birbiriyle iç içe, karmaşık bir yapıda
yansıtma
D) Betimlemeleri, olaylarla kaynaştırarak verme
E) Sağlam bir olay örgüsü kurma
52. Bir kuşağın, öteki kuşağı anlayamadığından söz edilir. Bir ölçüde doğrudur bu. Toplumsal ve kültürel değişimin hızlandığı dönemlerde bu iletişimsizlik daha
ileri boyutlara varabilir. Ama aynı zamanda bir kuşağın kendi deneyimini ötekine aktarma çabası da sürüp gider. Çok ağır bedellerle öğrenilen birtakım dersler, yeni yetişen kuşakların kulağına fısıldanır. Söylenenlere kulak verirler mi? Yoksa insanın doğasına
aykırı mıdır bu? Her kuşak kendi yanlışını kendisi
yapmak, kendi doğrularını bulmak zorunda mıdır?
Galiba öyle.
Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisi çıkarılamaz?
A) Gençlerle yaşlılar arasında kopukluk vardır.
B) Yaşlılar deneyimlerini gençlere anlatırlar.
C) Yaşamdan bir şeyler öğrenebilmek, çeşitli zorluklara katlanılarak olur.
D) Gençler, yanlış yapa yapa doğruya ulaşırlar.
E) Gençler, yetkinleştikçe büyüklerine daha çok hak
verirler.
53. Yazının iyisini kötüsünü hemen anlar; bu konuda düşüncesini söylerken hatır gönül dinlemezdi. Ünlü bir
yazarın, dergisi için yazdığı yazıyı beğenmemiş, ona:
“Bu yazı gazete yazısı olmuş, ben dergi çıkarıyorum;
dergi yazısı isterim.” demişti. Gazete için çalakalem
yazılırdı; dergi yazısı için özen göstermek gerekirdi.
Kendisi de haftalık başyazısını en iyi biçimde yazabilmek için zorlanırdı. “Yazdığım yazı, yazabileceğimin
en iyisidir; yoksa onu yayımlamam.” derdi.
Bu parçada anlatılan kişi, aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilemez?
A) Kim olursa olsun, onunla ilgili düşüncelerini açıklamaktan çekinmeyen
B) Yazarlık yeteneğinin üstün olduğuna inanan
C) Dergi yazısının kendine özgü nitelikler taşıdığına
inanan
D) Düşündüklerini uygulamaktan kaçınmayan
E) İşini en iyi biçimde yapmaya çalışan
54. Benim romanlarımda kahramanlar duyduklarını, düşündüklerini gizleme gereği duymazlar; genellemelerin her türünden kaçınırlar; anlaşılması zor, süslü
söz oyunlarına başvurmaz; düşlerini gerçekleştirmek
için çaba göstermez; mesaj vermeye kalkmazlar.
Bu parçadan, söz konusu kahramanlarla ilgili
olarak aşağıdakilerden hangisine varılamaz?
A) Düşündüklerini açık bir dille anlatır.
B) İsteklerinin peşinde koşmaz.
C) Belli bir düşünceyi benimsetmeye çalışmaz.
D) İdeallerinden ödün vermez.
E) Söyledikleri kolayca algılanabilir