Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Sınavlarda artık açık uçlu sorular sorulacak . Bunu desteklediğimi belirtmek isterim ancak bir yandan çocukların ifade becerilerinin yeterli olmadığını söyleyip diğer yandan birdenbire açık uçlu sorularla sınav yapmak onlar açısından adil değil. Bu durum yüzmeyi öğretmediğimiz bir çocuğu denize atıp yüzmesini beklemek gibi bir şey.
Yıllardır çoktan seçmeli, boşluk doldurma ve eşleştirme gibi soru tekniklerine alışmış olan çocukların açık uçlu sorulara hakkıyla cevap vermekte zorlanacakları, geçmişte sınavlardan yüksek puan almış çocukların vasat hatta düşük puanlar alacakları açık.
Milli Eğitim Bakanlığının yayınlamış olduğu örnek sorularda olduğu gibi sınavda “açıklayınız” diye biten bir ifadenin ardından öğrencilerin birkaç kelimeden oluşan kısa bir cümle yazdıklarına tanık olacağız. Hatta soruların çoğuna bir iki kelimelik cevapların verilmiş olduğunu göreceğiz.
Ne yapmalıydık?
Bakanlığın sınav anlayışındaki bu değişikliğe yavaş bir geçiş yapılması daha doğru olurdu. İlk sınavlarda soruların yarısı çoktan seçmeli, eşleştirme ve boşluk doldurma gibi yıllardır uygulanan ve çocukların alışkın oldukları tekniklerle; kalan yarısı ise açık uçlu sorularla yapılabilirdi. İleriki sınavlarda açık uçlu soru oranı artırılarak tamamen açık uçlu sorulardan oluşan sınavlara geçilebilirdi. Böyle bir geçiş çocukların hem yeni sınav sorularına uyumunu kolaylaştırır hem de kendilerini geliştirmesi açısından onlara bir süre fırsat verilmiş olurdu.
Mevcut haliyle bu ani geçişin doğuracağı çeşitli sorunlar olacaktır. Neler olacak?
1. Konuyu çok iyi bildiği halde yeterli düzeyde ifade edemeyen çocuklar düşük not alacaklar. Bu durum onların gerçek performansını ölçmemize engel olacak. Bilmediği için ifade edemeyenle, bildiği halde ifade edemeyen ayrılamayacak. Ölçme amacına ulaşmayacak.
2. Yıllardır yüksek not almaya alışmış olan öğrenciler düşük puanlar alınca kendilerini başarısız hissedecekler ve özgüvenleri sarsılacak.
3. Başarısız olan öğrencilerin motivasyonları bozulacak, okula olan ilgileri ve okul sevgileri azalacak, çocuklar okuldan ve derslerden soğuyacaklar.
4. Öğretmenler, sınav kağıtlarını okuma ve değerlendirme konusunda zorlanacak puan verme konusunda ikilemde kalacaklar.
5. Yıllardır çok başarılı gördükleri çocuklarının düşük notlar aldığını gören veliler öğretmene, okula, bakanlığa karşı cephe alıp tavır sergileyecekler. Yazılıların yeniden okunması konusunda talepler ve objektif değerlendirme yapılmadığı hususunda şikayetler artacak.
Tüm bu olumsuzlukların tavsiye etmiş olduğum gibi yeni sisteme kademeli geçiş yapılması halinde en aza inmesi muhtemeldir. Lakin bu aşamada Bakanlığımızın böyle bir değişiklik yapmasını beklemem.
Bu aşamada ne yapılabilir?
En azından öğretmenlerimizin ilk sınavdaki soruların bir kısmı kısa cevaplı sorulardan hazırlaması faydalı olacaktır. Ayrıca çocukların yıllardır alıştıkları soru tiplerinin bizim eserimiz olduğunu, bu hususta çocukların bir suçunun olmadığını düşünerek, onların kendilerini geliştirmesi ve yeni sorulara alışması için biraz zaman tanıyarak puan verirken daha müsamahakâr olmalarını tavsiye ederim.
Doğan CEYLAN
Eğitim Müfettişi