Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Ülkemiz ve eğitim hayatımız için hayırlı olmasını diliyorum.
Başarılı olmasını samimiyetle temenni ediyorum.
Kurulduğu günden bu yana Türk Eğitim Sen’in ilkesel duruşu; ülkemiz için kim iyi bir şey yapıyorsa kim olduğuna bakmaksızın destek olmak, milletimizin hayrına olmayan her tasarruf karşısında da en kararlı şekilde hakkı dile getirmek olmuştur.
Bundan sonra da böyle olacaktır.
Eğitimin ve eğitim çalışanlarının devasa sorunları yeni dönemde çözüm bekliyor.
Fakat gözden kaçırılmamalıdır ki, bu sorunların başında yıllar içerisinde eğitimde çalışma barışının bozulmuş olması gelmektedir.
Çok uzun yıllardır tahrip edilmiş olan çalışma barışının yeniden tesis edilmesi için, tüm paydaşlarla hakkaniyet ilkesiyle işbirliği içerisinde birlikte çalışma iradesini görmek istiyoruz.
Özellikle, MEB taşra teşkilatını, sendika ve STK görünümlü yapıların tahakkümüne mahkum bırakan yönetim anlayışı değişmediği müddetçe hiçbir kişi, proje ve programın başarılı olması ve eğitim çalışanlarının motivasyonunun sağlanması sözkonusu olamayacaktır.
Hafızalarımızda hala canlıdır ki, özellikle 2014-2018 yılları arasında MEB’de mülakat zemininde yürütülen yönetici atama sistemi hala etkilerini sürdüren büyük kırılmalara neden olmuştu. Onbinlerce kurum yöneticisi, sadece mensubiyetler üzerinden yürütülen tasarruflarla alaşağı edilmiş, yerlerine mülakatlar marifetiyle önemli çoğunluğunun tek vasıfları “yandaş” olan yöneticilere makamlar ulufe olarak tahsis edilmişti. Bu ise iyi yetişmiş, birikim sahibi ve bu ülkeye hizmet etme sevdasındaki binlerce eğitimcinin kurumlara ve dolayısıyla devlete olan güvenini rencide etmişti.
Dolayısıyla benzeri bir durumun yaşanmaması için MEB yönetimi, Bakanlığa bağlı tüm yönetici pozisyonlarını sınav başarısı odağında tanzim etmelidir. Hele ki, akademik başarısı en yüksek olan öğrencilerimizin okuduğu proje okullarımızın yönetici ve öğretmen atamalarının keyfiyetten uzak şekilde liyakat temelli bir sisteme kavuşturulması olmazsa olmaz bir husustur.
Milli Eğitim Bakanlığı, yetişmiş kadroları bulunan, Cumhuriyet tarihi boyunca Türk eğitim sistemini düzenleyen ve yöneten büyük bir birikime sahip köklü bir kurumdur. Bu itibarla eğitim politikalarının oluşturulması ve yönetilmesi süreci “Dışarıdan yapıların” mutfağında değil, Bakanlık teşkilatının inisiyatifinde yürütülmelidir.
Pandemi ve deprem felaketleri nedeniyle oldukça yıpranan eğitim hayatımızı onaracak tedbirler hiçbir ekonomik ve bürokratik sınırlamaya maruz bırakılmadan hızlıca hayata geçirilmelidir.
Öğretmen açığı giderilmeli, okullarımızdaki memur, hizmetli ve güvenlik görevlisi ihtiyaçları hızlıca karşılanmalıdır.
Öğretmenlik Meslek Kanunu, adına yakışır bir muteva ile bir an önce yeniden düzenlenmelidir.
Başta öğretmenlerimiz olmak üzere, bütün eğitim çalışanlarının ekonomik koşulları, insanca yaşayabilecekleri bir standarta kavuşturulmalıdır.
Türkiye Yüzyılı’nın inşası sürecini taşıyacak içeriği ve hedefleri bakımından milli, yöntemi ve araçları bakımından çağdaş ve bilimsel bir eğitim sisteminin kurulması için, eğitimin tüm paydaşları ve bilim insanlarıyla birlikte, siyasal ve ideolojik saplantılardan uzak şekilde demokratik etik değerler çerçevesinde yol haritası belirlenmelidir.
Yeni dönemin, ülkemiz ve eğitim hayatımız için hayırlı olmasını diliyorum.
Türk Eğitim Sen