Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Yarıyıl tatili yüz yüze eğitime hazırlık dönemi olmalıdır
2020-2021 eğitim-öğretim yılı birinci dönemi, eğitimde her geçen gün telafisi daha da zor olacak kayıplar oluşturarak, öğretmenlerin fedakârlıkları, çoğu zaman eğitim kurumu yöneticilerinin kullanmış olduğu inisiyatifler doğrultusunda tamamlandı. Salgın nedeniyle büyük oranda uzaktan eğitim yöntemiyle gerçekleştirilen birinci yarıyılın sonunda objektif bir ölçme-değerlendirme yapmak, başarı notu takdir etmek mümkün olmadı.
Okullar öğrencisiz, öğretmenlerimiz sınıflarından uzakta, kendileri açısından meşakkatli bir eğitim-öğretim sürecini geride bıraktılar.
Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınından en fazla etkilenen alanlardan biri de eğitim-öğretim oldu. Yüz yüze eğitime ara verilmesi gibi, salgınla mücadele konusunda alınması zorunlu ve kaçınılmaz kararlar, eğitim-öğretimin her aşaması ve kademesine ne yazık ki telafisi zor zararlar vermiştir, hâlâ da vermeye devam etmektedir. Hayatın her alanda normalleşmesi için, salgının sona erdirilmesi adına alınan tedbirlere uyulması hepimizin sorumluluğudur. Bu süreçte oluşan öğrenme kayıplarının telafisi, yüz yüze eğitime geçilebilmesi için normalleşme gerekli ve zorunludur.
2020-2021 eğitim-öğretim yılı salgınla mücadele tedbirleri kapsamında 31 Ağustos tarihinde TRT EBA, EBA ve canlı dersler kullanılarak uzaktan eğitim yoluyla başlatıldı. Yüz yüze eğitim, ana sınıfları ve birinci sınıflar için 21 Eylül’de başladı. 12 Ekim tarihinden itibaren ilkokullar, köy okulları, 8 ve 12. sınıflar, lise hazırlık sınıfları ile özel eğitim öğrencileri için; 2 Kasım tarihinden itibaren ise 5 ve lise 9. sınıflarda yüz yüze eğitime geçildi. Ancak salgının yeniden artış göstermesi üzerine ilk ara tatil sonrası 23 Kasım tarihinden itibaren uzaktan eğitim başlatıldı.
Eğitim yönetiminde kararlılık, koordinasyon ve uyum esastır
Salgın sürecinde eğitim yönetiminde kararlar zamanında alınmalı, süreç içerisinde alınan farklı kararlar eğitim çalışanlarını belirsizlik içerisinde ve zor durumda bırakmamalıdır. İkinci dönem bu tür kararsızlıklara ve çelişkilere düşülmemelidir. Bakanlığın eğitim paydaşlarıyla istişare hâlinde olması, merkez ve taşra teşkilatları arasında güçlü koordinasyon kurması zorunludur. Zor şartlarda birçok şeyden mahrum olarak sürdürülmeye çalışılan eğitim faaliyetlerinin verimliliğinin ve niteliğinin artırılması için istişareyle uygulanabilir net kararların alınması önemlidir.
Uzaktan eğitim öğretmenlerin fedakârlıklarıyla icra edildi
Bu süreçte eğitim-öğretim, TRT EBA kanalları ve EBA platformu başta olmak üzere uzaktan eğitim araçlarıyla sürdürülmüştür. Ancak canlı ders veya EBA TV erişiminde bölgesel ve yöresel eşitsizlikler ile aynı eğitim kurumundaki öğrenciler arasında dahi var olan eşitsiz derse katılım imkânları, merkezî planlamanın göremediği sonuçlar üretmiştir. Bu olumsuz duruma rağmen, öğretmenlerimizin öğrencilerin eğitimde geri kalmaması adına gösterdiği olağanüstü ve fedakârca çabalar, uzaktan öğrenimi mümkün kılmıştır. Öğrencisi için sabahın erken saatlerinden gece geç saatlere kadar bilgisayar başında, bir yandan öğrencisinin dikkatini derste tutmaya çalışıp diğer yandan ders veren öğretmenlerimiz, bu zorlu süreçte hem eğitimin ayakta tutulmasının hem de öğrenme kayıplarının en aza indirilmesi mücadelesinin mimarları olmuştur.
Öğrenme kayıplarının telafisi için şimdiden planlama yapılmalıdır
Salgın süreci özellikle eğitimde fırsat eşitliği konusunda eğitim sistemimizdeki sorunları daha görünür kılmıştır. Sosyo-ekonomik özelliklerin uzaktan eğitime erişim imkânlarına etkisi göz önüne alındığında yüz yüz eğitimin ertelenmesinin daha fazla mümkün olmadığı ortadadır. Önümüzdeki günlerde Bakanlığın ana odak noktası, uzaktan eğitim sürecinde oluşan öğrenme kayıplarının giderilmesi olmalıdır. Bu amaçla öğrenme kayıpları tespit edilmeli, okulların kapasitesi güçlendirilmeli, öğrenciler yönlendirilmeli, öğretmenler desteklenmelidir.
25 Ocak tarihi itibarıyla Destekleme ve Yetiştirme Kurslarında yüz yüze eğitime başlanacak olması kararı yerinde ve doğrudur. Ancak, bu kararın okul yönetimlerine ve öğretmenlere yeterli hazırlık imkânı bırakılmadan alınmış olması eğitim çalışanlarını zor durumda bırakmıştır.
Ertelenen sınavlarda belirsizlik giderilmelidir
Eğitimin uzaktan sürdürüldüğü eğitim-öğretim yılının birinci döneminde aynı şekilde hizmet içi eğitimlerden unvan değişikliği sınavına kadar personel politikasının belkemiği niteliğindeki çok sayıda faaliyet de askıya alındı veya ertelendi. Geçici bir tedbir olarak zamanında gerekli görülen bu ve benzeri faaliyetler daha fazla ertelenmemelidir. Ertelenen unvan değişikliği sınavlarının ne zaman gerçekleştirileceğinin duyurulmaması, belirsizliğe ve haklı beklentinin karşılıksız kalmasına neden olmuştur.
Eğitim-öğretimin yükünü çeken eğitim personelinin unvan değişikliği sınavları beklentileri karşılanmalı, sınav tarihi netleştirilerek gerekirse online gerçekleştirilmelidir.
Eğitim çalışanlarının yer değişikliği talepleri karşılanmalıdır
Salgın süreci ve alınan tedbirlerin doğurduğu olumsuz sonuçlar gözetilerek, öğretmenlerimizin il içi ve iller arası yer değişikliği talepleri, mazeretlerinin giderilmesi başta olmak üzere, istekleri dâhilinde mağduriyet üretmeyecek ve yeni mağduriyetlere sebebiyet vermeyecek şekilde karşılanmalıdır.
En az 60 bin öğretmen ataması yapılmalıdır
Öğretmen açığı, ücretli öğretmenlik gibi hak kayıplarına neden olan güvencesiz istihdam türleriyle kapatılmak yerine, öğretmen ihtiyacı gözetilerek yarıyıl tatili döneminde en az 60 bin öğretmen atanması yapılmalıdır.
Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına son verilmelidir
Aynı işi yapan, aynı sorumluluklara sahip kamu görevlileri arasında eşit olmayan özlük hakları doğuran statü farklılıkları kabul edilemez. Öğretmenler odasında farklı haklara sahip eğitimcilerin bulunması ayrımcılıktır. Bu ayrım eğitimciler arasında iş barışına, öğretmenin iç huzuruna ve eğitimin verimliliğine zarar vermektedir.
Haklarımızı koruyacak ve geliştirecek içerikte bir meslek kanunu artık çıkarılmalıdır
Öğretmenin yetiştirilmesinden emekliliğine kadar öğretmenlik mesleğini bütün olarak ele alacak, yöneticilik ve liderlik süreçlerine katılım, bu pozisyonlardaki mali, sosyal ve özlük hakları da içerecek, uluslararası standartlara uygun, öğretmenliğin kariyer mesleği niteliğini dikkate alan, öğretmenin etkinliğini artıracak, itibarını yükseltecek nitelikte bir meslek kanunu eğitimin geleceği açısından ertelenemez bir zorunluluktur.
Okullar yüz yüze eğitime hazır hâle getirilmelidir
Bakanlık 15 Şubat tarihi itibarıyla eğitimin her kademesinde yüz yüze eğitimi başlatma iradesini ortaya koymuş bulunduğundan devam eden salgın süreci gözetilerek tatil döneminde bazı ivedi adımların atılması zorunludur. Bu çerçevede okulların yüz yüze eğitime hazır hâle getirilmesi ekseninde okullara bütçe/ödenek tahsisi yapılmalı, okullarda güvenlik önlemleri artırılmalı, öğrenme kayıplarının hızlı bir şekilde tespiti ve giderilmesi için ilave kurs/ders imkânları getirilmeli, istekleri dâhilinde aşılamada öğretmenlere öncelik verilmeli, unvan değişikliği sınavları başta olmak üzere ertelenen sınavlar bir an önce gerçekleştirilmeli, salgın sürecinde ortaya çıkan özlük hakları kayıplarını telafi edecek, yüz yüze eğitime ara verilmesi hâllerine ilişkin toplu sözleşme hükmünü eksiksiz hayata geçirecek somut düzenlemeler yapılmalıdır.
Salgın süreci, eğitim sistemi içindeki tüm paydaşlarla iş birliğine dayalı etkin bir iletişimin önemini ortaya koymuştur. Bundan sonraki süreçte, bunun gereklerini yerine getirecek adımların atılması olumlu olacaktır.