Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan Bengütürk Tv’de yayınlanan Söz Hakkı programının canlı yayın konuğu oldu. Kamu çalışanlarının sorunlarına değinildiği programda, Genel Başkan Talip Geylan, sendikamızın yaptığı çalışmalar hakkında detaylı bilgi verdi. Genel Başkan Öğretmenlik Meslek Kanunu, sözleşmeli öğretmenlik, mazeret tayin hakkı, öğretmen atama sayısının yetersizliği, mülakatlarda yaşanan haksızlıklar, ekonomik gelişmeler hakkında da kamuoyuna açıklamalarda bulundu.
Şu an öğretmenler odasında zaten ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen, kadrolu öğretmen var. Üstelik bu ayrım yetmezmiş gibi bir de başöğretmen, uzman öğretmen ayrımı olacak.
Öğretmenlik Meslek Kanunu hakkında değerlendirmelerde bulunan Genel Başkan Talip Geylan, 14 Şubat 2022 tarihinde TBMM’de kabul edilen kanun içeriği itibariyle eğitim çalışanlarının beklentilerini karşılamaktan çok uzak kaldığını kaydetti. Geylan, öğretmenlerin muhatap olduğu mevzuat ve süreçlerin tek bir çatı altında toplanmadığı bir kanunun, tam anlamıyla Öğretmenlik Meslek Kanunu olamayacağını bildirdi. Geylan, “Öğretmenlik Meslek Kanunu 23 Ekim 2018’de Vizyon Belgesi tanıtım toplantısında dönemin Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından duyuruldu. Sendika olarak, sürecin başından beri, mesleğin statüsünü yasal bir zemine kavuşturacak, öğretmenliğin saygınlığını koruyacak ve artıracak, öğretmenlerin muhatap olduğu mevzuat ve süreçleri tek bir çatı altında toplayacak bir kanun düzenlemenin gerekliliğine vurgu yapıyoruz. Ancak malum olduğu üzere TBMM’de kabul edilen kanun içeriği itibariyle eğitim çalışanlarının beklentilerini tatmin etmekten çok uzak kalmıştır. Kanunda tek derli toplu madde kariyer basamakları idi. Ancak bu da eksik oldu. Şöyle ki, meslek kanunu öğretmenlerin kariyer basamaklarında; 10 yılını doldurmuş öğretmenler 180 saatlik bir kursa tabi tutulacak, kursun ardından sınav yapılacak, 70 ve üzerinde puan alanlar uzman öğretmen olacak. 10 yıllık uzman öğretmenler 240 saatlik kursa tabi tutulacak, eğitim sonunda sınav yapılacak ve başarılı olanlar başöğretmen unvanı alacak şeklinde çıktı. Türk Eğitim-Sen olarak her zaman bu uygulamayı doğru bulmadığımızı ve eksik olduğunu ifade ettik. Hatta uzman öğretmenlik konusu ilk olarak 2005 yılında gündeme geldiğinde biz yine aynı tavrı sürdürerek sınava karşı olduğumuzu söylemiştik. Her zaman şunu söyledik; öğretmenlerin kariyer planlaması sınav ile olmaz. Çünkü sınav sadece bilgiyi ölçer oysaki öğretmenlik sadece bilme mesleği değil, bildiğini öğrenciye aktarmaktır. Tek ölçüt deneyim ve tecrübe olmalıdır. Dolayısıyla sadece hizmet yılı esas alınarak, başka bir şarta bağlı kalmaksızın 10 yılını dolduran her öğretmen, doğrudan uzman öğretmen, 20 yılını dolduran her öğretmen ise başöğretmen olarak kabul edilmeliydi. Doğrusu budur! Sınav şartı getirilmesi öğretmenimizi kamuoyu önünde tartışır hale getirecektir. Şöyle ki, sınava girmiş bir öğretmen eğer 70 puan altında almış ise “kötü” öğretmen mi olacak? Maalesef sahada algı böyle olacaktır. Şu an öğretmenler odasında zaten ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen, kadrolu öğretmen var. Üstelik bu ayrım yetmezmiş gibi bir de başöğretmen, uzman öğretmen olacak. Veliler uzman öğretmen arama derdine düşecektir. Bu nedenle MEB, kendi eliyle öğretmeni velinin ve öğrencinin önüne atacak, zaten yıpratılan mesleki saygınlığı daha da tahrip edecek ve yeni tartışmalara neden olacaktır. Bu nedenler çok geç olmadan Milli Eğitim Bakanlığı ve yasa koyucular bu konuda gerekli düzeltmeyi yapmalı ve öğretmenlerimizi gereksiz bir tartışmanın içine boğmamalıdır. Ayrıca bu kanuna yönelik başta sınav şartı olmak üzere öğretmenlerimizi mağdur edecek hususların iptali hakkında da yargıya başvurduk.” dedi.