Türkiye’nin Geleceği Gençliktedir! Gençlerimizin Sorunlarına Kalıcı Çözümler Üretilmelidir!

Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!

Bugüne kadar gençliğin sorunlarını çözmek için adım atmayanların, gençlerin sorunlarına yönelik çözümleri olmayanların en büyük icraatı sorunları görmezden gelmek, yok saymak olmuştur. Bu tutum, elbette gençliğin sorunlarını ve karşı karşıya oldukları tehlikeleri ortadan kaldırmamaktadır.

19 Mayıs her ne kadar yıllardır gençlere,  genç kuşaklara övgüler dizilen bir gün olarak kutlansa da, gençler evde, okulda, üniversitede, iş yerlerinde baskıcı, otoriter uygulamalarla karşı karşıya kalmakta, kendilerini özgürce ifade edebilmelerinin, taleplerini dile getirmelerinin önüne sürekli yeni engeller çıkarılmaktadır.

Toplumsal bir kategori olarak değerlendirdiğimizde gençlik, nüfusun yaşı genel olarak 18 ile 25 arasında olan, toplumun oldukça geniş bir kesimini oluşturmaktadır. Nüfusun en dinamik kesimlerini oluşturan gençlerin, tıpkı geçmişte olduğu gibi, bugün de egemen sınıflar tarafından  dönem dönem tehlikeli, sistem karşısında potansiyel tehdit olarak görülmesi düşündürücüdür.

Türkiye’de gençlik, bir taraftan egemenler açısından potansiyel tehdit olarak değerlendirilirken, diğer taraftan gençliğin mevcut düzenin devamının sağlanması için egemenlerin çıkarları doğrultusunda ‘eğitilerek’ sisteme kazandırılması için bütün araçlar adeta seferber edilmektedir. Buradaki temel amaç, gençliğin sınırsız enerjisinden, yaratıcılık ve yeteneklerinden sonuna kadar yararlanmaktır.

Hem eğitimli hem de eğitim alamayan  gençlik arasında işsizlik oranı hızla artmakta, geçim şartları zorlaşmakta ve gençlerimiz gençliklerini yaşamaktan çok uzak bir çarpık düzenin esiri olarak yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadır. Türkiye gençliği, işsizlik ve güvencesizlik batağına mahkum edilmiştir. Ataması yapılmadığı için bugüne kadar 54 işsiz öğretmen yaşamına son vermiş, yüzbinlerce öğretmen arkadaşımız ya asgari ücretin altında maaş alarak ücretli öğretmenlik yapmak ya da kendi mesleği dışında başka işlerde çalışmak zorunda bırakılmıştır.

Bilim dışı, skolastik, dinsel motiflerle kuşatılmış, post modern popüler bir kültür saldırısı altında yaşayan geniş gençlik yığınları, mistisizm ve bilinemezciliğin baskısı altında karamsarlığa itilmekte ve gelecek beklentisi olmayan, sadece içinde yaşadığı anı önemseyen ‘bireyler’ haline getirilmeye çalışılmaktadır. Gençliğin, ilkokuldan başlayarak ırkçı ve gerici bir temelde örgütlenmesini hedefleyen, dünyayı gerçekte olduğu gibi değil, egemen güçlerinin onlara göstermek istediği gibi görmelerini isteyen bir eğitim sistemi içinde sağlıklı bireyler olarak kendisini gerçekleştirmesi mümkün değildir.

Gençlerin eğitim hakkından kamusal bir anlayışla eşit ve parasız olarak yararlanması; laik, bilimsel, demokratik ve kendi anadillerinde eğitim almalarının sağlanması, onları sınırsızca sömürülecek ‘kaynak’ olarak görmeyip birey olarak tanımak, istihdam, iş güvencesi ve onurlu bir yaşam sürmeleri için gerekli adımları atıldığında gençlerin içine itildiği karamsarlığın önüne geçilebilecektir.

Gençliğin geleceğe bakışında ortaya çıkan sorunlardan söz ederken, egemen güçlerinin gençliğin geleceğini karartan, onların enerjisini, yaratıcılığını her fırsatta sömüren, gençliğin dinamizmini denetimi altına alan ve onu düzenin temel parçası haline getiren politikaların terk edilmesi, gençliğin kendi geleceğini yine kendi mücadelesi ile şekillendirmesinin önünü açacak somut politikalara ve adımlara ihtiyaç olduğu ortadadır.

Eğitim Sen olarak gençlerimizin aydınlık bir gelecek mücadelesinde yalnız olmadığını belirtiyor, bütün gençlerimizin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutluyoruz.

TÜRKİYE’DE GENÇLİĞİN DURUMU

Türkiye İstatistik Enstitüsü’nün (TÜİK) Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre; Türkiye toplam nüfusu 2018 yılı sonu itibariyle 82 milyon 3 bin 882 iken 15-24 yaş grubundaki genç nüfus 12 milyon 971 bin 396’dir. Toplam nüfusun yüzde 15,8’ini oluşturan genç nüfusun, yüzde 51,2’sini erkek nüfus, yüzde 48,8’ini ise kadın nüfus oluşturmaktadır.

TÜİK’in son verilerine göre 2018 yılında genç nüfus oranının en yüksek olduğu il, yüzde 25,4 ile Hakkari’dir. Hakkari’yi yüzde 23,5 ile Şırnak ve yüzde 22,7 ile Siirt izlemektedir. Genç nüfus oranının en düşük olduğu iller ise sırasıyla; yüzde 12,8 ile Muğla, yüzde 13 ile Balıkesir ve yüzde 13,5 ile İzmir’dir.

Gençler eğitimden uzaklaşıyor

OECD’nin Bir Bakışta Eğitim 2018 Raporuna göre Türkiye’de 15-29 yaş grubunda olan gençlerin ise yüzde 42,5’i eğitimde, yüzde 30,3’ü istihdamda, yüzde 27,2’si ne eğitimde ne istihdamdadır. OECD ortalaması için 16 ila 20 yaş arasında değişen okullaşma oranlarına bakıldığında Türkiye’nin durumu hiç iç açıcı değildir. OECD ülkeleri incelendiğinde okullaşma oranlarındaki belirgin düşüşün 18 yaşta olduğu görülmektedir. Türkiye ile birlikte Brezilya, Şili, Yunanistan, Kore ve Yeni Zelanda bu yaş grubunda yüzde 25 veya daha fazla düşüşün yaşandığı ülkelerdir. 5-14 yaş aralığında olup, eğitime tam zamanlı katılan öğrencilerin okullaşma oranları ise Türkiye için yüzde 95, OECD için ise yüzde 98’dir.

Türkiye ve OECD Ülkelerinde Yaş Gruplarına Göre Okullaşma Oranları

   

16 Yaş

 

17 Yaş

 

18 Yaş

 

19 Yaş

 

20 Yaş

 

 

Türkiye

 

83

 

77

 

52

 

51

 

59

 

OECD Ortalaması

 

95

 

92

 

78

 

63

 

55

OECD’nin Bir Bakışta Eğitim 2018 Raporu’na göre Türkiye’de 25-34 yaş aralığında lise mezunu olmayan kadınların oranı yüzde 47,5; erkeklerin oranı yüzde 41,6’dır. OECD ortalaması ise sırasıyla kadınlarda yüzde 13,8, erkeklerde yüzde 17,1’dir. 25-34 yaş aralığında olup üniversite mezunu olanların oranı ise Türkiye’de yüzde 32, OECD ortalamasında yüzde 44’tür.

Ortaöğretim çağındaki öğrencilerin yüzde 38,7’si mesleki ve teknik liselerde, yüzde 35,7’si Anadolu, fen, sosyal bilimler, güzel sanatlar ve spor liselerine giderken, yüzde 10,5’i imam hatip liselerinde öğrenim görmektedir.

OECD verilerine göre Türkiye’de genç nüfusun yüzde 44’ü lise eğitiminden önce okulu terk ederken, bu oran yüzde 15 olan OECD ortalamasının yaklaşık üç katıdır. Aynı verilere cinsiyet üzerinden baktığımızda Türkiye’de lise mezunu olmayan kadın oranının erkeklerden, OECD ortalamasında ise erkeklerin oranının kadınlardan daha fazla olduğu görülmektedir.

MEB’in 2018 idari faaliyet raporuna göre eğitim öğretimden erken ayrılma oranı (18-24 yaş) yüzde 32,50 gibi oldukça yüksek bir oranda gerçekleşmiştir. İktidarın ve MEB’in göz bebeği olan İmam hatip ortaokullarında 20 gün ve üzeri devamsızlık hedefi yüzde 5,70 iken gerçekleşme yüzde 8,86 olmuştur.

Yükseköğretimde ise net okullaşma oranı, 2017/’18 öğretim yılında yüzde 45,6 seviyesindedir. Yükseköğretim net okullaşma oranı cinsiyete göre incelendiğinde; erkeklerde bu oranın yüzde 44, kadınlarda yüzde 47,4 olduğu görülmektedir.

Gençlerimiz ‘Ucuz Emek Kaynağı’ Olarak Görülüyor

Türkiye’de mesleki eğitimin ortaöğretim içindeki oranı AKP iktidarı döneminde belirgin bir artış göstermiştir. Bunun en önemli nedenlerinden birisi çalışan nüfusun yüzde 67’ini oluşturan ücretli emekçilerin çocuklarının, mensup oldukları sınıfa layık görülen meslek liselerine yönlendirilmesi, tıpkı anne-babaları gibi onların da ucuz emek gücü olarak yetiştirilmesidir.

Sermaye çevrelerinin ve hükümetin mesleki eğitime yaklaşımı, konuyu bir eğitim sorunu olmaktan çok ihtiyaç duyulan ucuz ve nitelikli işgücü ihtiyacı olduğunu söylemek mümkündür. Onların asıl istedikleri, yaptığı işte uzmanlaşmış, rekabetçi, girişimci, hepsinden önemlisi itaatkâr bir işgücü yaratmaktır.

Siyasi iktidarın mesleki eğitim alanında yaptığı düzenlemelerle meslek liselerindeki öğrencilerin daha çok ‘iş hayatında’ kalması, daha az eğitim alarak daha fazla ucuz emek kaynağı olarak çalıştırılmasının önünü açmıştır. Çıraklık, zorunlu eğitim kapsamına alınırken, çıraklı eğitim merkezlerinde eğitim gören öğrenciler, haftada bir gün genel meslek dersleri alıp, diğer 5 gün ilgili sektörde çalışmaktadır.

Türkiye’de meslek eğitim, ‘staj sömürüsü’ olarak ifade edilen, ağırlığını işyerlerinde gerçekleştirilen pratik uygulamaların öğrenilmesine indirgenmektedir. Mesleki eğitim kurumlarında gençlere yönelik geniş tabanlı bir mesleki-teknik eğitim yerine, dar kapsamlı ‘iş eğitimi’ yapılmakta, eğitim sonrasında kalıcı istihdam yaratma konusunda yeterli destek ya da planlama bulunmamaktadır.

Mesleki Teknik Anadolu Lisesi öğrencilerinin son sınıfta yaptıkları stajlara, yine son sınıfta haftada 3 gün beceri eğitimine gönderilen öğrencilere asgari ücretin yüzde 30’u kadar maaş ödenmektedir. Bunun anlamı meslek lisesi öğrencilerinin emeğinin iktidar tarafından patronlara ‘eti senin, kemiği benim’ mantığıyla pazarlanması, patronları ihtiyacı olan ‘ucuz emek’ kaynağının meslek liseleri üzerinden temin edilmesidir.

Eğitimde 4+4+4 Dayatmasıyla Gençler Örgün Eğitim Dışına İtilmiştir 

Milli Eğitim Bakanlığı’nın resmi verilerine göre 4+4+4 düzenlemesine geçilmeden önce açık öğretim lisesinde 940 bin öğrenci bulunuyorken, 2017-2018 eğitim öğretim yılında açık öğretim lisesindeki öğrenci sayısı 1 milyon 395 bin 621’e çıkmıştır.

Türkiye’de Her Dört Gençten Birisi İşsiz

TÜİK’in Şubat 2019 Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; gençlerde işsizlik oranı Şubat 2018’de yüzde 19 iken, Şubat 2019 itibariyle yüzde 7’den fazla artış göstererek yüzde 26,1’e ulaşmıştır. Genç erkeklerde işsizlik oranı bir önceki yıla göre 7,7 puan artarak yüzde 24,2 olurken, genç kadınlarda bu oran bir önceki yıla göre 5,7 puan artarak yüzde 29,3 olmuştur.

OECD ülkeleri ortalamasında 18-24 yaş aralığındaki gençlerin yüzde 15’i ne eğitimde ne de istihdamdadır. Bu oran kadınlar için %15,5, erkekler için ise %13,5 olarak kaydedilmiştir. TÜİK’in güncel verilerine göre ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin oranı Şubat 2018 döneminde yüzde 22,8 iken, Şubat 2019 döneminde iki puan artışla yüzde 24,8’e ulaşmıştır. Bu oran genç erkeklerde yüzde 17,6; genç kadınlarda ise yüzde 32,2’dir.

Cinsiyet Eşitsizliği İşsizlik Rakamlarına Yansıyor

Türkiye genç kadın işsizliği açısından OECD’deki en yüksek orana sahiptir. TÜİK’in Şubat 2019 verilerine göre Türkiye’de genç kadın işsizliği oranı yüzde 29,3’e ulaşmıştır. Türkiye, aynı zamanda kadınlar ve erkekler arasındaki farkın da en yüksek olduğu ülkelerden biridir. OECD ortalamasında bu fark yüzde 2 civarında iken, Türkiye’de 14,6 olarak ölçülmüştür.

Türkiye’de üniversite mezunlarının işsizlik oranlarının lise mezunlarından daha yüksek olması dikkat çekicidir. OECD verilerine göre Türkiye’deki üniversite mezunlarının işsizlik oranı yüzde 13,1 iken, OECD ortalaması yüzde 5,8’dir.

İstihdamdaki Gençlerin Yüzde 53,3’ü Hizmet Sektöründe

TÜİK’in İstatistiklerle Gençlik Raporu’na göre Türkiye’de istihdam edilen gençlerin yüzde 16,6’sı tarım sektöründe; yüzde 30’u sanayi sektöründe; yüzde 53,3’ü hizmet sektöründe yer almaktadır. İstihdam edilen genç erkeklerin yüzde 14,1’i tarım sektöründe, yüzde 36’sı sanayi sektöründe, Yüzde 49,9’u hizmet sektöründe yer alırken, genç kadınların yüzde 21,8’i tarım, yüzde 17,9’u sanayi, yüzde 60,4’ü ise hizmet sektöründe yer almaktadır.

Gençlik Gelecektir! 

Türkiye’de gençlerin geleceğe güvenle bakabilmeleri için kendileriyle ilgili konularda taraf olmaları ve örgütlü mücadeleyi bir yaşam biçimi haline getirmelerinden başka çıkış yolu görünmemektedir. Eşit, özgür, laik, demokratik ve barış içinde bir cumhuriyet mücadelemizi çocuklarımız ve gençlerimiz için sürdürmeye devam edeceğiz. Eğitim Sen olarak TÖS’ten, TÖBDER’den bugüne olduğu gibi ‘Bizim mücadelemiz, çocuklarımıza ve gençlerimize onurlu bir gelecek bırakma mücadelesidir.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

YKS KİTAPLARI Nazilli Haber