Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Genel Başkan Yardımcıları Mehmet Yaşar Şahindoğan ile Fuat Yiğit 29 Mart tarihinde Malatya Şube, 30 Mart tarihinde Kahramanmaraş 1 No’lu Şube, 31 Mart tarihinde Kahramanmaraş 2 No’lu Şube, 1 Nisan tarihinde de Kayseri Şubelerinde yapılan İstişare Toplantılarına katıldı. Toplantılara Şube Başkanları, Şube Yönetim Kurulu Üyeleri, İlçe ve İşyeri Temsilcileri ile üyelerimiz katıldı.
Toplantılarda bir konuşma yapan Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Yaşar Şahindoğan, MEB Öğretmenlere Performans Değerlendirme Yönetmelik Taslağı ile ilgili açıklamalar yaptı. Her gelen Milli Eğitim Bakanı’nın eğitim sistemiyle oynaması sonucu eğitimdeki başarının her geçen gün düştüğünü söyleyen Şahindoğan, eğitim dışından gelen Milli Eğitim Bakanlarının başarısızlıklarının öğretmene fatura edilmek istendiğini belirtti. Şahindoğan, şunları söyledi: “Türk Eğitim Sen olarak hiçbir meslek grubunda bulunmayan, öğretmenler için de uygulanmaması gereken, son yıllarda yeterince zedelenen öğretmen itibarını daha da aşağılara çekecek olan bu uygulamaya karşıyız. Bu karşı duruşumuzu net ve açık bir şekilde ifade ettik. Bazı yandaş sendikalar gibi hem siyasi iktidara yaranmak hem de öğretmenlerden gelen tepkileri yumuşatmak için ‘Performans değerlendirmesine katılarak, 100 puan vermek’ gibi garip bir eylem kararı almadık.
‘12 ilde pilot uygulaması yapılan bu sistem tüm Türkiye’ye yaygınlaştırılacaktır. Biz hiçbir şekilde bu uygulamaya katılmayacağız. Öğretmenin performansının değerlendirilmesine karşıyız’ dedik. Bu uygulamaya katılıp, 100 puan vermek bir eylem değildir. Tam tersine uygulamayı meşru haline getirmektir. Bugün uygulamanın içine girip tüm öğretmenlere 100 puan verenler, yarın bu uygulama yerleşince farklı notlar da verebilirler.”
Milli Eğitim Bakanlığı’nın sanki bütün işleri bitirmiş gibi tüm öğretmenlerimize performans değerlendirme sistemini dayatmak istediğini ifade eden Şahindoğan şunları söyledi: “Sanki diğer meslek dallarında o mesleği yapan kişileri hizmet verdikleri diğer kişiler değerlendiriyormuş gibi onların performansına bakıyormuş gibi öğrenciye sorarak okul müdürüne sorarak bizim öğretmen arkadaşımızın performansını ölçmeye kalkıyor. Böyle saçma bir şey olur mu? Veli toplantısında bile okula gelmeyen bir veli, öğretmenin nasıl bir öğretmen olduğunu nasıl değerlendirecek? Öğretmenin bizzat not verdiği, kalmasına ve geçmesine karar verdiği öğrenci, dönüp öğretmene nasıl not verecek? Bu saçma sistemi öğretmenlere dayatan Milli Eğitim Bakanlığı çok büyük bir yanlış içerisinde. Biz ilk baştan itibaren bunu ifade ettik. Türk Eğitim-Sen olarak bu dayatmaya karşı sonuna kadar direneceğimizi, her türlü meşru eylem yollarını kullanarak bunu engelleyeceğimizi ifade ettik. Bu performans uygulaması öğretmeni ve öğretmenlik mesleğini aşağılamaktan başka hiç bir anlam taşımıyor. Bu siyasi iktidar döneminde öğretmenler ve öğretmenlik yeterince aşağılandı. Bakanların, Başbakanların ağzından aşağılandı. Şimdi de Sayın Cumhurbaşkanının da ifade ettiği eğitimde başarısız olma gerçeğini performans değerlendirmesi adı altında öğretmene fatura etmek istiyorlar. Bu eğitimde yaşananların, eğitimdeki başarısızlığın sorumluları aranıyorsa burada öğretmen en son gelir. Eğitimle ilgili kararları alırken öğretmene mi soruyorsunuz? Milli Eğitim Bakanı oturduğu yerde, masa başında eğitimle hiçbir işi olmadığı halde birtakım kararlar alıyor ya da hayatında hiç okul görmemiş, öğrenci görmemiş, sınıfa girmemiş MEB bürokratları okullarımızla ilgili eğitimlerimize ilgili kararlar alıyor. Ama eğitimdeki başarısızlık söz konusu olunca bunun sorumlusu aranmaya kalkınca hemen gözler öğretmene çevriliyor ve öğretmenin performansının düşüklüğünden bahsediliyor. Eğer öğretmenlerimizi belirli aralıklarla hizmet içi eğitime almak ve öğretmenlerimizin eksiklerini tamamlamak gerekiyorsa bu da Milli Eğitim Bakanlığı'nın bir görevidir. Öğretmeni performans değerlendirmesine tabii tutarak öğretmenler odasında huzursuzluk yaratmak ne Milli Eğitim Bakanlığı’na ne de ülkemize hiçbir şey kazandırmaz.”
Türk Eğitim-Sen’in nöbet görevi ile ilgili 4 ayrı eylem kararı hakkında da açıklamalar yapan Şahindoğan şöyle konuştu: “Eylem kararı aldığımız konuların hepsinin haklı gerekçeleri var. Bilindiği gibi eylemlerimiz ve mücadelelerimiz neticesinde MEB, nöbet görevine ücret ödemeye başladı. Önceden 2 saat, şimdi ise 3 saat nöbet ücreti ödenmeye başlandıktan sonra Bakanlık bir yönetmelik değişikliği yaptı. Buna göre MEB, öğretmenlere nasıl olsa nöbet ücreti ödüyorum, bu nedenle onlara birden çok nöbet görevi yükleyebilirim mantığı ile hareket ederek, yönetmeliğe, ‘Haftada birden çok nöbet görevi verilir’ şeklinde bir madde ekledi. Buna istinaden kraldan daha çok kralcı olan bazı okul müdürleri de okulda nöbet tutulan yer sayısını artırdılar. Her kata bir nöbetçi yeterken, bunu iki nöbetçiye çıkardılar ve öğretmenlerin üzerinde nöbet zulmü uygulamaya başladılar. Haftada birden çok nöbet tutan arkadaşlarımız var. Ama ücrete gelince, onlara sadece bir nöbete ücret ödeniyor. Türk Eğitim Sen olarak tutulan her bir nöbete ücret ödenmesini istiyoruz. Bunun için de haftada birden fazla verilen nöbet görevlerini yerine getirmeme kararı aldık.
Nöbet görevi kesintisiz bir uygulama olarak öğretmenlerimize dayatılıyor. Öğretmenlere en temel insani ihtiyaçlarını (beslenme, ibadet, dinleme) karşılamalarına izin verilmiyor, ‘Öğlen tatilinde de okulda nöbet tutacaksınız,’ deniliyor. Bu nedenle de öğle arasında nöbet tutmama kararı aldık.
Bir başka eylem kararımızda, öğretmenlerin mesai saati dışında seminer, kurs gibi angarya görevleri yerine getirmeme eylemidir. Öğretmenler son dönemde adeta angarya memuru haline getirildi. Öğretmen okula gidiyor, derse giriyor, mesai saatleri dışında hatta akşam saatlerinde kursa, toplantılara katılıyor. Bu ülkede öğretmenden başka devletin memuru yok mu? Türk Eğitim Sen olarak mesai saatleri dışında bu angarya görevleri de yerine getirmeme kararı aldık.
Dördüncü eylem kararımız ise, taşımalı eğitim kapsamında bulunan öğretmenlere uygulanan nöbet görevi ile ilgilidir. Taşımalı eğitim kapsamındaki okullarda hiç görevleri olmadığı halde birçok ek görev nöbetçi öğretmenlere yükleniyor. Nöbetçi öğretmenlerden taşımalı eğitim aracını, şoförü, belgeleri kontrol etmesi, öğrencilerin servise iniş ve binişini kontrol etmesi, öğrencileri tek tek saymasını isteniyor. Sendikamız da 2017-2018 eğitim-öğretim yılının sonuna kadar bu eylem kararlarını uygulama kararı almıştır. Bu aldığımız eylem kararları ile ilgili başarı sağlayacağımızı düşünüyoruz.”
Yönetici atama sürecine, şube müdürlüğü atamalarına da dikkat çeken Şahindoğan, “Önümüzde yönetici atama süreci var. Şube müdürleri atamaları da yapılacak. Geçmiş dönemde yönetici atamalarında haksızlıklar ve hukuksuzluklar yapıldı. Kul hakkı yiyenler arkadaşlarımızın hakkını gasp etti. Çok başarılı ve liyakatli arkadaşlarımız sırf bunlara yandaş olmadıkları ve Türk Eğitim Sen üyesi oldukları için okul yöneticisi yapılmadı. Türk Eğitim Sen üyelerinin ötekileştirilmesi ve hak gaspının devam etmesi durumunda en sert ve radikal tepkileri ortaya koyacağız. Bu noktada sözlü sınav komisyonlarında gözlemci olarak Türkiye genelinde en çok üye kaydetmiş iki sendikanın temsilcilerine yer verilmesi için tüm illerin uyarılması gerekmektedir. Ayrıca komisyonların oluşturulmasında sendikal ya da politik ayrımcılığa neden olacak zeminlerin yaratılmaması için ise il valiliklerinin de uyarılmasını istedik” diye konuştu.
Genel Başkan Yardımcısı Fuat Yiğit sözlerine üye sayımızın artmasında büyük emeği olan teşkilatlarımıza teşekkür ederek başladı. Eğitim çalışanlarının teşkilatlarımıza güvendiğini kaydeden Yiğit, “Biz güçlendikçe, sendikacılık da güçlenecek” dedi.
Öğretmen performans değerlendirme sisteminin adaletsizliklerini anlatan Yiğit, şunları kaydetti: “ALO 147’yi arayarak bütün öğretmenler performans sistemine, öğretmene not verilmesine hayır, dedi. Bunlar çok önemli. Hani veliler sürekli arıyor işte: Çocuğumun psikolojisi bozuldu, çocuğum travma geçirdi, diyor ya! Dün, ALO 147’yi biz de kendimiz için aradık. Böyle bir şey olamaz. Öğrenci, size not verecek. Veli, hayatında veli toplantısına gelmemiş; ama size not verecek. Böyle bir şey olmaz. Olamaz. O diğer sendikalar da diyor ya; ya işte katılalım da 50 puan verelim, 100 puan verelim. Öyle bir şey yok. Ya katılacaksın ya katılmayacaksın. Türk Eğitim Sen gibi reddedeceksin. Katılayım da 50 puan vereyim, 60 puan vereyim, 80 puan vereyim. Böyle şeyler olmaz. Dik duracaksın! Hayır, ise hayır diyeceksin. Hani diyorlar ya bu zamanda eylem mi olur, diye! Bal gibi de olur. Eğer dik duramıyorsan; bir yerlerden korkuyorsan, hiçbir şey yapamazsın.
Sosyal medyanın günümüzdeki öneminden bahseden Yiğit, devlet başkanlarının bile ülkelerin kaderlerini belirleyen resmi açıklamaları sosyal medya hesaplarından yaptığını hatırlatarak şunları söyledi: “Medya var bir de sosyal medya var. Artık bu bir gerçek. Devlet başkanları, twitter’dan ülkeleri ilgilendiren açıklama yapıyor, farkında mısınız? Kimse demiyor ki; twitter’dan açıklama mı olur? Olur. O zaman biz de kullanacağız. Türk Eğitim Sen’in twitter sayfasını, Türk Eğitim Sen’in facebook sayfasını takip edeceğiz. Yorum yapacağız. Sosyal medyayı en iyi şekilde biz kullanacağız. Bu camianın en az okumuşu üniversite mezunu! Biz böyle bir camiayız. Sosyal medyayı en iyi şekilde kullanırız. Yeter ki buna bir karar verelim, başlayalım. Youtube kanalı açtık. Bu şart artık. İnsanlar artık videoları bir kanaldan paylaşıyor. Türk eğitim-Sen'in artık bir Youtube kanalı var. Bunların hepsi çok önemli. Takip edeceğiz. Sosyal medyayı, diğer medyayı, çeşitli kanalları en iyi şekilde kullanmamız lazım. Türk Eğitim-Sen’in 215 bin üyesi varsa sizlerin sayesinde var. Sizler onları üye yapıyorsunuz. Sizler gerçekleri anlatıyorsunuz. Her türlü kesimden üyemiz varsa bu siz sendikacılık yaptığınız içindir. Okuldaki duruşunuz yüzünden, işinizi iyi yaptığınız için var.”
Malatya, Kahramanmaraş ve Kayseri’de birçok ilçeye uğrayan Genel Başkan Yardımcılarımız bu ilçelerde de ilçe temsilciliklerini ziyaret ettiler. Üç ilde yapılan toplantılarda üyelerimizle ilgilenen Şahindoğan ve Yiğit toplantıların eğitim camiamıza ve sendikamıza hayırlı, uğurlu olmasını diledi.