Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, 21.03.2019 tarihinde Ankara 3 Nolu Şube Başkanlığı’nın Nevruz Bayramı dolayısıyla düzenlediği programa katıldı. Programda
Şube Başkanı Ertekin Engin ve şube yönetim kurulu üyeleri, Genel Başkan Yardımcıları, Ankara Şube Başkanları ve şube yönetim kurulu üyeleri, İlksan Yönetim Kurulu Başkanı Tuncer Yılmaz, Türkav Başkanı Ebubekir Korkmaz, ilçe ve işyeri temsilcileri şube kadın komisyonu üyeleri ve üyelerimiz hazır bulundu.
Toplantıda bir konuşma yapan Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, Nevruz Bayramı’nı kutlayarak sözlerine başladı. “Bayram kutluyoruz ama buruğuz” diyen Geylan sözlerini şöyle sürdürdü: “Türk Dünyası acılar içindedir. Karabağ’da Ermeni işgali devam etmekte, Suriye ve Irak’ta soydaşlarımız eziyet altındadır. Doğu Türkistan’da on binlerce soydaşımız modern Nazi zulmünün esaretindedir. Bu bayram günü vesilesiyle temennim; dünyanın neresinde olursa olsun, eziyet altına olan soydaşlarımıza, dindaşlarımıza kurtuluş temenni ediyorum. Belki elimiz uzanmıyor ama Türk Eğitim-Sen’in ve Türkiye Kamu-Sen’in her bir mensubunun, dualarıyla soydaşlarımızın yanında olduğunu biliyorum.”
MEB, son yayınladığı takvim ile hak etmeden makam sahibi olanların 4 yıl daha görev sürelerini uzatarak, adeta onları ödüllendirmektedir.
Eğitimin meseleleri üzerine önemli açıklamalar yapan Geylan, yönetici atamalarının liyakat esasına göre yapılmasını istedi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 1.5 ay önce yayınlayıp, üç gün sonra geri çektiği yönetici atama takvimini yeniden yayınladığını belirten Geylan, bu takvime karşı çıktıklarını söyledi.
2014 yılında mesleğine âşık binlerce başarılı yöneticinin, düzmece komisyonların düzmece verdiği puanlar ile görevden alındığını bildiren Geylan, “2014-2016 yılları arasında mülakat komisyonları marifeti ile liyakatten yoksun birtakım insanlar makam sahibi yapıldı. MEB, son yayınladığı takvim ile hak etmeden makam sahibi olanların 4 yıl daha görev sürelerini uzatarak, adeta onları ödüllendirmektedir. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir” dedi.
Cumhurbaşkanı’nın onayı ile 23 Ekim 2018 tarihinde yayımlanan 2023 Eğitimde Vizyon Belgesinde, okul müdürlerinin merkezi sınav ve diğer nesnel ölçütlerle atanacağının belirtildiğine vurgu yapan Geylan, “Yine Milli Eğitim Bakanlığı ÖSYM ile bir protokol imzalamış ve 21 Nisan tarihinde yönetici atamalarına ilişkin yazılı sınav yapacağını duyurmuştur. Yeni bir düzenleme getirilmişken, hala eski usul ile yönetici atanıyor olması çelişkidir” diye konuştu.
Türk Eğitim Sen üyesi bir tane çalışanın mülakat komisyonlarında hakkını gasp edecek adamın alnını karışlarız.
Yönetici atamaları için yapılacak yazılı sınavın ardından önümüzdeki eğitim-öğretim yılında 9 bini okul müdürü olmak üzere, yaklaşık olarak 21 bin yeni yöneticinin sisteme dahil olacağını bildiren Geylan, “Bu ciddi bir rakamdır. Dolayısıyla kariyer planlamasını yöneticilik üzerine yapmak isteyen bütün üyelerimiz yazılı sınava mutlaka girmelidir. Hiç kimse, ‘Yıllardır sınava giriyoruz, yazılı sınavda başarılı oluyoruz ancak mülakatlarda eleniyoruz’ diye düşünmesin. Artık o dönem geride, eski Türkiye’de kaldı. Bundan sonra Türk Eğitim Sen üyesi bir tane çalışanın mülakat komisyonlarında hakkını gasp edecek adamın alnını karışlarız” dedi.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un katıldığı bir programda ‘Yönetici atama mülakatlarında güvenlik soruşturması temiz olan kişilere yazılı sınav puanı ne ise, mülakat puanı da o verilmelidir’ şeklindeki sözlerini hatırlatan Geylan, “Bize yakışan devlet adamlarının sözlerine itibar etmektedir. Devlet adamlarına yakışan da sözlerine sahip çıkmaktır. Türk Eğitim-Sen üyelerinin yazılı sınava ciddi bir şekilde hazırlanmasını istiyoruz. Eğitim camiasını paralel çetenin esaretinden kurtaracak tek yapı, Türk Eğitim Sen’dir. Biz talepkâr olacağız ki, sesimizi herkese duyuralım.” diye konuştu.
Meslektaşlarımızın 657 sayılı DMK’dan kaynaklanan kazanımlarını gasp edecek bir meslek kanunu çıkarılırsa, her türlü demokratik ve hukuki tavrımızı ortaya koyarız.
Öğretmenlik Meslek Kanunu hakkında açıklama yapan Geylan, “Taslak şu anda Maliye Bakanlığı’ndadır. Maliye Bakanlığı’nın onay vermesinin ardından taslak kamuoyunun görüşlerine açılacaktır. Türk Eğitim-Sen olarak yıllardır öğretmenlik mesleğinin saygınlığını artıracak, mesleğimizi sağlam bir statüye kavuşturacak bir Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılmasını talep ediyoruz. Tabi bu noktada dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak istemiyoruz. Meslektaşlarımızın 657 sayılı DMK’dan kaynaklanan kazanımlarını gasp edecek bir meslek kanunu çıkarılırsa, her türlü demokratik ve hukuki tavrımızı ortaya koyarız” diye konuştu.
Meslek Kanunu’nda olması gerekenleri de sıralayan Geylan, “Ehliyetli ve liyakatli bir yönetici atama sistemi ihdas edilmelidir. Eğitim çalışanlarına yönelik şiddet olaylarını önleyecek düzenlemeler yer almalıdır. Kariyer basamakları düzenlenmelidir. Okul müdürlüğü ikinci görev olmaktan çıkarılarak, okul müdürleri kadroya geçirilmelidir. Tabi kadroya geçişler asla sınavsız olmamalıdır” dedi.
3600 ek gösterge ile ilgili resmi sürecin 31 Mart seçimleri öncesinde başlatılmalıdır.
3600 ek gösterge ile ilgili resmi sürecin 31 Mart seçimleri öncesinde başlatılmasını talep eden Geylan, ayrıca sadece 4 meslek grubunun yanı sıra tüm kamu çalışanlarının ek göstergelerinin yükseltilmesini, yardımcı hizmetler sınıfının da ek göstergeden yararlandırılmasını istedi. Türkiye Kamu-Sen’in konuyla ilgili bir yasa teklifi hazırlayarak, Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı marifeti ile TBMM gündemine taşıdığını belirten Geylan, “Teklifimiz şu anda Plan Bütçe Komisyonu’nda sıraya alınmıştır. Umuyoruz ki; hem komisyon hem de genel kurul aşamasında iktidarı ve muhalefeti ile bütün parlamento bu tasarıya sahip çıkar” dedi.
Türkiye Kamu Sen’in o masada oturmasını engellemek hiç kimsenin haddi değil, hele ki Ali Yalçın’ın hiç haddi değil.
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın, “Toplu Sözleşme Masasına yetkili olmayan konfederasyonların başkanları oturmasın” şeklindeki sözlerini değerlendiren Geylan, “Sayın Ali Yalçın ilk genel başkan olduğunda da aynı sözü söylemişti. Biz o dönemde kendisinin acemiliğine vermiştik. Ancak hala aynı şeyi söylüyor olmasının bugün farklı anlamları olduğunu düşünüyoruz” dedi.
Ali Yalçın’a, ‘Sen kim adına konuşuyorsun?’ diye soran Geylan sözlerini şöyle sürdürdü: “Toplu sözleşme masasında çalışanların daha az sayıda temsil ediliyor olmasını kim ister? Tabi ki işveren ister. Türkiye Kamu Sen’in o masada imza yetkisi yok, toplu sözleşme kararlarına itiraz hakkı bulunmamaktadır. O halde Sayın Ali Yalçın, Türkiye Kamu Sen’in o masada oturmasını neden istemiyor? Bu sorunun cevabı geçmiş toplu sözleşmelerdedir.
Hatırlanacağı üzere 2012 yılında önce masaya oturdular, sonra tiyatro oyunu oynadılar. Hep birlikte ayağa kalktılar ve ‘Bu teklifi kabul etmiyoruz’ diyerek, salonu terke ettiler ancak Memur Sen’i temsilen Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna katılan akademisyen üye, bırakın müzakere etmeyi, temsil ettiği sendikanın taleplerini dahi gündeme getirmekten kaçındı ve gelen ilk teklife imzayı bastı.
2013 yılında masaya oturduklarında bu kez 2014-2015 yılı toplu sözleşme görüşmesini yaptılar. 2014 yılı için 123 TL seyyanen artışa imza attılar. 123 TL’nin ortalama memur maaşındaki yüzdelik karşılığı yüzde 5.2 idi. 2014 yılı sonu itibari ile enflasyon yüzde 8.17 oldu. Bu çok bilmiş sendika enflasyon farkına toplu sözleşmede yer vermediği için kamu çalışanları o yıl enflasyon farkı alamadı. Kamu çalışanlarının 2015 yılında, iş bilmez sendikanın enflasyon farkını yanlış hesaplamasından dolayı ikinci altı ayda yüzde 1.8 enflasyon farkı hiç edildi.
Yine benzer olayları 2017 yılında da yaşadık. 2018 ve 2019 yıllarını kapsayan 4. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde ‘Elimize kalem verdiler ama mürekkep doldurmadılar’ dediler. Ama dört saat sonra gelen telefonun ardından yüzde 0.5 daha zamma imza attılar. 2018 yılı için yüzde 4+3.5 olarak yüzde 7.5 zam aldık. Enflasyon ise yüzde 20.31 olarak gerçekleşti. Belki de tarihte aldığımız maaş zammının 2.5 katına yakın enflasyon farkı almak durumunda kaldık.
2019 yılı için yüzde 9 oranına imza atıldı. Merkez Bankası’nın 2019 yıl sonu enflasyon hedefi ise yüzde 14.5. Yani Hükümet hedefini tutturmuş olsa dahi, yine yüzde 6 oranında cepten yiyeceğiz.
İşte Türkiye Kamu-Sen o masada olmasa, bu beceriksizlik ve öngörüsüzlük ifşa olmayacak. Ellerindeki medya ve propaganda gücü ile bütün kamu çalışanlarına bu hezimeti bir tarihi başarı olarak sunacaklar. Kamu çalışanlarını hipnoz edecekler. Ancak Türkiye Kamu-Sen o masada olduğu için bunu beceremiyorlar.
Tabi şunu bilsinler ki; Türkiye Kamu-Sen toplu sözleşme masasına hiç kimsenin ulufesini alarak oturmamaktadır. Biz o masaya, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nun 29. maddesinden aldığımız yetki ve 400 bine aşkın üyemizden aldığımız güç ile oturuyoruz. Türkiye Kamu Sen’in o masada oturmasını engellemek hiç kimsenin haddi değil, hele ki Ali Yalçın’ın hiç haddi değil.
Kamu çalışanlarını bu sendikal züllümden kurtaracak olan yine Türkiye Kamu-Sen’dir. Herkesin ortaya koyduğu ihlaslı gayretin farkındayız. Hepinize şunu ifade etmek istiyorum: Kamu çalışanlarının geleceği için, 14 Mayıs mesai bitimine kadar bir kişiyi daha bu yolculuğa nasıl dahil ederiz, bunun gayretinde olmalıyız.”
Genel Başkan’ın konuşmasının ardından temsili demir dövme töreni yapıldı, halk oyunları gösterisi sunuldu.