Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
16.10.2018 - 14:06 87 0
"İlim ilim bilmektir ilim kendin bilmektir sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır." demiş Yunus Emre.
Aynı Yunus; "Behey Yunus sana söyleme derler Ya ben öleyim mi söylemeyince." dermiş. Bu sözleri hatırladıkça eğitim çalışanlarının kunta-kinteleri sözleşmeli öğretmenlerin giderek daha beter ve umutsuz bir hal alan ahval-i pür melal'i karşısında ve anında sık sık söylemekten kendimizi alamadığımız; "Söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil." sözü aklımıza geliyor.
Fuzuli'nin her zamanki lirik melankolisinden payını alan, her seferinde bir kez daha hayranlık uyandıran, çaresizliğin en anlamlı ifadesi olan ah'lar ile an'ların olağan buluşmasını anlatan hal-i pür melalimizin muhteşem tasviridir. "Sussan olmuyor, susmasan olmaz dil dursa hakim bey, tende can durmaz." mı dersiniz?
Yoksa "Kelimeler şu an kocaman birer yalan, konuşursam seni yakar, susarsam kendime katlanamam." mı dersin ya da "Susmak bazen aslında ne çok şey anlatır!" mı dersiniz?
Ama bu araştırma yazımızda sözleşmeli öğretmenliğin sorunlarını ve çözüm yollarını yazmaya çalıştık. Artık sorunu çözmek Milli Eğitim Bakanlığındadır, Bakanlık ister sorunları çözer, ister görmezden gelip kulak arkası yapar.
Bilindiği gibi sözleşmeli öğretmen uygulaması mevcut iktidar tarafından hayata geçirilmiş, yine aynı iktidar tarafından 2011 yılında bu uygulamaya son verilmiştir.
Türk Eğitim-Sen olarak sözleşmeli öğretmenliğin iptali için verdiğimiz mücadele sonucunda 2011 yılında kaldırılan sözleşmeli öğretmen istihdamının 03.08.2016 tarih ve 29790 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmelik ile yeniden başlatılması, geçmişte yaşanan mağduriyetlerin tekrardan yaşanmasına sebep olmaktadır.
Ücretli ve sözleşmeli öğretmenlik sistemi ise yer değiştirme hakkının kısıtlandığı, çağdışı bir yöntem olarak öğretmenlerimizin prangalandığı bir sistemi yeniden hortlatacaktır. Bu bakımdan iktidarın daha önce sorunlara yol açması nedeniyle vazgeçtiği sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına yeniden başlanması kaygı vericidir. Sözleşmeli öğretmenler kadroya geçirilmeli, ücretli öğretmenlik uygulamasına son verilerek ihtiyaca uygun kadrolu atama yapılmalıdır.
Asli ve sürekli kamu hizmetinin öncelikli olarak kadrolu memurlar eliyle görülmesi esastır. Bunun yerine sözleşmeli personel istihdamı tercih edildiğinde ise, aynı görevi yerine getiren kamu personeli, aradaki statü farklılığından dolayı farklı uygulamalara ve özlük haklarına tabi olmaktadır. Bu ayrım eğitim-öğretim hayatındaki çalışma barışını olumsuz yönde etkilemektedir. Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmelik hükümlerine bakıldığında, sözleşmeli öğretmenlerin 4 yıl çakılı olarak çalışacağı, 4 yıl sonra aynı görev yerinde kadroya alınabilecekleri, kadroya geçirildikten sonra 2 yıl daha aynı yerde çalışmak zorunda oldukları görülmektedir. Bu süreler zarfında mazeret durumu da dâhil hiçbir şekilde görev yeri değişikliği hakkı verilmemektedir.
Böyle bir uygulama insan haklarına da aykırıdır. Sözleşmeli öğretmen istihdamı ile amaçlanan kalkınmada öncelikli bölgelerdeki öğretmen ihtiyacının karşılanması ise, bu sorunun çözümü sözleşmeli öğretmen istihdamı yerine, ekonomik teşvik primi vb yöntemlerle bu bölgelerde çalışmayı cazip hale getirmek olmalıdır. Sözleşmeli öğretmenlik, çalışma barışını da bozmaktadır. Aynı öğretmenler odasında özlük hakları farklı öğretmenler oluşturulmaktadır. Bu yöntem geçmişte de denenmiş ve verim alınamadığı görülerek vazgeçilmiştir. Bu sebeple sözleşmeli öğretmen istihdamından derhal vazgeçilmelidir. Sözleşmeli öğretmenlerimizin tamamının kadroya geçirilmesi, kadroya geçiş süreci tamamlanana kadar kadrolu öğretmenlerin yararlandığı tüm mali ve özlük haklardan yararlandırılması gerekmektedir.
Tamamen kölelik sistemi olan sözleşmeli öğretmenlik en temel anayasal ve insani hakları bile yok sayan bir sistemdir. Bu istihdam şekli devletimize yakışan bir uygulama değildir. Seçim öncesi sözleşmeli öğretmenlerimize kadroya geçiş müjdesi verilmelidir.
KISMİ ZAMANLI GEÇİCİ ÖĞRETİCİLİĞİN TARİHSEL SÜRECİ
KISMİ ZAMANLI GEÇİCİ ÖĞRETİCİLİK İKİ DEFA DEVREYE SOKULMUŞTUR
BİRİNCİ KISMİ ZAMANLI GEÇİCİ ÖĞRETİCİLİK SÜRECİ
Sözleşmeli öğretmenliğin ülkemizde uygulamaya konulması İlk önce 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4. maddesinin (C) fıkrası uyarınca; Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü tarafından 01.09.2005 tarihli 53985 sayılı, "Kısmi zamanlı geçici öğreticilik" konulu 2005/78 no'lu genelge çıkartılarak yapılmıştır.
Ardından 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4. maddesinin (C) fıkrası uyarınca; Bakanlar Kurulunun 10.09.2005 tarih ve 25932 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan, Milli Eğitim Bakanlığı Taşra Teşkilatında Öğretmen İhtiyacının Karşılanması Bakımından Alanlar Bazında Öğretici Görevinde Kısmi Zamanlı Geçici Personel İstihdamı İle Bu Personele Ödenecek Ücretlere İlişkin 2005/9345 sayılı Kararı yayımlanmıştır. Bu karara göre bir öğretim yılında 10 ayı geçmemek üzere kısmî zamanlı geçici öğretici çalıştırılabilmesi ve 2005–2006 öğretim yılında bu kapsamda 20.000 öğretici çalıştırılması kararlaştırılmıştır.
BİRİNCİ KISMİ ZAMANLI GEÇİCİ ÖĞRETİCİLİĞİN GEREKÇESİ OLARAK; “ÖĞRETMEN İHTİYACININ KARŞILANMASI” GÖSTERİLMİŞTİR
Bu Bakanlar Kurulu Kararının gerekçesi; Millî Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarının öğretmen ihtiyacının karşılanmasıdır.
SORUYORUZ; KADROLU ÖĞRETMEN ATANMASI ÖĞRETMEN İHTİYACINI KARŞILAMAMAKTA MIDIR?
Bu gerekçeye göre; Kısmi zamanlı geçici öğreticilik istihdamının düzenlemesinin amacı eğitim kurumlarının öğretmen ihtiyacının karşılanmasıdır. Yani kadrolu öğretmen atanması öğretmen ihtiyacını karşılamamakta mıdır?
DANIŞTAY, BİRİNCİ KISMİ ZAMANLI GEÇİCİ ÖĞRETİCİLİĞİ; “GENEL ATAMA USULÜ TERK EDİLMİŞTİR” GEREKÇESİYLE İPTAL ETMİŞTİR
Bu genelgenin iptali için Türk Eğitim Sen tarafından açılan davada; Danıştay 12. Dairesi, 20.02.2006 tarih ve 2005/5116 Esas sayılı kararı ile öğretmenlik mesleğinin yasa ve yönetmeliklerdeki tanımlarına dikkat çekerek “özel bir ihtisas mesleği, asli ve sürekli bir kamu hizmeti olan öğretmenliğin, geçici personel görevlendirme suretiyle yürütülmesine imkân tanınmaması karşısında dava konusu genelge ile getirilen düzenlemede normlar hiyerarşisine ve hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Ayrıca dava konusu genelge ile her alanda geçici personel çalıştırma uygulaması getirilmiş ve genel atama usulü terk edilmiştir. Genelgede bu nedenle de hukuka uyarlık görülmemiştir.” diyerek, söz konusu Genelgenin yürütülmesini durdurmuştur.
İKİNCİ KISMİ ZAMANLI GEÇİCİ ÖĞRETİCİLİK SÜRECİ
Danıştay’ın kısmi zamanlı geçici öğreticiliği iptal etmesinin ardından Bakanlar Kurulunun 03.11.2006 tarih ve 26375 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan, Milli Eğitim Bakanlığı Taşra Teşkilatında İngilizce Dil Öğreticiliği ve Bilgisayar Öğreticiliği Görevlerinde Kısmi Zamanlı Geçici Personel İstihdamı ile Bu Personele Ödenecek Ücretlere İlişkin 2006/11314 sayılı Kararı yayınlanmıştır.
İKİNCİ KISMİ ZAMANLI GEÇİCİ ÖĞRETİCİLİĞİN GEREKÇESİ OLARAK DA; “ÖĞRETMEN İHTİYACININ KARŞILANMASI” GÖSTERİLMİŞTİR
Bu Bakanlar Kurulu Kararının gerekçesi de; Millî Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarının İngilizce ve bilgisayar öğretmeni ihtiyacının karşılanmasıdır.
SORUYORUZ; KADROLU ÖĞRETMEN ATANMASI ÖĞRETMEN İHTİYACINI KARŞILAMAMAKTA MIDIR?
Bu gerekçeye göre de; Kısmi zamanlı geçici öğreticilik istihdamının düzenlemesinin amacı eğitim kurumlarının İngilizce ve bilgisayar öğretmeni ihtiyacının karşılanmasıdır. Yani İngilizce ve bilgisayar öğretmeni kadrolu öğretmen atanması öğretmen ihtiyacını karşılamamakta mıdır?
Bu karara müteakip 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4. maddesinin (C) fıkrası kapsamında geçici personel konumunda İngilizce Dil Öğreticisi ve Bilgisayar Öğreticisi istihdam edilmesine olanak sağlandığı ve 21.12.2006 tarih ve 2006/96 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı Genelgesi yayınlanmıştır.
DANIŞTAY; İKİNCİ KISMİ ZAMANLI GEÇİCİ ÖĞRETİCİLİĞİ; “ÖZEL BİR İHTİSAS MESLEĞİ, ASLİ VE SÜREKLİ BİR KAMU HİZMETİ OLAN ÖĞRETMENLİK, GEÇİCİ PERSONEL GÖREVLENDİRME SURETİYLE YÜRÜTÜLEMEZ.” GEREKÇESİYLE İPTAL ETMİŞTİR
Türk Eğitim-Sen tarafından 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4. maddesinin (C) fıkrası kapsamında geçici personel konumunda İngilizce Dil Öğreticisi ve Bilgisayar Öğreticisi istihdam edilmesine olanak sağlandığı ve 21.12.2006 tarih ve 2006/96 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı Genelgesinin iptali için Danıştay’da dava açılmıştır.
Bu kararın ve genelgenin iptali istemiyle açılan diğer davalar birleştirilerek Danıştay 12. Dairesi, 14.03.2007 tarih ve 2007/101 Esas sayılı kararı ile öğretmenlik mesleğinin yasa ve yönetmeliklerdeki tanımlarına dikkat çekerek “Özel bir ihtisas mesleği, asli ve sürekli bir kamu hizmeti olan öğretmenliğin, geçici personel görevlendirme suretiyle yürütülmesine olanak bulunmadığından” diyerek, söz konusu Bakanlar Kurulu Kararının ve Genelgenin yürütülmesini durdurmuştur.
SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLİGİN TARİHSEL SÜRECİ
KISMİ ZAMANLI GEÇİCİ ÖĞRETİCİLİKTEN VAZGEÇEN MEB SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLİĞİ İKİ DEFA DEVREYE SOKMUŞTUR
BİRİNCİ SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLİK SÜRECİ
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4. maddesinin (B) fıkrası üçüncü paragrafına, 31.03.2006 tarih ve 26125 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5473 sayılı Kanun’un 3. maddesi (a) bendiyle; “14.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun; a) 4 üncü maddesinin (B) bendinin üçüncü fıkrasına "tercümanların;" ibaresinden sonra gelmek üzere "Millî Eğitim Bakanlığında norm kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması hallerinde öğretmenlerin;" ibaresi eklenmiştir.”
Bu eklemeyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4. maddesinin (B) fıkrasının üçüncü paragrafı aşağıdaki şekilde oluşmuştur.
“Ancak, yabancı uyrukluların; tarihi belge ve eski harflerle yazılmış arşiv kayıtlarını değerlendirenlerin mütercimlerin; tercümanların; Millî Eğitim Bakanlığında norm kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması hallerinde öğretmenlerin; dava adedinin azlığı nedeni ile kadrolu avukat istihdamının gerekli olmadığı yerlerde avukatlarını, kadrolu istihdamın mümkün olamadığı hallerde tabip veya uzman tabiplerin; Adli Tıp Müessesesi uzmanlarının; Devlet Konservatuvarları sanatçı öğretim üyelerinin; İstanbul Belediyesi Konservatuvarı sanatçılarının; bu Kanuna tâbi kamu idarelerinde ve dış kuruluşlarda belirli bazı hizmetlerde çalıştırılacak personelin de zorunlu hallerde sözleşme ile istihdamları caizdir.”
SORUYORUZ; NORM KADRO SONUCU ORTAYA ÇIKAN ÖĞRETMEN İHTİYACINI KADROLU ÖĞRETMEN İSTİHDAMIYLA KAPATAMIYOR MUSUNUZ, KADROLU ATAMAYI DENEDİNİZ Mİ, BU GEREKÇEYE İNANIYORMUSUNUZ?
Bu hükümlere göre sözleşmeli öğretmen istihdamı kanunlaştırılmış ve bu fıkraya dayanarak Milli Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarında norm kadro uygulaması sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması hallerinde öğretmenlerin sözleşme imzalamaları şartıyla istihdam edilmesine imkân sağlanmıştır. İhtiyacın kadrolu öğretmen istihdamıyla karşılanamaması durumunda, sözleşmeli öğretmen istihdamıyla bunun giderilmesi ilgili düzenlemenin gerekçesini oluşturmaktadır.
BİRİNCİ SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLİĞİN GEREKÇESİ OLARAK; “ÖĞRETMEN AÇIĞININ HIZLA KAPATILMASI” GÖSTERİLMİŞTİR
Maddenin gerekçesi ise; “Öğretmen açığının hızla kapatılmasına yönelik olarak, Milli Eğitim Bakanlığında norm kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamı ile kapatılamaması hallerinde, öğretmenlerin de sözleşmeli olarak istihdam edilebilmelerine imkân sağlayan bir ibarenin eklenmesine yönelik olarak 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 4 üncü maddesinin (B) bendinin üçüncü fıkrasında değişiklik öngören hükmün (a) bendi olarak eklenmesi ve müteakip bentlerin teselsül ettirilmesi,” şeklindedir.
SORUYORUZ; KADROLU ÖĞRETMEN ATANMASI YAVAŞ MI YAPILMAKTADIR?
Bu gerekçeye göre; sözleşmeli öğretmen istihdamın düzenlemesinin amacının öğretmen açığının hızla kapatılmasıdır. Yani kadrolu öğretmen atanması sözleşmeli öğretmen istihdamından yavaş mı yapılmaktadır?
ANAYASA MAHKEMESİ, BİRİNCİ SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLİK İÇİN “ÖĞRETMEN İHTİYACININ KADROLU ÖĞRETMEN İSTİHDAMIYLA KAPATILAMAMASI HALLERİNDE SZÖLEŞMELİ ÖĞRETMEN İSTİHDAMI ANAYASAYA UYGUNDUR” DEMİŞTİR
14.7.1965 günlü, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4. maddesinin (B) fıkrasının üçüncü paragrafına 21.3.2006 günlü, 5473 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle eklenen, “Milli Eğitim Bakanlığında norm kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması hallerinde öğretmenlerin; …” ibaresinin, Anayasa’nın 2., 10. ve 128. maddelerine aykırılığı savıyla iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemi ile açılan davada 21.10.2011 tarih ve 28091 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 10.3.2011 tarihli 2008/54 Esas ve 2011/45 Karar sayılı Anayasa Mahkemesi kararıyla bir çok üyenin karşı oyu olmasına karşılık oy çokluğuyla Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine karar vermiştir.
7 yıl boyunca sözleşmeli öğretmen istihdam edilmesi ve bu süreçte yaşanılan sıkıntılara istinaden Kamuoyunda sözleşmeli öğretmen istihdamı tartışmalara neden olmuş ve 04.06.2011 tarih ve 27954 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Devlet Memurları Kanununun 4. maddesinin (B) Fıkrası İle 4924 Sayılı Kanun Uyarınca Sözleşmeli Personel Pozisyonlarında Çalışanların Memur Kadrolarına Atanması Amacıyla Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 632 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile tüm sözleşmeli personel kadrolu yapılmıştır.
BİRİNCİ SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLİK; “KAMU HİZMETLERİNİN DAHA ETKİLİ, VERİMLİ VE HIZLI BİR ŞEKİLDE YÜRÜTÜLMESİNİ SAĞLAMAK VE ÇALIŞMALARDA ETKİNLİĞİ ARTIRMAK VE KADROLULARLA FARKLILIKLARI ORTADAN KALDIRMAK” GEREKÇESİYLE KALDIRILMIŞTIR
Maddenin gerekçesi ise; “Kamu hizmetlerinin daha etkili, verimli ve hızlı bir şekilde yürütülmesini sağlamak ve çalışmalarda etkinliği artırmak amacıyla; kamu kurum ve kuruluşlarının merkez ve taşra teşkilatı ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlarda, ayın veya haftanın bazı günleri ya da günün belirli saatleri gibi kısmi zamanlı çalışanlar ile yükseköğretim kurumlarının araştırma-geliştirme projelerinde proje süreleriyle sınırlı olarak çalışanlar hariç olmak üzere, 657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (B) fıkrası ile 4924 sayılı Kanun uyarınca sözleşmeli personel pozisyonlarında çalışmakta olan personelin memur kadrolarına atanmalarına imkân sağlanmaktadır.
Böylece, kamu kurum ve kuruluşlarında görev, yetki ve sorumlulukları aynı veya benzer olan ve aynı unvanı taşımakla birlikte farklı statülerde istihdam edilen personelin statüsü, mali ve sosyal hakları ile diğer hakları konusunda farklılıklar ortadan kaldırılmaktadır. Bu şekilde, memur kadrolarına atanacak olan personelin kurum içi yer değişikliği ile izin hakları gibi bazı hakları genişlemekte ve bunlara görevde yükselme, kurumlar arası nakil ve yönetici kadrolarına atanma gibi hususlarda yeni bazı imkânlar getirilmektedir.” şeklindedir.
SORUYORUZ; SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLİĞİ NEDEN GETİRDİNİZ VE NEDEN KALDIRDINIZ?
Bu gerekçeye göre; sözleşmeli öğretmenlik kamu hizmetlerinin daha etkili, verimli ve hızlı bir şekilde yürütülmesini sağlamıyor ve çalışmalarda etkinliği artırmıyor ve kadrolular ve Sözleşmeliler arasında farklılıklar meydana getiriyorsa Sözleşmeli öğretmenliği neden getirdiniz ve neden kaldırdınız?
İKİNCİ SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLİK SÜRECİ;
Birinci Sözleşmeli öğretmenliğin kaldırılmasın ardından 14.9.2011 tarih ve 28054 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 652 Sayılı Özel Barınma Hizmeti Veren Kurumlar Ve Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye, 27.07.2016 tarih ve 29783 (2. Mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 668 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler İle Bazı Kurum Ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin“Değiştirilen ve yürürlükten kaldırılan hükümler” başlıklı 4. maddesi 6. fıkrasıyla Ek 4. madde eklenmiştir.
SORUYORUZ; DAHA ÖNCE KISMİ ZAMANLI GEÇİCİ ÖĞRETİCİLİK İLE İKİ KEZ DENEMESİ YAPILAN, SONRA SÖZLEŞEMLİ ÖĞRETMENLİK İLE BİR KEZDENDNİKTEN SONRA “KAMU HİZMETLERİNİN DAHA ETKİLİ, VERİMLİ VE HIZLI BİR ŞEKİLDE YÜRÜTÜLMESİNİ SAĞLAMAK VE ÇALIŞMALARDA ETKİNLİĞİ ARTIRMAK VE KADROLULARLA FARKLILIKLARI ORTADAN KALDIRMAK” GEREKÇESİYLE KALDIRILAN BU İSTİHDAM ŞEKLİNİ İKİNCİ KEZ DENEMEK KİME NE FAYDA GETİRMEKTEDİR.
İKİNCİ SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLİK SÜRECİNİN İPTALİ İÇİN ANAYASA MAHKEMESİNE BAŞVURULMUŞTUR
668 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulmuş olup davanın sonucu hakkında bir açıklama yapılmamıştır.
ANAYASA MAHKEMESİ, İKİNCİ SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLİK DÜZENLEMESİNİN İPTALİNİ; “OLAĞANÜSTÜ HALLERDE ÇIKARTILAN KHK’LAR KONUSUNDA YETKİSİZLİK” NEDENİYLE RET ETMİŞTİR:
04.11.2016 tarih ve 29878 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 10.3.2011 tarihli 2016/166 Esas ve 2016/159 Karar sayılı Anayasa Mahkemesi kararıyla; Anayasa’nın 121. maddesi uyarınca çıkarılan dava konusu KHK hükümlerinin, Anayasa’nın 148. maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan “… olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz.” hükmü karşısında, esasa geçilerek yargısal denetiminin yapılması mümkün değildir.” gerekçesi yani yetkisizlik nedeniyle 12.10.2016 tarihinde oybirliğiyle reddine, karar vermiştir.
Daha sonra madde metninde 24.11.2016 tarih ve 29898 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler İle Bazı Kurum Ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair 6755 sayılı OLAĞANÜSTÜ HAL KAPSAMINDA ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER İLE BAZI KURUM VE KURULUŞLARA DAİR DÜZENLEME YAPILMASI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMENİN DEĞİŞTİRİLEREK KABUL EDİLMESİNE DAİR KANUNUN “Değiştirilen ve yürürlükten kaldırılan hükümler” başlıklı 4. maddesi 6. fıkrasıyla Ek 4. madde tekrar değiştirilerek eklenmiştir.
İKİNCİ SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLİK SÜRECİNİN İPTALİ İÇİN TEKRAR ANAYASA MAHKEMESİNE BAŞVURULMUŞTUR
6755 sayılı Kanunun bazı maddelerinin ve “Değiştirilen ve yürürlükten kaldırılan hükümler” başlıklı 4. maddesi 6. Fıkrasıyla 652 Sayılı Özel Barınma Hizmeti Veren Kurumlar Ve Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen ek 4. maddenin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulmuştur.
Anayasa Mahkemesi tarafından 2017/21 Esas sayılı dosyada 9 Şubat 2017 Perşembe Günü Saat 09.30’da yapılan Mahkeme toplantısında esasa geçilmesine ve yürürlüğünün durdurulması talebinin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına, karar verilmiştir.
İKİNCİ SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLİĞİN GETİRİLMESİNDE HERHANGİ BİR GEREKÇE GÖSTERİLMEMİŞTİR
Maddenin gerekçesi ise; “Sözleşmeli öğretmen atanmasına ilişkin hususlar le bazı konular düzenlenmektedir. “ şeklinde olup sözleşmeli öğretmen atanmasını gerektirecek herhangi bir gerekçe belirtilmemiştir.
SORUYORUZ; SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLİĞİ 2011 YILINDA İPTAL ETMENİZE RAĞMEN NEDEN 2016 DA GERİ GETİRDİNİZ?
Olmayan bu gerekçeye göre; 2011 yılında sözleşmeli öğretmenlik kamu hizmetlerinin daha etkili, verimli ve hızlı bir şekilde yürütülmesini sağlamıyor ve çalışmalarda etkinliği artırmıyor ve kadrolular ve Sözleşmeliler arasında farklılıklar meydana getiriyor gerekçesiyle iptal etmenize rağmen neden 2016 da geri getirdiniz?
Bu ekleme ve değişikliklere göre; 652 Sayılı Özel Barınma Hizmeti Veren Kurumlar Ve Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 4. maddesi 1. fıkrasında; “(1) Öncelikle kalkınmada birinci derecede öncelikli yörelerde olmak üzere Bakanlığın boş öğretmen norm kadrosu bulunan örgün ve yaygın eğitim kurumlarında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fıkrası kapsamında sözleşmeli öğretmen istihdam edilebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
668 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 652 Sayılı Özel Barınma Hizmeti Veren Kurumlar Ve Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen ve 6755 sayılı Kanun ile değişiklik yapılan sözleşmeli öğretmen istihdamına yönelik madde hükmündeki 7 fıkraya göre, öncelikle kalkınmada birinci derecede öncelikli yörelerde örgün ve yaygın eğitim kurumlarındaki öğretmen ihtiyacını karşılamak üzere boş öğretmen norm kadrolarına sözleşmeli personel istihdam edilebileceği düzenlenmiş, ancak sözleşmeli öğretmenlerin il içi ve il dışı normal yer değiştirmeleri konusunda süre yönünden kısıtlamalar getirilmiştir.
SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLERİN EŞ VE SAĞLIK ÖZRÜ YER DEĞİŞTİRME TALEPLERİ ENGELNENEMEZ
652 Sayılı Özel Barınma Hizmeti Veren Kurumlar Ve Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 27 Temmuz 2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan değişikliğe göre Ek 4. maddesi 3. fıkrasında; “(3) Bu madde uyarınca atanan sözleşmeli öğretmenler dört yıl süreyle başka bir yere atanamaz. Aile birliği mazeretine bağlı yer değiştirmelerde bu madde uyarınca istihdam edilen öğretmenin eşi bu öğretmene tabidir. Sözleşmeli öğretmenler, aday öğretmenler için öngörülen adaylık sürecine tabi tutulur. Sözleşmeli öğretmenlerden sözleşme gereği dört yıllık çalışma süresini tamamlayanlar talepleri halinde bulundukları yerde öğretmen kadrolarına atanır. Öğretmen kadrolarına atananlar, aynı yerde en az iki yıl daha görev yapar, bunlar hakkında adaylık hükümleri uygulanmaz.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Yetkiler tarafından bu KHK’ya göre sağlık ve eş durumu özrü hakkınız yok denilmekte sözleşmeli öğretmenler öğrenilmiş çaresizliğe yönlendirilmektedir. Hâlbuki madde metninde eş ve sağlık özründen hiç bahsedilmemektedir.
652 Sayılı Özel Barınma Hizmeti Veren Kurumlar Ve Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 4. maddesi 3. fıkrasına göre sözleşmeli öğretmenlerin sadece il içi il dışı normal yer değiştirmeleri konusunda süre yönünden kısıtlamalar getirildiği kanaatindeyiz.
652 Sayılı Özel Barınma Hizmeti Veren Kurumlar Ve Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 4. maddesi 3. fıkrasına göre;
1- Öncelikle kalkınmada birinci derecede öncelikli yörelerde örgün ve yaygın eğitim kurumlarındaki öğretmen ihtiyacını karşılamak üzere boş öğretmen norm kadrolarına sözleşmeli öğretmen istihdam edilebileceği,
2- Sözleşmeli öğretmenlerin atandıkları yerlerinde 4 yıl görev yapmalarının zorunlu olduğu, bu süre zarfında başka bir yere atanamayacağı,
3- Aile birliği mazeretine bağlı yer değiştirmelerde kadrolu olarak istihdam edilen personelin sözleşmeli öğretmen olan eşine tabi olduğu,
4- Sözleşmeli öğretmen statüsünden kadrolu öğretmen statüsüne geçme talepleri olduğu takdirde bulundukları yerde 2 yıl daha görev yapmaları gerektiği dolayısıyla her ikisi de sözleşmeli öğretmen olup farklı illere atanan eşlerin ise söz konusu hükme göre bir araya gelmelerinin 6 yıl boyunca mümkün olmadığı,
5- Eşleri kamu personeli olan sözleşmeli öğretmenlerin eşlerinin sözleşmeli öğretmenin görev yaptığı il'e atanmalarının mümkün bulunduğu hükme bağlanmıştır.
652 Sayılı Özel Barınma Hizmeti Veren Kurumlar Ve Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 4. maddesi 5. fıkrasındaki; "(7) Sözleşmeli öğretmenliğe atanacakların başvuruları, sözlü sınava alınacakların belirlenmesi, sözlü sınav konuları, sözlü sınavın usul ve esasları, atanmaları ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer hususlar Milli Eğitim Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle düzenlenir." düzenleme ile sözleşmeli öğretmenliğe atanacakların atanmaları ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer hususlar Milli Eğitim Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir.
Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 4. maddesi 5. fıkrasının atıfta bulunduğu yönetmelik; 03.08.2016 Tarihli ve 29790 Sayılı Resmi Gazete'de Yayımlanan Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmelik olup bu Yönetmelikte Sözleşmeli Öğretmenlerin il içi ve il dışı yer değiştirmelerine ve özür durumu yer değiştirmelerine ilişkinde bir düzenleme bulunmamaktadır.
Sadece Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmeliğin “İhtiyaç fazlası sözleşmeli öğretmenlerin yer değiştirmeleri” başlıklı 18. maddesinde sadece norm fazlası sözleşmeli öğretmenlerin yer değiştirme işlemleri yer almaktadır.
İşte o madde;
“İhtiyaç fazlası sözleşmeli öğretmenlerin yer değiştirmeleri
MADDE 18 – (1) Eğitim kurumu ve/veya bölüm kapanması, program değişikliği, Bakanlığın öğretmenliğe atanacakların tespitine ilişkin kararıyla bazı derslerin kaldırılması veya istihdam alanının daralması gibi nedenlerle öğretmen fazlalığı oluşması hâlinde, öncelikle sözleşmeli öğretmenler ihtiyaç fazlası öğretmen olarak değerlendirilir.
(2) İhtiyaç fazlası konumda bulunan sözleşmeli öğretmenler, istekleri ve tercihleri de dikkate alınmak suretiyle atamaya esas puan üstünlüğüne göre il içinde alanlarında öğretmen ihtiyacı bulunan eğitim kurumlarına valiliklerce atanır; bunlardan il içinde alanlarında öğretmen ihtiyacı bulunmayanlar, istekleri ve tercihleri de dikkate alınmak suretiyle atamaya esas puan üstünlüğüne göre il dışında alanlarında öğretmen ihtiyacı bulunan eğitim kurumlarına Bakanlıkça atanır. Sözleşmeli öğretmenlerin sözleşmeleri, bu fıkraya göre yapılması öngörülen görev yeri değişikliğini kabul etmemeleri hâlinde sona erer.”
Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmelikte sözleşmeli öğretmenlerin yer değiştirmelerine ilişkin bir hüküm bulunmadığından Yönetmeliğin dayanaklarına bakmak gerekmektedir.
Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmeliğin “Dayanak” başlıklı 3. maddesindeki; “ (1) Bu Yönetmelik, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 25.8.2011 tarihli ve 652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 06.06.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar hükümlerine dayanılarak hazırlanmıştır.” hükümlerine göre;
İŞTE SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMEN İSTİHDAMINA İLİŞKİN YÖNETMELİĞİNİN DAYANAKLARI
1- 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu,
2- 652 Sayılı Özel Barınma Hizmeti Veren Kurumlar Ve Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname,
3- 06.06.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslardır.
“DÖRT YIL SÜREYLE BAŞKA BİR YERE ATANAMAZ.” İBARESİ ÖZÜR DURUMU OLAN SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLERE UYGULANAMAZ
652 Sayılı Özel Barınma Hizmeti Veren Kurumlar Ve Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 27 Temmuz 2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan değişikliğe göre Ek 4. maddesi 3. fıkrasındaki; “dört yıl süreyle başka bir yere atanamaz.” ibaresi özür durumu olmayan sözleşmeli öğretmenlerin il içi ve il dışı normal yer değiştirme işlemlerini sınırlandırmak için uygulanması gereken bir hükümdür. Özür durumu olan sözleşmeli öğretmenlere hiçbir şekilde uygulanamaz. İlgili kanun hükmünde zaten sağlık ve eş özrü ile ilgili bir kısıtlamada bulunmamaktadır. Zaten kanuna da yukarıda sıraladığımız uluslararası sözleşmeler, Anayasa ve diğer kanunlara aykırı bir hüküm de konulamaz.
Kısacası 652 Sayılı Özel Barınma Hizmeti Veren Kurumlar Ve Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 4. maddesi 3. fıkrasına göre; sözleşmeli öğretmenlerin sadece il içi il dışı normal yer değiştirmeleri konusunda süre yönünden kısıtlamalar getirildiği kanaatindeyiz.
Burada kanun 4+2 yıl süreyle sözleşmeli öğretmeni çakılı kadroya atasa da diğer sözleşmeli personel bu çakılı kadro uygulaması yapılmadığında bu işlem zaten Anayasamızın eşitlik ilkesine ve insan haklarına aykırıdır. Sözleşmeli öğretmenlerin yasal olarak kısıtlanan tek hakları kanaatimizce bu il içi ve il dışı normal yer değiştirme olup sözleşmeli öğretmenlerin eş ve sağlık özründen dolayı yer değiştirmeleri hem yasal olarak hem de hukuken engellenemez. Burada kanun 4+2 yıl süreyle sözleşmeli öğretmeni çakılı kadroya atasa da diğer sözleşmeli personel bu çakılı kadro uygulaması yapılmadığında bu işlem zaten Anayasamızın eşitlik ilkesine ve insan haklarına aykırıdır. Sözleşmeli öğretmenlerin yasal olarak kısıtlanan tek hakları kanaatimizce bu il içi ve il dışı normal yer değiştirme olup sözleşmeli öğretmenlerin eş ve sağlık özründen dolayı yer değiştirmeleri hem yasal olarak hem de hukuken engellenemez.
Kanun koyucunun bu yönde bir düzenleme yapmasının nedeninin, daha önceki dönemlerde yaşanan kalkınmada öncelikli yörelere atanan öğretmenlerin çoğunun eş durumu ve diğer nedenlerle bu bölgelerde bir yıl kaldıktan sonra tayin istemeleri, bu konuda sahte evliliklerin dahi vuku bulması, ilk atamada % 90’ın üzerine çıkan öğretmen doluluk oranlarının bir yıl içerisinde bazı illerde % 50’nin altına düşmesi, çok sayıda öğretmenin mazerete bağlı yer değiştirmesi nedeniyle ödenen yollukların ve öğretmen eksikliği nedeniyle ek ders karşılığında yapılan görevlendirmelerin Bakanlık bütçesine ekstra mali yük getirmesi, ücretli öğretmenlik uygulamasına gidilmek zorunda kalınması, ayrıca bu bölgelerde öğretmenlerin görev yapma sürelerinin ortalama bir buçuk yıl olması sebebiyle kalkınmada öncelikli bölgelerde yaşayan çocukların ve gençlerin öğretmensiz kalmaları ve sık sık öğretmenlerinin değişmesinden dolayı düzenli ve sağlıklı bir şekilde eğitim hakkından yararlanmamaları gibi sorunlarla karşılaşılması olduğu değerlendirilmektedir.
Kalkınmada öncelikli bölgelerde öğretmen tutamayan ve mevcut ekonomik koşulları içinde memurlarının (öğretmenlerin) adil ve dengeli bir şekilde dağılımının sağlanması için bir çare üretmek zorunda olan kanun koyucunun bulduğu yöntemin ise, özellikle kalkınmada öncelikli bölgelerde görev yapacak öğretmenlerin 4 + 2 yıl boyunca atandıkları yerde kalmalarını sağlamak üzere, sözleşmeli öğretmenlere mazerete dayalı yer değişikliği hakkının verilmemesi, devlet memuru olan eşin sözleşmeli öğretmene tabi olması, ayrıca öğretmenlerin sözleşmeli olarak atanması yönünde bir düzenleme yapılması olduğu; kanun koyucunun, bu yolla eğitim hizmetinin düzenli bir biçimde yürütülmesini amaçladığı görülmektedir.
İLK DEFA SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMEN İSTİHDAMINA İLİŞKİN YÖNETMELİK YAYIMLANMIŞTIR
03.08.2016 tarih ve 29898 sayılı Resmi Gazetede Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmelik yayımlanmıştır.
Türk Eğitim-Sen tarafından 03.08.2016 tarih ve 29790 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmeliğin birçok maddesinin iptali için Danıştay’da dava açılmıştır.
Açılan davada Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun YD İtiraz No: 2017 / 875 sayılı ve 14.09.2017 tarihli kararında; Yönetmeliğin 11. maddesinin başlığında “sözlü sınav” ibaresine yer verildiği halde, madde içeriğinde sadece mülakata yönelik değerlendirmelere yer verildiği, sözlü sınavın amacı olan bilgi ölçmeye yönelik hususlara yer verilmediği bu nedenle hukuka uyarlılık bulunmadığı; Yönetmeliğin 18. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, “Sözleşmeli öğretmenlerin sözleşmeleri, görev yaptıkları il içinde alanında ihtiyaç olmaması….” İbaresi yönünden ise, sözleşmeli öğretmen olarak atanabilmek için, KPSS için belirlenen taban puan veya daha yüksek puan almak, sözlüde başarılı sayılmak, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48. maddesinde belirtilen genel şartları taşımanın yanında bazı özel şartları haiz olmak gibi bir takım koşulların sağlanmasının gerekli olması göz önüne alındığında, sözleşmeli öğretmenlerin görev yaptığı il içinde alanında ihtiyaç bulunmaması durumunda, ihtiyaç olan ve sözleşmeli öğretmen istihdam edilebilecek illerde istihdam edilmesi hakkaniyet gereği olup, görev yaptıkları il içinde alanında ihtiyaç olmadığı gerekçesiyle sözleşmesinin feshedilebileceğine ilişkin düzenlemede hukuka uyarlık görülmediği belirtilerek; dava konusu Yönetmeliğin 11. maddesi ile 18. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Sözleşmeli öğretmenlerin sözleşmeleri, görev yaptıkları il içinde alanında ihtiyaç olmaması….” İbaresi yönünden, itirazımızın kısmen kabulü ile söz konusu düzenlemelerin yürütmesinin durdurulmasına karar vermiş olup dava esastan devam etmektedir.
SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMEN İSTİHDAMI HUKUKİ MİDİR?
Bu madde hükmüne göre; Millî Eğitim Bakanlığında norm kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması hallerinde sözleşme öğretmenler istihdam edilmektedir.
Peki, Kanun koyucu sözleşmeli öğretmen atanması şartını hangi kurala bağlamıştır. “Öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması” şartına bağlamıştır.
Maliye Bakanlığının öğretmen ihtiyacı kadar öğretmen kadrosu vermemesi neticesinde bu durum ortaya çıkmaktadır. Yeteri kadar öğretmen adayı (450 binden fazla) da ortada durduğuna göre, sorun idarenin ihtiyaç oranında öğretmen kadrosu ihdas etmemesinden kaynaklanmaktadır. Bu durumu sözleşmeli öğretmenler aleyhine ayrımcılığın haklı nedeni olarak görmek mümkün değildir.
ÖĞRETMEN İHTİYACININ KADROLU ÖĞRETMEN İSTİHDAMIYLA KAPATILAMAMASI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR
Devletin yapacağı kamu hizmeti niteliğindeki eğitim planlaması neticesinde öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması söz konusu olamayacağı gibi, var olan kadrosuzluk sorununun kadro ihdası ile aşılması mümkün iken, 657 Sayılı Yasanın sözleşmeli personel isithdamını öngören 4/B maddesinde güdülen amaca aykırı olarak asli ve sürekli bir kamu hizmeti niteliğinde olan eğitim öğretim alanında sözleşmeli öğretmen çalıştırılmasına ilişkin düzenleme yapılmasında Anayasaya aykırılık oluşturmaktadır.
Devletin üzerine düşen görevi yapmayarak ihtiyaca yeterli kadro ihdas etmemesi, bu nedenle kadrolu öğretmen istihdam edemez duruma düşmesi ve bu açığı karşılamak üzere, yeni sorun ve eşitsizlikler yaratacak şekilde sözleşmeli öğretmenliği asli bir istihdam şekline çevirmesi kabul edilemez bugün itibariyle 450 binin üzerinde atanmayan öğretmen mevcuttur. Dolayısıyla Öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması söz konusu değildir. Devlet isterse öğretmen ihtiyacını kadrolu olarak karşılayabilir ve öğretmeni atadığı yerde tutacak tedbirleri alabilir.
DEVLET ÖĞRETMENLER ARASINDA STATÜ VE ÖZLÜK HAKLARI YÖNÜNDEN EŞİTLİĞİ GÖZETMEK ZORUNDADIR
07.11.1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın “Cumhuriyetin nitelikleri” başlıklı 2. maddesindeki; “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” hükmüyle Devletimizin nitelikleri sayılmış ve sosyal bir hukuk Devleti olduğu vurgulanmıştır.
Bu hükümlere göre; hukuk Devleti, en kısa tanımıyla, vatandaşların hukuki güvenlik içinde bulundukları, Devletin eylem ve işlemlerinin hukuk kurallarına bağlı olduğu bir sistemi ifade etmekte olup Devlet; temel görevleri arasında olan milli eğitim hizmetlerinin gerektirdiği sayıda öğretmen istihdamı için yeterli kadroları sağlamak, bu öğretmenleri eşit koşul ve önceden belli kurallara göre atamak, öğretmenler arasında statü ve özlük hakları yönünden eşitliği gözetmek zorundadır.
KADROLU ÖĞRETMENLER SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLERE GÖRE İMTİYAZLI GRUP HALİNE GETİRİLEREK AYRIMCILIK YAPILMAKTADIR
Anayasanın "Kanun önünde eşitlik" başlıklı 10. maddesi 1. fıkrasındaki; "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.” hükümleri ile herkesin dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu, hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı, Devlet organları ile idare makamlarının bütün işlemlerinde yasa önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları ifade edilmiştir.
Bu hükümler ve Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanununun "Eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı" başlıklı 3. maddesi 1. fıkrasındaki; “(1) Herkes, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanmada eşittir.” hükümleri gereğince MEB’in “eş ve sağlık durumu” özrü ve diğer konular bakımından kadrolu öğretmenler ile sözleşmeli öğretmenler arasında bir ayrımcılık yapmaması gerekmektedir.
Anayasanın "Kanun önünde eşitlik" başlıklı 10. maddesi 4. fıkrasındaki; "Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz." hükümlerine göre kadrolu öğretmenler imtiyazlı gurup haline getirilerek bu öğretmenlere eş ve sağlık durumu özrü verilip sözleşmeli öğretmenlere bu özür durumları verilmeyerek kadrolu öğretmenler sözleşmeli öğretmenlere göre imtiyazlı grup haline getirilerek ayrımcılık yapılmaktadır.
Hâlbuki MEB, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "Kanun önünde eşitlik" başlıklı 10. maddesi 5. fıkrasındaki; "Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar." hükmüne uygun hareket ederek kadrolu öğretmen atamak zorundadır.
Anayasa Mahkemesi çeşitli içtihatlarında eşitlik ilkesine aykırı olduğu iddia edilen bir düzenleme bir haklı nedene dayanıyorsa, o düzenlemenin eşitlik ilkesini ihlal etmediği ifade edilmektedir. Buradan hareketle “Öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması” şartına bağlı olan sözleşmeli öğretmen istihdamını düzenlemesinin haklı bir nedene dayanmaması eşitlik ilkesine aykırılık anlamına gelmektedir.
Milli Eğitim Bakanlığının yürüttüğü eğitim ve öğretim hizmetleri niteliği itibariyle belli bir düzenlilik içinde sunulması gereken, kişilerin ve toplumun varlığı ve huzuru yönünden vazgeçilemez, ertelenemez ve ikame edilemez hizmetlerdendir.
Kadrolu öğretmenler 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/A maddesine tabi memur statüsündeki kamu görevlileridir. Memur ile idare arasındaki ilişki, yasama organı tarafından, hizmetin gereklerine göre düzenlenmektedir. Bu ilişki, karşılıklı anlaşmaya dayanarak saptanmamaktadır. Ortada bir sözleşme yoktur. Memur ile kamu yönetimleri arasındaki hizmet ilişkileri kural tasarruflarla düzenlenmektedir. Memur, belirli bir statüde, nesnel kurallara göre hizmet yürütmekte, o statünün sağladığı aylık, ücret, atanma, yükselme, nakil gibi kimi öznel haklara sahip olmaktadır. Memuriyete giriş bir kadroya atanmakla gerçekleşmektedir.
Bu hizmetleri yerine getirmek üzere yeterli kadrolu öğretmen istihdamının sağlanamaması durumunda ki kadrolu öğretmen istihdamının sağlanamaması diye bir durum söz konusu olmamasına karşılık sözleşmeli öğretmen olarak istihdam edileceklerde; öğrenim durumu ve diğer yönlerden Milli Eğitim Bakanlığı kadrolarında görev yapan emsali kadrolu öğretmenlerde aranan genel ve özel şartlar aranmaktadır. Sözleşmeli çalışacak öğretmenler ile Milli Eğitim Bakanlığı (Bakanlığı temsilen il ya da ilçe Milli Eğitim Müdürü) arasında idari hizmet sözleşmesi imzalanmaktadır. Hizmet sözleşmesinde, sözleşmeli öğretmenlerin Bakanlıkça gösterilecek görev yerlerinde eğitim kurumlarının idari yönetmeliklerinde kadrolu öğretmenler için öngörülen görevleri ve verilecek emirler çerçevesinde göreviyle ilgili kendisine verilen tüm işleri yapacakları hüküm altına alınmıştır. Çalışma saat ve süreleri, emsali kadrolu öğretmenler için belirlenen çalışma saat ve sürelerinin aynı olmasına karşılık birçok konuda özellikle değiştirmelerinde kısıtlama yapılmıştır. Sözleşmeli öğretmenler, hizmet sözleşmesine göre sözleşme yapmış oldukları öğretmenlik alanı dikkate alınarak emsali kadrolu öğretmenlerin alanları itibarıyla haftada okutmak zorunda oldukları aylık karşılığı kadar ders görevini yapmak zorundadırlar.
Sözleşmeli öğretmenler kadrolu öğretmenlerle aynı özelliklere ve liyakate sahip, aynı iş ve görevleri yapmaktadırlar. Kadrolu olarak çalıştırılan öğretmenler ile sözleşmeli personel olarak istihdam edilen öğretmenlerin aynı eğitimi almaları, aynı şartlarda aynı işi yapmalarına, aynı görev ve sorumluluğu yerine getirmelerine rağmen aldıkları ücret ile diğer özlük ve sosyal hakları, iş güvencesi, yükümlülükler ve yaptırımlar açısından sözleşmeli öğretmenler aleyhine olan farklılıklar bulunmaktadır. Bu ayrımcılık kadrolu öğretmenlerle sözleşmeli öğretmenlerin farklı hukuki konumda oldukları iddiasıyla meşrulaştırılamaz. Aynı işi yapan ve aynı sorumlulukları taşıyanların aynı statüde bulunmaları gerekirken, sözleşmeli öğretmenlerin ayrı statülerde ve farklı ücretlerle çalıştırılmaları suretiyle, Anayasanın 10. maddesinde ifadesini bulan eşitlik ve 2. maddesinde öngörülen hukuk devleti ilkelerine aykırı sonuçların doğduğu görülmektedir.