Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Eğitimin her bir alanının sermayeye peşkeş çekilmesi, çocuklarımızın sadece geleceğini değil yaşamını da tehdit eder hale gelmiştir.
Maalesef Ankara Keçiören'deki Şehit Ahmet Kabukçu İlkokulu’nda yaşanan trajedi, bunun son örneği olmuştur. Henüz 7 yaşında olan Mert Yağız Köksal, okul kantininden aldığı bir çikolatayı yediği için can vermiştir.
Aileyi yıkan, bir sürü küçük öğrencinin arkadaşlarının ölümüne tanıklık ederek travmaya girmesine neden olan bu trajedi sonrasında soruşturulma başlatılmış, okul yönetimi açığa alınmış ve söz konusu kantin işletmesinin okul ile anlaşması feshedilmiştir.
Eğitim-İş olarak ufacık çocukları yaşamdan koparma potansiyeli olan rant mekanizmasını madde madde deşifre ediyoruz:
- Özel okullara teşvik üstüne teşvik veren MEB, devlet okullarını ekonomilerini kantin ihalelerinden yürütmeye mecbur bırakmaktadır.
- Fahiş fiyatlar ve ayrıntılı rant hesaplarıyla açılan kantin ihalelerini alanlar, kar etmek ve ödedikleri yüksek kiraları çıkarabilmek için ürün yelpazelerini sorumsuzca ve özgürce genişletebilmektedir.
- 2016 tarihli Okul Kantinlerinde Satılacak Gıdalar ve Eğitim Kurumlarındaki Gıda İşletmelerinin Hijyen Yönünden Denetlenmesi Konulu Genelge, eğitim ve sağlığa dair birçok hayati genelge gibi kağıt üzerinde kalmış, hayata geçmemiştir. Söz konusu genelge, tüm kantinlerin İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Halk Sağlığı Müdürlüğü, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü temsilcilerinden oluşan "ilçe denetim ekipleri" tarafından denetlenmesini şart koşsa da, fiiliyatta birçok kantin denetlenmemiş, bazıları göstermelik denetlenmiş, denetlenen yerlerde ise teftiş sıklığı yeterli olmamıştır.
- Kantin işletmecileri ve okul yöneticileri arasındaki anlaşmalar nedeniyle neredeyse hiçbir devlet okulunda öğrencilere dışarıdan yemek gelememekte, evleri okulun yanında olsa dahi öğrenciler beslenmelerini evlerinde yapamamaktadır. Okul kapıları, öğrencileri kantinlere mecbur bırakmak için sımsıkı kapatılmaktadır.
- Sonuç: Velilerin yavrularını devlete emanet ettiği okullarda ne yazık ki öğrencilerin beslenme durumuna bir sağlık sorunu, doğru şekilde geliştirilmesi gereken bir alışkanlık değil, "fırsat" gözüyle bakılır olmuştur.
Tüm bu mekanizmanın temelinde, öğrenciyi müşteri, okulları işletme olarak gören zihniyet yatmaktadır. Bu zihniyet ve onun yarattığı okul düzeni değiştirilmeden, sadece meydana gelen trajediler üzerinden lokal adımlar atmak, günü geçiştirmek, yeni dramları çağırmak demektir.
Eğitim-İş olarak çağrımızdır: İlgili genelge uygulanamaz durumda ise gerekliliklere göre değiştirilmeli, yok uygulanabilir durumda ise bugüne dek neden işlemediğine dair kapsamlı bir inceleme başlatılmalıdır.
Bu ülkenin geleceği, analarının kuzusu olan yavruların yaşamını tehlikeye atmanın hiçbir açıklaması olamaz. Minik yavrumuz Mert Yağız Köksal'ın vefatı, bu rant mekanizmasının değiştirilmesi için bir milat olmalıdır.
Mert Yağız Köksal'ın ailesinin acısını paylaşıyor, başsağlığı dileklerimizle, bu trajedinin son olmasını umuyoruz.
MERKEZ YÖNETİM KURULU