Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
"Muhbir vatandaş" uygulamasının eğitimdeki karşılığı olan ALO 147 uygulaması bizzat Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından kaldırılsa da, eğitimcilere kıymet vermeyen işgüzar MEB yöneticileri tarafından hortlatılmıştır.
Projedeki skandallar, bu kişisel bilgilerin güvenliğinin ihlaliyle de bitmemektedir. Proje çerçevesinde veliler aranıp, okullarından ve öğretmenlerinden memnun olup olmadıkları sorulmaya başlanmıştır. Bakan Selçuk'un kaldırdığı, öğretmen-veli-öğrenci arasında çıkar zinciri oluşturma potansiyeliyle tepki çeken performans sistemi, bu yolla Muğla'da hayata geçirilmektedir.
Halihazırda bin bir cefa çekerek mesleğini icra eden öğretmenler, ne olduğu belirsiz telefon konuşmaları sonucunda baskı altında kalma tehlikesiyle baş başa kalmıştır. Eğitimcinin, öğrencisini eğitirken, not verirken; "Ya başıma bir şey gelirse" diye düşündüğü bir sistemin adı eğitim sistemi olamaz!
Bir veli ya da öğrencinin, öğretmene dair şikayeti varsa, eğitim sisteminde bunu iletmenin kanalları açıktır. Muğla'da bu kanalların varlığına rağmen başlatılan işgüzar proje, hem eğitimcinin itibarını azaltmaya, hem de öğrenci ve veliden muhbir yaratmaya dönüktür. Yöneticileriyle ilgili neredeyse yapılan her haklı itirazın görünmez bir duvara çarptığı MEB'de, "Memnun musunuz bakalım bizim keratadan?" cıvıklığıyla böyle bir proje başlatılması trajikomiktir.
Eğitim-İş olarak soruyoruz:
Milli Eğitim Bakanı, eğitimci ile veliyi karşı karşıya getiren performans sistemi ve ALO 147'yi kaldırmışken, yerelde benzerlerinin hayata geçirilmesi tutarsızlığına karşı adım atılacak mıdır? MEB'in tepesinden belirlenen politikalara il milli eğitim müdürleri bile uymayacaksa, bir bakana ne gerek vardır?
Telefonla aranan velilerden, öğretmenlerle ilgili olumsuz şeyler söyleyen olduysa bu öğretmenin siciline nasıl yansıtılacaktır? Bu kanuna aykırı uygulama, nasıl meşru gösterilecektir?
Veliler ve öğrencilerin Muğla MEB yönetimi tarafından adeta elden ele dolaştırılan bilgilerinin, herhangi özel eğitim kurumlarına hatta cemaatlere verilmediği nasıl ispatlanacaktır?
Unutulmasın ki eğitimcilerin dik boynunu böyle eğemezsiniz. Öğretmen bir telefon konuşmasıyla zan altında kalma ihtimaline karşın, mesleğinin gereğini yapmaktan vazgeçmez. Meslek üstadımız Fakir Baykurt'un dediği gibi, "Öğretmen yalvarmaz, öğretmen boyun eğmez, öğretmen el açmaz, öğretmen ders verir!" Eğitim-İş olarak biz de öğretmenlerimizin yalnız olmadığının ve onları zan altında bırakmanın öyle kolay olmadığının dersini vermeye hazırız. Bir kez daha!
MERKEZ YÖNETİM KURULU