MEB’in kariyer mesleğini ücretli öğretmenlik yoluyla yaptırması hem büyük bir çelişkidir hem de mesleğe haksızlıktır.

Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!

Türk Eğitim-Sen Genel Başkan Yardımcıları M. Yaşar Şahindoğan ve Selahattin Dolğun Uşak ve Denizli’de bir dizi ziyaretlerde bulundu.

Genel Başkan Yardımcılarımız Türk Eğitim-Sen üyesi Covid-19 nedeniyle hayatını kaybeden okul müdürü Mustafa Ergan’ın ailesini taziye ziyaret bulundu.  Ziyarette Genel Başkan Yardımcımız M. Yaşar Şahindoğan; “Sendikamızın Çameli İlçe Başkanı olan Mustafa Erenay başkanımızın ailesine Türk Eğitim-Sen Genel Merkezimiz adına baş sağlığı diliyoruz.” dedi.

Genel Başkan Yardımcısı M. Yaşar Şahindoğan toplantılarda yaptığı konuşmada; ücretli öğretmenlik hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Milli Eğitim Bakanlığınca öğretmen ihtiyacını karşılamak için yıllardır ücretli öğretmenlik diye bir geçici istihdam şekli uyguladığını kaydeden Şahindoğan, “Sadece girdikleri ders saati kadar ek ders ücreti ödemesinin yapıldığı bu sistemde, ücretli öğretmenler geçici bir süre için ( öğretim yılı boyunca ya da o kadroya öğretmen ataması yapılana kadar) çalıştırılmaktadır.” dedi. Şahindoğan; “Büyük bir bölümü eğitim fakültesi mezunu olan ücretli öğretmenler, kadrolu öğretmenlerin maaşının yaklaşık üçte birine tekabül eden ücret rakamlarıyla çalıştırılmaktadır. Aynı işi yaptıkları halde karşılığında bu kadar yetersiz ücret ödenmesi, bize göre emeğin sömürülmesi ve ucuz iş gücüne dayalı bir istihdam politikasının tercih edilmesi demektir. Hem, bir kariyer mesleği olan öğretmenliğe bu vasfı kazandırmak için Öğretmenlik Meslek Kanunu çalışması yapan MEB’in kariyer mesleğini ücretli öğretmenlik yoluyla yaptırması hem büyük bir çelişkidir hem de mesleğe haksızlıktır. Eğitim, ticari bir alan değildir, eğitime bir tüccar gözü ile bakılamaz, öğretmenin yapacağı işi daha ucuza nasıl yaptırırım denilerek eğitime yaklaşılmaz Ülkemizde hiç bir kariyer mesleğinde ücretli olarak o işin yaptırılması örneği bulunmadığı halde, söz konusu olan eğitim ve öğretmenlik olunca bunun mümkün görülmesi çok üzücüdür.” diye konuştu.

Türk Eğitim-Sen olarak, ücretli öğretmenlik sisteminin kaldırılması ve bu uygulama yerine öğretmen ihtiyacı kadrolu öğretmen ataması yapılarak karşılanması gerektiğini söyleyen M. Yaşar Şahindoğan,  “Bu kapsamda bu yıl tamamlanmadan en az 60 bin öğretmen ataması acilen yapılmalı, böylelikle ücretli öğretmen ihtiyacı da azaltılmalıdır. 2021 yılında ise ihtiyaç kadar yine kadrolu atama yapılarak ücretli öğretmenlik sistemi tamamen bitirilmelidir. Yüz binlerce eğitim fakültesi mezunu öğretmeni atamak yerine onları ücretli kölelik sistemine mahkûm etmek kabul edilebilecek bir durum değildir.” dedi.

3600 Ek gösterge olayı maalesef yılan hikayesine döndüğünü kaydeden M. Yaşar Şahindoğan,  12 Haziran seçimleri öncesinde Sayın Cumhurbaşkanının  dört meslek grubunun (öğretmenler, polisler, hemşireler, imamlar) ek gösterge oranları 3600 e çıkacak taahhüdüyle, bu siyasetin gündemine girdi. Zaten Türk Eğitim-Sen olarak yıllardır talebimizdi. Türkiye Kamu Sen olarak bir yasa tasarısı hazırladık. Yasa tasarımızda yıllardır bizim talep ettiğimiz şekilde, bütün kamu çalışanlarının  ek gösterge oranlarının yeniden güncellenmesini talebini ortaya koyduk. Bunu yaparken de, hiyerarşik silsileyi  koruduk. Hatta, şu an ek göstergeden yararlanamayan, yardımcı hizmetler sınıfında çalışanları da bu tasarıya dahil ettik. Yasa tasarımız mecliste plan bütçe komisyonun da duruyor. Bu ek gösterge düzenlemesinin iktidarıyla, muhalefetiyle el birliğiyle çıkarılması.” dedi.

Türk Eğitim Sen olarak, yıllardır öğretmen meslek kanunun çıkartılmasının konusunda ısrarlu olduklarının altını çizen M. Yaşar Şahindoğan Öğretmenlik mesleğinin statüsünü sağlam bir yasal zemine kavuşturacak, mesleğimizin saygınlığını koruyacak bir kanun ediyoruz.  2023 Eğitim vizyon belgesinde, kamuoyuna öğretmen meslek kanunu çıkarılacak taahhüdü verildi. Gerek 2023 eğitim vizyon belgesi gerekse öğretmen meslek kanunuyla ilgili görüşlerimizi bakanlığımıza sunduk. Bize 2019 yılı sonu itibarıyla kanunun çıkarılacağı ifade edilmişti. Ancak şu ana kadar çıkarılmadı. Meslek kanunun da  neler olmalı: En başka okul müdürlerinin kadroya alınmasıdır. Maaşlar  ona göre artacak. Bir teşvik uygulaması var. Biz, Türk Eğitim Sen olarak yıllardır şunu ifade ederiz: Ülkemizin  elverişsiz koşullarının hakim olduğu bölgelerde, öğretmen istihdamı sağlanamıyor.  Hatta bunun  tedbiri olarak da çakılı sözleşmeli uygulama getirildi. Bize göre;  bu insanlık dışı bir usuldür. Biz bakanlığa şunu söyledik: Ülkemizin elverişsiz koşullarının hakim olduğu bölgelerde öğretmen istihdamını sağlamanın yolu, öğretmeni esir etmek değil, teşvik etmektir.  Şunu önerdik: Mahrumiyet derecesine göre bir brüt asgari ücret ile  iki brüt asgari ücret olarak değişen oranlarda, zorunlu hizmet tazminatı verelim. Nitekim bizim bu önerimi, devletimiz tarafından şu an kabul edilmiş durumdadır. 2023 vizyon belgesi ve çıkarılması planlanan meslek kanununda teşvik uygulamasıyla yer bulmuş durumdadır. Tabi bunun  da bir ekonomik karşılığı var.”  diye konuştu.

Genel Başkan Yardımcımız Selahattin Dolğun ise, “Denizli/ Çameli’nde, bir süre önce covid 19 nedeniyle kaybettiğimiz Çameli İlçe Başkanımız Mustafa Ergenay’ın muhterem eşi Başak hanıma Türk Eğitim Sen Genel Merkezimiz adına Allah’tan rahmet, muhterem eşi ve ailesine sabırlar diliyorum.” dedi.

Salgın sürecinin başlamasından itibaren öğretmenlerin ve yüz yüze ve uzaktan eğitim sağlıklı yürütülmesi için büyük mücadeleler verdiğini söyleyen Selahattin Dolğun, “Tüm eğitim çalışanlarına kolaylıklar diliyorum” dedi. Dolğun; “Salgının ülkemizde etkisini göstermeye başladığı 11 Mart 2020 tarihinden bu tarafa öğretmenlerimiz, eğitim çalışanlarımız sürece dahil olmuş, vatandaşlarımızla, öğrencilerimizle bire bir ilgilenmişlerdir. Salgınla mücadele kapsamında birçok arkadaşımız, hastalığa yakalanmış, vefat etmiştir. Ülkemizin yapmış olduğu bu topyekûn mücadelede etkin rol oynayan eğitim çalışanlarımıza müteşekkiriz.

Öğretmenlerimiz ve idarecilerimiz yüz yüze eğitimle beraber uzaktan eğitimin sağlıklı bir şekilde yürümesi için, zorluklarla mücadele etmektedirler. Tüm eğitim çalışanlarına kolaylıklar diliyorum.” diye konuştu.

Sözde sendikaların önlenemez erime sürecine girdiklerini ifade eden Dolğun; “Ölümü yaklaşan kimseye, hilesi fayda vermez” Hz. Ali

Bazı sendikalar için, önlenemez bir erime süreci başlamıştır. Bizler Türk Eğitim-Sen olarak, her koşulda ve şartta, sadece ve sadece doğruları, hakkı savunmaya devam edeceğiz. Köklü mazimizden gelen kuruluş felsefemiz ışığında, inanmışlar ordusu vatan sevdalıları, ahlaklıca mücadele etmeye ve toplum nezdinde saygı duyulan, itibar gören milli bir sivil toplum kuruluşu olarak kamu çalışanlarının güven kapısı olmaya devam edeceğiz.” dedi.

Alım gücündeki erimenin telafi edilmemesi durumunda daha vahim sonuçlarla karşılaşılacağını  “ “Kamu çalışanları ve emeklilerinin yanında olmak; onları, yoksulluk sınırının altında bırakmayan ve insanca yaşayabilecekleri ücrete kavuşturmaktır.(Yandaş sendikaya göre bile Eylül ayında 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 2.473 TL, yoksulluk sınırı ise 7.187,3 TL oldu!). Alım gücündeki erimenin telafi edilmemesi durumunda daha vahim sonuçlarla karşılaşılacaktır.” dedi.

İl içi, özür grubu mağdurlar hakkında da önemli açıklamalarda bulunan Dolğun; “İl içi özür grubu mağdurlarının MEB tarafından yıllardır görmezden gelinmesini anlamak mümkün değil.

Aynı ilde fakat aralarında 100-200 km mesafe bulunan aileleri birleştirin artık. 50 Km sınırı koyarsınız, üzerindekileri ilçe emrine vererek mağduriyeti giderirsiniz.

Bu duyarsızlık artık son bulsun!” şeklinde konuştu.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

YKS KİTAPLARI Nazilli Haber