Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
21 Eylül’de kısmen yüz yüze ve uzaktan eğitim yoluyla yeni eğitim öğretim yılı başladı.
Ancak MEB’in açıklama ve bilgilendirmelerde içerik ve zamanlama açısından yetersiz kalması nedeniyle günlerdir okul ve il-ilçe milli eğitim yöneticileri tarafından farklı uygulama ve yorumlara şahit olmaktayız.
Özellikle öğretmenlerimizin ek ders ücretleri hususunda oluşan kafa karışıklığı bir müddet sonra karmaşaya dönüştü.
MEB’in bugün yayınladığı EK DERS ÜCRETİ konulu genelge ise karmaşayı çözmeyi bırakın, öğretmenlerimizin endişelerini daha da artırmıştır.
Bir kere şu gerçeği göreceğiz: Yüz yüze eğitimin yapıldığı normal koşulları, uzaktan eğitime mecbur kaldığımız bu döneme uygulayamazsınız. MEB, öğretmenlerimizin maaş karşılığı ve ek ders ücreti karşılığı olarak düzenlediği ders yükü planlamasını, içerisinde bulunduğumuz bu uzaktan eğitim sürecine uygun şekilde yeniden düzenlemelidir.
Ülkemiz olağanüstü bir süreci yaşamaktadır. Doğal olarak, olağanüstü dönemleri olağan dönemlerin yorumlarıyla yönetmek mümkün değildir.
Bakanlık çok açık bir şekilde “Yüz yüze eğitimde olduğu gibi tüm öğretmenlere haftalık ders çizelgesi hazırlanacak ve maaş karşılığı ve ek ders ücretleri bu çizelge üzerinden ödenecek” şeklinde bir yorumla karmaşayı engellemelidir.
Ki, bu durum toplu sözleşme gereği sağlanan bir haktır zaten.
Lakin hal böyleyken;
-Okullara ve öğretmenlere canlı ders kotası koyar ve arkasından da maaş karşılığını doldurmadınız diyerek ek ders ücretini keserseniz, yanlış olur.
-Canlı derse girene ve maaş karşılığını doldurana ek ders ücreti öderim derseniz, yanlış olur.
-Canlı ders imkanı vermediğiniz okul öncesi öğretmenlerine ek ders ücreti ödemezseniz, yanlış olur.
-Sınıfları birleştirir ve arkasından canlı derste maaş karşılığını doldurmadınız diyerek (branş öğretmenleri başta olmak üzere) öğretmenlerimize ek ders ücreti ödemezseniz, yanlış olur.
-20 saat maaş karşılığı olan meslek lisesi öğretmenlerimizi işletme beceri eğitiminden gelen ek ders ücretlerinden yoksun bırakırsanız, yanlış olur.
-Yüz yüze eğitimin iki üç katı mesai harcamak zorunda kalan ve olağanüstü bir performans sergileyen öğretmenlerimizi bir de idarecilerin dayatma ve baskılarına mahkum bırakırsanız, yanlış olur.
MEB’e tekraren sesleniyorum:
Öğretmene sahip çıkmak da MEB’in öncelikli sorumluluklarındandır. Gerçekten büyük bir gayret ortaya koyan öğretmenlerimizi karmaşanın ve belirsizliğin içerisine mahkum bırakırsanız başarı mümkün değildir. Temmuz ayı itibariyle 4 kişilik bir ailenin asgari geçim haddinin 7.334 TL olduğu, emekliliği haketmiş bir öğretmenimizin dahi ek ders ücretiyle bile yoksulluk sınırının altında ücret alabildiği ülkemizde ek ders ücretlerini lütuf ve ulufe gibi göstermeye kimsenin hakkı yoktur. Ek ders ücretleri, öğretmenlerimizin temel giderlerini karşılamak için elzem olan bir gelir kalemidir. MEB öğretmenlerimizin gelir kaybına uğramaması için her türlü tedbiri hızla almak zorundadır.
Kimse merak etmesin; çocuklarımızın eğitim süreciyle ilgili en yüksek kaygıyı taşıyanlar öğretmenlerdir. Ve öğretmenlerimiz, bu süreçte hiçbir destek almadan, tamamen kendi imkan ve gayretleriyle gereğini fazlasıyla yapıyor, yapacaktır. Normal koşulların mevzuat yorumlamaları üzerinden canlı ders anlatımı üzerinden (öğretmenin iradesi dışındaki zorluk ve aksamalar nedeniyle) ücretlendirmeye giderseniz bu büyük bir haksızlık olacaktır.
Türk Eğitim Sen olarak, haksızlıklara neden olunmaması ve meslektaşlarımızın kazanımlarının korunması anlamında süreci yakınen takip edeceğimizin bilinmesini istiyorum.