Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Yılın ilk yarısında MEB bütçe harcamalarının dağılımına bakıldığında eğitimin en temel ihtiyaçlarının görmezden gelindiği, bütçenin sadece zorunlu harcamalar dikkate alınarak harcandığı, hatta zorunlu harcamalarda bile ciddi oranda kısıntıya gidildiği anlaşılmaktadır.
Yıllardır eğitime ayrılan kaynaklar sadece rakamsal olarak artmakta, doğrudan eğitim hizmetlerine yönelik yatırımlar açısından bütçelerde gerçek anlamda bir artışın yapılmadığı görülmektedir. Geçtiğimiz 17 yıl içinde MEB bütçesinde rakamsal olarak artış olduğu görülse de, MEB bütçesinin merkezi yönetim bütçesine oranı 2018 yılında yüzde 12,13 iken, 2019’da bu rakam yüzde 11,84’e gerilemiştir. Benzer bir azalma MEB bütçesinin milli gelire oranında yaşanmış, 2018’de MEB bütçesi/milli gelir oranı yüzde 2,69 iken, 2019’da bu oranın yüzde 2,56’ya gerilediği görülmüştür.
Eğitim Yatırımlarına Ayrılan Bütçe Belirgin Bir Şekilde Azaltılmıştır
AKP iktidarın döneminde MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan payın gelişim seyri, her fırsatta “Bütçeden en çok payı eğitime ayırdık” diyenlerin eğitime ayrılan bütçenin ne kadarının yatırıma ayırdıklarını gizlemeye çalışarak gerçekleri çarpıtmışlardır. MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay 2002 yılında kriz koşullarında bile eğitim bütçesinin yüzde 17,18’ini oluşturmuştur.
2019 yılının ilk yarısı itibarıyla ekonomik sınıflandırmaya göre en yüksek gerçekleşme oranı yüzde 60,58 ile mal ve hizmet alım giderlerinde, en düşük gerçekleşme oranı ise yüzde 35,71 ile sermaye transferlerinde meydana gelmiştir.
2018 yılında MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay yüzde 8,36 iken, ekonomik krizin etkisiyle 2019 yılında neredeyse yarı yarıya azaltılarak yüzde 4,88’e gerilemiştir. Bu durum MEB’in ilk altı aylık bütçe harcamalarına da yansımıştır. Eğitim bütçesi içindeki eğitim yatırımları için kullanılan sermaye giderlerinde yüzde 14,54 ve sermaye transferlerinde yüzde 89,70 oranında azalma meydana gelmiş olması, ekonomik kriz gerekçesiyle 2019 eğitim bütçesinden ciddi anlamda tasarruf yapılmaya çalışıldığını göstermektedir.
Kamu Kaynakları Özel Okullara Aktarılmaya Devam Etmektedir
Özel okullara destekten kademeli olarak vazgeçileceğinin açıklanmasına karşın MEB bütçesinden bu yıl da yüzlerce milyon lira yine özel öğretime destek adı altında aktarılmıştır. Özel okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim okul türlerinde öğrenim gören ve eğitim ve öğretim desteğine hak kazanan öğrencilere ilk altı aylık dönem içerisinde 682 milyon 835 bin 712 TL bütçe aktarılmıştır. Destek eğitim kapsamında 2019 yılı ilk altı ayında toplam 1 milyar 552 milyon 142 bin TL ödeme yapılmıştır. Yine organize sanayi bölgelerinde veya organize sanayi bölgeleri dışında açılan meslekî ve teknik eğitim okullarında öğrenim gören öğrenciler için eğitim ve öğretim desteği ödemeleri kapsamında ilk 6 aylık dönem için toplam 187 milyon 146 TL ödenek gönderilmiştir.
MEB, eğitimin gittikçe daralan kamusal niteliğini tamamen ortadan kaldırmaya çalışırken, öğrenci ve velileri açıkça özel okullara yönlendirme politikasını ‘özel öğrenim teşviki’ gibi uygulamalar üzerinden sürdürmektedir. Özellikle 4+4+4 düzenlemesi sonrasında, velilerin ekonomik koşullarını zorlayarak çocuklarını özel okullara göndermesi, teşvik politikaları ile özel okul sayılarının ve bu okullara giden öğrenci sayısının ciddi anlamda artmasını beraberinde getirmiştir.
Kamu kaynaklarının devlet okulları için kullanılması yerine özel okullara teşvik adı altında aktarılması, eğitimde yaşanan eşitsizlikleri ve okullar arasındaki nitelik farklarını daha da derinleştiren bir işlev görmektedir. Bu durum okulları sadece devlet okulu-özel okul şeklinde ayrıştırmakla kalmamakta, aynı zamanda zenginle yoksula ayrı ayrı ‘devlet okulu’, hatta aynı devlet okulu içinde gelir durumuna ya da başarı düzeyine göre farklı sınıflar oluşturulmasının önünü açmaktadır.
Eğitimden ve Geleceğimizden Tasarruf Edilemez
Kamu okullarına, yurtlarına ayrılmayan eğitim bütçe kaynaklarının eğitim yatırımları yerine özel okullara çeşitli adlar altında transfer edilmesi ülkenin tüm yurttaşlarının vergilerinin, emeğinin kamu yararına aykırı bir şeklide kullanılması anlamına gelmektedir. Ayrıca devletin asli sorumluluğu olan kamusal eğitim hakkının en temel ilkelerinden birisi eğitimin herkes için eşit koşullarda ulaşılabilir olmasının sağlanmasıdır. MEB’in bütçe harcamalarına bakıldığında bu temel ilkenin hiç dikkate alınmadığı görülmektedir.
MEB’in bütçe kaynaklarını kullanırken yaptığı tercihlerin eğitim sistemi açısından telafisi mümkün olmayan sorunlara yol açması kaçınılmazdır. MEB bütçesinden ekonomik kriz gerekçesiyle tasarruf yapılması bir yana, eğitime ayrılan bütçenin ilk aşamada en az iki kat arttırılması ve okullara ihtiyacı kadar ödenek ayrılması gerekmektedir.
Eğitimden ve geleceğimizden hiçbir gerekçe ile tasarruf edilemez. Eğitime ayrılan bütçeden kesintiye gidilmemeli ve bütçenin eğitimin ihtiyaçları doğrultusunda kullanılması için bütün imkanlar seferber edilmelidir.