Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Mehmet Emin Esen, Arap Eğitim Örgütü’nün 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü dolayısıyla Fas Demokrat Eğitim Sendikası’nın ev sahipliğinde, Cezayir, Mısır, Kuveyt, Lübnan, Ürdün, Sudan ve Filistin eğitim sendikaları temsilcilerinin katılımıyla Marakeş’te düzenlediği “Arap Dünyasında Eğitimin Stratejik Vizyonu” konulu sempozyuma Eğitim-Bir-Sen’i temsilen katılarak, “Mülteci ve Zorunlu Göçe Tabi Tutulanların Kamu Hizmetlerinden Faydalanma Hakkı” başlıklı bir konuşma yaptı.
Zorunlu göç birçok trajediyi beraberinde getiriyor
Göç konusunun günümüzde tüm ülkeleri etkileyen önemli konulardan biri olduğunu belirten Esen, göçün, sadece göç alan devletlerin değil, küreselleşmenin hissedildiği tüm coğrafyalarda gündemin ilk sıralarında yer aldığını, çok yönlü etkileriyle neredeyse herkesi ve her yapıyı ilgilendirdiğini söyledi. Dünya tarihinin, bir yönüyle göçlerin tarihi olduğunu vurgulayan Esen, şöyle devam etti: “Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre son 20 yıldaki hızıyla artmaya devam ederse uluslararası göçmen sayısının 2050’de 405 milyona ulaşması beklenmektedir. Zorunlu göç, birçok trajediyi de beraberinde getiriyor. BM Mülteci Örgütü’nün ‘Çaresiz Yolculuklar’ raporuna göre 2018 yılında, Akdeniz’i geçmeye çalışırken her gün ortalama 6 kişi, toplamda 2 bin 275 kişi hayatını kaybetti veya kayboldu.”
Türkiye yaklaşık 4 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyor
II. Dünya Savaşı’ndan bu yana göç akınından en çok etkilenen ülkenin Türkiye olduğuna dikkat çeken Esen, “Suriye’de Mart 2011’de başlayan çatışmalar büyük bir insani felakete neden oldu, olmaktadır. Yüz binlerce insan hayatını kaybetmiş, milyonlarca insan evini terk etmek zorunda kalmıştır. Türkiye, bu süreçte sorumluluğunu fazlasıyla yerine getirmiştir. Göçün yönetilmesi, koordine edilmesi amacıyla Nisan 2013 tarihinde İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak Göç İdaresi Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Ülkemiz 3,5 milyonu Suriyeli mülteci olmak üzere, Afganistan, Irak, İran, Somali ve diğer ülkelerden gelen toplam 4 milyon insana ev sahipliği yapmaktadır. Geçici barınma merkezlerinde kalan Suriyelilerin sayısı 19 Eylül 2019 tarihi itibarıyla 63 bin 187 kişi olarak açıklanmıştır. Buna göre Suriyelilerin yalnızca yüzde 2’si kamplarda yaşamaktadır. Geçici koruma altına alınan kayıtlı mültecilerin Türk nüfusuna oranı ise ülke genelinde yüzde 5’dir” şeklinde konuştu.
620 bin Suriyeli çocuk Türkiye’de eğitimine devam ediyor
Suriyeli çocukların yüzde 60’ının okullaşmasının sağlandığını ifade eden Esen, şöyle konuştu: “Yasal olarak, 06-13 yaş arasındaki her çocuğun statüsüne bakılmaksızın eğitim ve öğretim görmesi ve okullara devam etmesi zorunludur. 620 bin Suriyeli mülteci çocuk eğitimine Türkiye’deki devlet okullarında devam ediyor. 222 bin mülteci geçici eğitim merkezlerinde öğrenimine devam ederken, 87 bin mülteci Türkiye’de mesleki eğitim aldı.”
Savaşın başlangıcından bu yana Türkiye’nin mülteciler için toplam harcamasının 31 milyar dolara ulaştığını söyleyen Esen, “Yerel yönetim seviyesinde 6,5 milyar dolar, sivil toplum örgütleri seviyesinde ise 1,5 milyar dolar insani yardım toplandı. Türkiye’den Suriye’ye bugüne kadar 39 bin 373 TIR insani yardım taşındı. Eğitim-Bir-Sen de hem ülkemizde yaşayanlar hem de Suriye içinde kalan Suriyeli kardeşlerimiz için yardım kampanyaları yaptı” ifadelerini kullandı.
Göç, bir yönüyle emperyalizmin kaynakları sömürmesindeki iştahının bir sonucudur
Mehmet Emin Esen, göçün, sosyal hayattan eğitime, çalışma hayatından toplumsal dokuya kadar bir ülkeyi derinden etkileyen bir süreç olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle tamamladı: “Yakın tarihin en büyük göç dalgası ile karşılaşan ülkemiz, insani ve vicdani bir duruş ile açık kapı politikası uygulamıştır. Göç, bir yönüyle, emperyalizmin kaynakları sömürmesindeki iştahının bir sonucudur. Biliyoruz ki sebeplerin kökü kazınmadan sonucun yıkımını ortadan kaldırmak mümkün değildir.”