Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, eğitim çalışanlarının eğitimin asli unsuru, öznesi olduğunu belirterek, “Eğitim çalışanlarının sorunları tam manasıyla çözülmedikçe, sistem ne kadar iyi olursa olsun, istenilen başarı elde edilemez, hedefler tutturulamaz. O nedenle, eğitim politikasının ilk sırasına eğitim çalışanlarının memnuniyeti, temel sorunlarının çözümü ve talepleri konulmalıdır” dedi.
Eğitim-Bir-Sen 8. Bölge Toplantısı Trabzon, Giresun, Gümüşhane, Rize, Artvin teşkilatlarının katılımıyla Trabzon’da Genel Başkan Ali Yalçın’ın; 7. Bölge Toplantısı Samsun, Sinop, Çorum, Amasya, Tokat ve Ordu teşkilatlarının katılımıyla Samsun’da Genel Sekreter Latif Selvi’nin açılış konuşmasıyla başladı.
Sendikal çalışmaların, yapılması tasarlanan faaliyetlerin, toplu sözleşme sürecinin, eğitim ve eğitim çalışanlarının gündeminin konuşulduğu, istişarelerin yapıldığı, eğitim programlarının gerçekleştirildiği toplantılar, Genel Başkan Ali Yalçın’ın Samsun’daki kapanış konuşmasıyla sona erdi.
Sabır kotası tüketilmiş, umut sınırının sonuna gelinmiştir
Şube başkanları, yönetim kurulları, denetleme ve disiplin kurulu üyeleri, ilçe temsilcilik yönetimleri ve kadın komisyonlarının katıldığı toplantılarda konuşan Ali Yalçın, eğitim çalışanlarının eğitimin asli unsuru olduğunu vurgulayarak, eğitim çalışanlarının sorunları tam manasıyla çözülmedikçe, sistem ne kadar iyi olursa olsun, istenilen başarının elde edilemeyeceğini, hedeflerin tutturulamayacağını söyledi.
“O nedenle, eğitim politikasının ilk sırasına eğitim çalışanlarının memnuniyeti, eğitim çalışanlarının temel sorunlarının çözümü ve talepleri konulmalıdır” diyerek sözlerini sürdüren Yalçın, “Biz, 2023 Eğitim Vizyonu Belgesi’nin sorunları gördüğünü ve tespit ettiğini ifade ettik, ‘Başlıklar tamam, boşluklar da tamamlansın’ dedik. Ama gelinen noktada görüyoruz ki başlıklardan hiç birine çentik atılmamış, boşluklar da tamamlanmamış. Dolayısıyla eğitim çalışanları, temel sorunları bakımından sabır kotasını tüketmiş, talepleri bakımından umut sınırının sonuna gelmiştir” ifadelerini kullandı.
Yüz binlerce öğretmen adayı atanmayı beklerken, öğretmen açığını ücretli öğretmenlerle kapatmaya çalışmak kabul edilemez
Yalçın, daha fazla zaman geçirilmeden el atılması, çözüme kavuşturulması gereken pek çok sorun bulunduğuna dikkat çekerek, “Anayasal ve yasal hakları kısıtlanmış, aile bütünlüğü bozulmuş sözleşmeli öğretmenler kadroya geçirilmeli ve sözleşmeli istihdamdan derhal vazgeçilmelidir. Yüz binlerce öğretmen adayı atanmayı beklerken, öğretmen açığını, ucuz iş gücü olarak görülen, ücretli öğretmenlerle kapatmaya çalışmak kabul edilebilir bir şey değildir. Ücretli öğretmenlik, insan haklarına ve çalışma ahlakına aykırı bir uygulamadır” şeklinde konuştu.
Kurum yöneticiliği ikincil görev kapsamından çıkarılmalı, münhasır bir kadro verilmelidir
Kurum yöneticiliğinin ikincil görev kapsamından çıkarılmasını, yöneticilere münhasır bir kadro ihdas edilmesini isteyen Yalçın, şöyle devam etti: “Eğitim yönetiminde liyakat ve kariyer esaslarına uygun bir sistem hayata geçirilmelidir. Öğretmenlik Meslek Kanunu çıkarılmalı; öğretmenlik, kariyer mesleği hâline getirilmeli ve böylece mesleğin saygınlığı artırılmalıdır. Okullara yeterli ödenek verilmeli, okul yöneticileri finansman bulma töhmetinden kurtarılmalıdır, eğitimin kalitesine yoğunlaşmaları sağlanmalıdır. Bağış tartışmalarıyla, yöneticilerle velileri karşı karşıya getiren, yöneticilerin enerjisini emen ödenek sorunu bir an evvel çözülmelidir.”
Atama ve yer değiştirme takviminin ürettiği sorunlar giderilmelidir
Sorun üreten uygulamaların gözden geçirilmesi çağrısında bulunan Yalçın, “Atama ve yer değiştirme takviminin ürettiği sorunlara çözüm bulunmalıdır. Bakanlık, eğitimin esas meselelerine odaklanmalı; eğitim çalışanlarının taleplerini azami ölçüde karşılayan, mağduriyetleri önleyen, adil ve sürdürülebilir bir atama ve yer değiştirme politikası izlemelidir” diye konuştu.
Eğitim bir bütündür, hiç kimsenin katkısı, emeği yok sayılamaz
Ali Yalçın, ek ders esaslarındaki adaletsizliklerin giderilmesi, ek ders ücretlerinin artırılması, eğitim çalışanlarına yönelik giderek artan şiddetin önlenmesi için caydırıcı tedbirlerin alınması, bakanlığın bu konuda öncü rol üstlenmesi, başta hizmetli, memur, şefler olmak üzere, genel idare hizmetleri ve yardımcı hizmetler sınıfı personelinin mali ve özlük haklarında iyileştirmeler yapılması gerektiğini vurgulayarak, “Nitekim eğitim bir bütündür. Hiç kimsenin katkısı, emeği yadsınamaz, yok sayılamaz” dedi.
Yükseköğretimde iş güvencesinin esas alındığı, katılımcı yönetimin öncelendiği yeni bir anlayışa ihtiyaç var
Yükseköğretimde iş güvencesinin esas alındığı, katılımcı yönetimin öncelendiği yeni bir anlayışa ihtiyaç olduğunun altını çizen Yalçın, şunları söyledi: “Akademik özgürlüğün, hukuka bağlılığın ve çalışma barışının esası için üniversitelerimizde rektörlerin yetkileri sınırlandırılmalı, idari iş ve tasarrufları denetlenmelidir. Yükseköğretim sistemi oligarşik yapıdan artık kurtarılmalı; yasakçı, baskıcı, keyfî uygulamalara son verilmelidir. Akademik yükselmede adil bir sistem tesis edilmelidir. Kadro alımlarında keyfîlik ortadan kaldırılmalı, norm kadro uygulamasından doğan mağduriyetler giderilmelidir. İdari personel, akademik personele tanınan yükseköğretim tazminatı, geliştirme ödeneği gibi temel bazı mali ve sosyal haklardan faydalandırılmalıdır. Üniversitelerimizde aynı statüye sahip personel arasında liyakat ve kariyer ilkeleri çerçevesinde adalete ve hakkaniyete uygun görevde yükselmenin önü açılmalıdır. Üniversitelerarası naklen atama ve yer değişikliğine imkân tanıyan ulusal bir sisteme ihtiyaç vardır.”
Üç soruna dikkat çektik, eylem kararı aldık
Eğitim-Bir-Sen’in tarihinin haksızlıklar ve yasaklarla mücadele tarihi olduğunu belirten Yalçın, sözlerini şöyle tamamladı: “Biz mücadele azmini hiçbir zaman yitirmedik, yitirmeyeceğiz. Bu mücadele ruhu; bizi biz kılan, bize teveccühün sebebi olan, tarih ve medeniyetimizin yüklediği misyondur. Bu amaçla üç ayaklı bir eylem planı devreye koyduk. Üç temel sorunu etiketledik ve afişleyerek eylemimizi ilan ettik. 6 yıldır serbest kılık ve kıyafet eylemi yapıyoruz. Haftada birden fazla nöbet görevini yerine getirmiyoruz. Mesai dışı zorunlu mesleki çalışmalara katılmıyoruz. Nice yasakları, nice dayatmaları, sizlerin iradesiyle, layık oldukları yere, tarihin kirli çöp tenekesine yolladık. Kamusal alan yalanını, sizlerin büyük azim ve gayretiyle topladığımız 12 milyon 300 bin imzayla tarihe gömdük. Bin yıl sürecek denen 28 Şubat vesayetini 10 yılda yok ettik. Turnikeleri de onların faşist bekçilerini de kaldırıp attık. Eğitim-Bir-Sen, hak, adalet ve insaniyet mücadelesi demektir.”