Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
İşçi sınıfının haftanın 6 günü, günde 12 saat çalıştırılmasına karşı, haftada 5 gün, günde 8 saat çalışma talebiyle ABD’de başlattığı grev ve eylemlerde yüzlerce işçinin işten atılma ve öldürülme pahasına ırk ve din ayrımı gözetmeksizin burjuvaziye karşı gösterdikleri sınıf dayanışması II.Enternasyonal’ın kararıyla 1890 yılından bu yana 1 Mayıs “Uluslararası İşçi Sınıfının Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak kutlanmaktadır.
Türkiye’de AKP’nin iktidarda olduğu 16 yıl emekçiler açısından en büyük hak kayıplarının yaşandığı dönem olarak tarihe geçmiştir. Ülkenin en değerli ve stratejik kaynakları özelleştirmeler yoluyla uluslararası ve yerli sermayeye peşkeş çekilmiştir. Esnek ve güvencesiz çalışma, taşeronlaştırma uygulamaları hızla yaygınlaşıp, kitlesel işten çıkarmalar sürerken, düşük ücret ve maaş artışlarının dayatıldığı, emeğe yönelik saldırıların çok yönlü olarak hayata geçirildiği bir süreç yaşanmıştır.
ITUC’un raporunda, Türkiye, Kamboçya, Hindistan ve İran gibi ülkelerle birlikte çalışanlar için en kötü on ülke sıralamasında yer almış ve şu değerlendirme yapılmıştır:
“100 bin devlet çalışanı işini kaybetti. Gösteri yapma hakkı ortadan kaldırıldı. Sendikalar ve sendika üyeleri toplum düşmanı olmakla suçlanıyor. 672 sayılı KHK ile 50 bin kişi işten atıldı. Hükümetin bu keyfi uygulamasına karşı basın açıklamaları, yürüyüş ve protesto gösterileri yapıldı.”
Siyasi iktidarın, oluşturmak istediği yeni siyasal rejim, emekçi sınıfların sömürüsünü derinleştirmiştir.
AKP iktidara geldiğinden bugüne ücretlilerden alınan vergi artmış ancak faizden alınan vergi azalmıştır. Faiz gelirlerinin artması ülkede bir sıcak para ekonomisi oluşturmuş, sanayi üretimi ise artan iş talebini karşılayacak oranda gelişmemiştir. Hükümet, ülkede var olan işsizliği, her ilde üniversite açıp akademik nitelik gözetmeksizin öğrenci kontenjanlarını yüksek tutma yoluyla örtmeye çalışmaktadır. Böylece işgücü çağındaki milyonlarca genç, üniversite öğrencisi olarak görünmekte ve işsizlik rakamlarında yer almamaktadır.
Emekçiler verimlilik ve milli gelir artışından payını alamamaktadır. Bu nedenle de gelir dağılımı ülkemizde oldukça bozuktur. Nüfusun en düşük gelir grubunu oluşturan yüzde 20’lik diliminin milli gelirden aldığı pay yüzde 6’dır. Buna karşın nüfusun en yüksek yüzde 20’lik grubunun milli gelirden aldığı pay ise yüzde 46’dır.
Bugün halkın büyük bölümü açlık sınırının altında, yoksulluk sınırınınsa çok ama çok uzağında bir yaşam sürdürürken, bir milletvekilinin bir aylık maaşı, asgari ücretlinin 1 yıllık maaşına eşittir.
Kamu emekçilerinin iş güvencesinin elinden alınmak istenmesi, taşeronlaştırmanın, esnek ve güvencesiz çalışmanın yaygınlaşması, işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşullarının giderek ağırlaşmasına yönelik yasal düzenlemeler ve atılan fiili adımlar sürmektedir.
Eğitim-İş olarak; kamu çalışanlarının iş güvencesini ortadan kaldıracak, kamusal hizmetleri ticarileştirip, özelleştirecek girişimlere karşı hükümeti uyarıyoruz. Artık bıçak kemiğe dayanmıştır.
Sermaye güdümlü iktidarlar eliyle, ülkemizdeki emeğin sömürülmesi düzenine, emekçilerin “Birlik, mücadele ve dayanışma” ruhuyla karşı koyulacağına inanıyoruz. Bu mücadele kazanıldığında;
-Emekçi alın terinin karşılığını alacaktır
-Yoksulluk ve işsizlik yok edilecektir
-Hakça bir paylaşım düzeni kurulacaktır.
-Herkes için güvenceli bir iş, herkes için insanca yaşam hakkı sağlanacaktır.
-Cumhuriyetin laik, demokratik eğitim politikaları yaşama geçirilecektir.
-Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, bizlere emanet ettiği çağdaş, laik, demokratik Cumhuriyet daima yükselecek, ebediyen yaşayacaktır.
Bütün emekçiler temel hakları ve ekonomik talepleri için birleştiğinde, daha adil ve özgür bir dünyanın kurulacağını, emeğimizi sömürenlerin ise “bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gideceklerini” ve “bu güzelim memlekette hürriyetin en şanlı elbisesiyle elini kolunu sallaya sallaya dolaşacağını” biliyoruz.
Eğitim-İş olarak emeğimiz ve iş güvencemize sahip çıkmak için 1 Mayıs’ta ülkedeki tüm alanlarda olacağız.
Yaşasın Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü
Yaşasın 1 Mayıs!!
MERKEZ YÖNETİM KURULU