Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Eğitim-Bir-Sen Malatya 1 No’lu Şube’nin okul yöneticilerine yönelik düzenlediği ve Prof. Dr. Aytaç Alnıaçık’ın “Eğitim Yönetiminde Liderlik”, Prof. Dr. Burhanettin Dönmez’in ise “Eğitim Yönetiminde İletişim” başlıklarında sunum yaptıkları “Eğitim Yönetiminde Liderlik ve Yeni Yaklaşımlar” seminerinin açılışında konuşan Genel Başkan Ali Yalçın, Eğitim-Bir-Sen’in 27. yıllık bir birikim ve emek hareketi olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti: “Çeyrek asrı geride bırakan köklü bir sendika olarak idealist insanlarla başlayan soylu bir mücadelemiz, erdemli sendikal hareketimiz yarım asra yürüyor. Kurulduğumuz günden bugüne esnafın camıyla, kaldırımın taşıyla, milletin arabasıyla hiçbir zaman sorunumuz olmadı. Biz sesi değil, sözü yükseltmenin gayreti içerisinde olduk. Ülkemizin gelişmesine katkıda bulunmanın, taş üstüne taş koyabilmenin derdinde olduk. Sendikacılığı diğerlerine göre değil, değerlerine göre yapan bir teşkilat olarak ülkemiz, milletimiz, kamu görevlileri, mazlum ve mağdurlar için ter akıtmaya devam ediyoruz.”
Vesayetin değnekçisi değil, millî iradenin bekçisiyiz
27 yıllık süre zarfında her zaman milletin yanında yer aldıklarını vurgulayan Yalçın, “Hep millet iradesinin yanında yer aldık. Vesayete değnekçilik değil, millî iradeye bekçilik yaptık. Vesayeti, vesayete ırgatlık yapanları, dışarıdan sufle alanları, lejyonerliğe soyunanları her zaman deşifre ettik ve onların karşısında olduk. Demokratikleşmenin itici gücü, sürükleyici örgütü olduk. Millî irade hilafına kirli dalga varsa ‘dalga kıran’, milletin bekası için adım atılacaksa örgütlü gücüyle ‘dalga kuran’ olduk. Gelinen noktada ülkede değişim ve dönüşüme en büyük katkıyı sunan teşkilatız” şeklinde konuştu.
Söylemimiz, çalışmalarımız ve eylemlerimiz sesi değil, sözü yükseltmedir
Yalçın, yaptıkları çalışmalarla, hazırladıkları raporlarla sesi değil, sözü yükselttiklerinin altını çizerek, “Ses getiren, gündem oluşturan faaliyetlerimizle, doğruyu işaret eden, çözümün yolunu gösteren önerilerimizle, moral ve motivasyon bozan uygulamalara karşı çıkışımızla ve eylemlerimizle sözümüzü yükseltiyoruz” ifadelerini kullandı.
Şimdiye kadar birçok araştırma yaptıklarını, raporlar hazırladıklarını hatırlatan Yalçın, son olarak, ‘Eğitim Kurumu Yöneticilerinin Seçimi ve Yetiştirilmesi: Tespitler ve Bir Model Önerisi” başlıklı bir rapor hazırlayarak kamuoyuna açıkladıklarını kaydederek, 2023 Eğitim Vizyonu’nun açıklandığı Türkiye’de ‘Yönetici Yetiştirme ve Geliştirme Programı’ konusunda, tartışmalarla zaman kaybedilmemesi, ivedi bir çalışma yapılması gerektiğini söyledi.
Yöneticilerin her yıl en az 30 saat olmak üzere uygulamaya dönük nitelikli hizmet içi eğitim görmeleri sağlanmalıdır
Kaliteli eğitimin, iyi öğretmen ve lider yönetici ikilisini oluşturmayı ve ilişkisini doğru zeminde kurmayı gerektirdiğini vurgulayan Yalçın, “Genel yaklaşımımızı, 2017 yılında yayımladığımız ‘Eğitim Yönetiminde Liyakat ve Kariyer Sistemi’ raporumuzla aktarmıştık. ‘Eğitim Kurumu Yöneticilerinin Seçimi ve Yetiştirilmesi: Tespitler ve Bir Model Önerisi’ raporumuzda ise Kıta Avrupası, ABD, İngiltere, Avusturalya, Asya ve Uzak Doğu başlıkları altında birçok ülkenin yönetim uygulamalarına yer verdik. Avrupa’da 21 ülke ve bölgede yöneticilik eğitimi almış olma şartı var. Eğitimin süresi ülkelere göre değişiyor. Türkiye, Yunanistan, Lüksemburg, Letonya ve Danimarka gibi ülkelerde formel bir eğitim programı bulunmuyor” değerlendirmesinde bulundu.
“Okul yöneticilerini suçlamak kolay olandır. Bakanlıkça, ‘yetiştirme programı’ uygulamak ise doğru olandır” diyen Yalçın, sözlerini şöyle tamamladı: “Yöneticilere karşı sorumlulukla hareket edilmeli ve yöneticiler yüreklendirilmelidir. Üniversitelerdeki tezli/tezsiz eğitim yönetimi yüksek lisans eğitimlerinin içeriği incelendiğinde, bunların güncellenmesi gerektiği bir gerçektir. Yönetici yetiştirmeye uygun değildir. Yüksek lisans programları güncellenerek ‘Eğitim Yöneticisi Yetiştirme Programı’ hâline getirilebilir. Bakanlık, eğitim kurumu yöneticiliğinde önce yetiştirme sorumluluğu almalı, sonra seçme ve atama yetkisine odaklanmalıdır. Eğitim vermeden sınava tabi tutmak, atama yaptıktan sonra eğitim imkânları sunmamak, eğitim yöneticiliğinde en büyük hata ve eksiklerimizin başında yer alıyor. Eğitim kurumu yöneticilerinin her yıl asgari 30 saat olmak üzere nitelikli ve uygulamaya dönük hizmet içi eğitim görmeleri mutlaka sağlanmalıdır. Yöneticilerin mesleki gelişim ve motivasyonlarını artırmaya dönük eğitim programları Bakanlık tarafından hazırlanıp gerçekleştirilmelidir.”