Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Türk Eğitim-Sen Genel Merkezi, 23 Ekim 2019 tarihinde Ankara 1 No’lu Şube ODTÜ Temsilciliğinin düzenlediği “Cumhuriyete ve Bayrağımıza Sahip Çıkıyoruz” konulu basın açıklamasına destek verdi. ODTÜ Bilim Ağacı önünde bir araya gelen Türk Eğitim-Sen üyeleri ellerinde Türk bayrakları ile Mehmetçiğimize destek sloganları attı.
Basın açıklamasında Türk Eğitim-Sen Genel Sekreteri Musa Akkaş, Genel Başkan Yardımcıları Cengiz Kocakaplan ile Selahattin Dolğun, TÜRKAV Genel Başkanı Ebubekir Korkmaz ve yönetim kurulu üyeleri, Ankara Şube Başkanları ve şube yönetim kurulu üyeleri, ODTÜ çalışanları ve üyelerimiz katıldı.
Genel Sekreter Musa Akkaş basın açıklamasında, Cumhuriyetin 96’ıncı yaşını kutlayarak sözlerine başladı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kolay kurulmadığını vurgulayan Akkaş “Cumhuriyete sadakatle bağlıyız ve bu sadakat nesilden nesile aktarılarak, ilelebet sürecektir!” dedi.
Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı, Barış Pınarı Harekatı’nın önemine dikkat çeken Akkaş, “Bu operasyonlarla amaç terör tehdidinin ortadan kaldırılarak, bölgemizde ve ülkemizde huzurun sağlanması, Suriyeli mültecilerin sağ salim evlerine dönmeleridir. Bu noktada yanı başımızda yaşananlara gözümüzü kapatmamız mümkün değildir. Milli varlığımızın devamı, üniter yapımız, bekamız buna bağlıdır. Kısacası bu bir var oluş mücadelesidir” diye konuştu.
Akkaş açıklamasında şunları kaydetti:
“Değerli ODTÜLÜLER,
Kıymetli Türk Eğitim-Sen Genel Merkez Yöneticileri,
Ankara Şubelerinin değerli başkanları ve şube yönetim kurulu üyeleri,
Sendikamızın gücüne güç katan saygıdeğer Türk Eğitim-Sen üyeleri,
Sevgili öğrenciler,
“Cumhuriyete ve Bayrağımıza Sahip Çıkıyoruz” konulu basın açıklamamıza hepiniz hoş geldiniz!
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın bu yıl 96’ıncı yıl dönümünü kutluyoruz. Cumhuriyet; Türk milletinin karakteri, yaşam biçimidir. Cumhuriyet; bağımsızlığımız, bayrağımız, şehitlerimiz, hakkaniyetli yönetim, demokrasi, temel hak ve özgürlüklerdir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kolay kurulmamıştır. Her türlü talana, bozguna, işgale karşı anasının duasıyla, eşinden ve kundaktaki bebesinden aldığı güç ile aziz vatan toprakları için bedel ödemeye giden yiğitler; gerek cephede gerek cephe gerisinde korkusuzca mücadele eden kadınlar, çocuklar, dedeler, nineler sayısız destan yazmıştır.
Ülkemiz emperyalistler tarafından dört bir koldan kuşatıldığında, Türk milleti, zekâsı kılıçtan keskin, yönetim kabiliyeti ile kendisine hayran bırakan, eşsiz lider Atatürk önderliğinde, en karanlık dehlizlerin hizmetkârlarını imanı, bağımsızlık hasreti ve eşsiz inancı ile bozguna uğratmıştır. Yoktan var eden, yoksulluğa, teçhizat eksikliğine rağmen müthiş bir direniş gösteren kahraman ecdadımız kurtuluş mücadelesi neticesinde dünyanın en acımasız devletlerini dize getirmiştir. Bu kutlu mücadele, Cumhuriyetin ilanı ile birlikte daha da anlamlı hale gelmiştir. Modern, yüzü aydınlığa dönük, çağdaş değerlerle bezenmiş Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Atamızın Türk milletine bıraktığı en değerli mirastır. Cumhuriyete sadakatle bağlıyız ve bu sadakat nesilden nesile aktarılarak, ilelebet sürecektir!
Bizler Türk olmakla gurur duyan, vatan sevdasını “Kim bu cennet vatan uğruna olmaz ki feda?” diye anlatan, bayrağımızı “Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim” diye tarif eden bir ecdadın çocuklarıyız. Tarihimiz yüz akımızdır. Dolayısıyla gurur duymak da en tabii hakkımızdır.
Vatan; kahpe pusularda, milletimizin geleceği kararmasın diye gencecik yaşında solanların memleketidir. Bugün üzerinde huzur ve güven içinde yaşadığımız bu topraklar, en ağır bedeller ödenerek elde edilmiş dünyanın en kıymetli vatanıdır.
Unutulmamalıdır ki; bu toprakların vatan yapılmasında dış mahfillere karşı dik duruş vardır, bağımsızlık ateşinin hiç sönmemesi, işgalci devletlere tüm ruhuyla direnen Türk milletinin azmi vardır. Bu nedenle ekmeğini yediğimiz, suyunu içtiğimiz imparatorluk bakiyesi topraklarımızın, bizi biz yapan bayrağımızın ve dünyada hiçbir şeye değişilmeyecek bağımsızlığımızın önemi çok büyüktür. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar kalması için her birini son nefesimize kadar korumak önemli bir sorumluluğumuzdur.
Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına doğru yaklaşırken, emperyalist güçler tarafından 100 yıllık hesabın açılmış olduğunu da görüyoruz. Hem sınırlarımız içinde hem de sınır ötesinde terörist faaliyetler güvenliğimizi tehdit etmektedir. Yıllardır terör belası ile mücadele eden Türk milleti, huzuruna, birliğine, bütünlüğüne çöreklenen leş kargalarını bertaraf etmek için Mehmetçiğimize tam destek vermektedir. Biliyoruz ki;
Vatan yoksa millet yok!
Vatan yoksa bayrak yok!
Vatan yoksa namus yok!
Bakınız Suriye’ye, Irak’a, Afganistan’a… Emperyalist devletlerin güç savaşı neticesinde Ortadoğu kan gölünün ortasında alev alev yanmaktadır. Yerinden, yurdundan edilen insanlar ülkemize sığınmıştır. Demokratik olduğunu iddia eden, insan hak ve özgürlüklerinden dem vuran ülkeler bu yangını televizyon karşısında izlerken, Türkiye mültecilere kucak açmıştır.
Teröre her türlü lojistik destek sağlayan, terörü adeta kudurtan, teröristleri besleyip, büyütenler de işte bu sözde demokratik devletlerdir. 100 yıllık hesabı açmak için harekete geçen bu güçler, kukla olarak kullandığı terör örgütleri ile bize yeni bir bedel ödetmeye, binlerce yıldır şehitlerimizin kanıyla sulanan vatanımızı yok etmeye çabalamaktadır. Bölgemizdeki bu kirli hesaplar asla başarıya ulaşamayacaktır. Nasıl geçmişte İnönü Savaşları’nda, Çanakkale’de, Sakarya Meydan Muhaberesinde, Kurtuluş Savaşı’nda, Büyük Taarruz’da ve daha nice savaşta kudretimizi yedi düvele gösterdik, bugün de aynı azim, kararlılık ve inanç içindeyiz. Türkiye’yi ateş sarmalına çekmeye çalışan dış güçlere ve destekçilerine boyun eğmemek ise şerefli Türk milletinin en önemli sorumluluğudur.
Bu noktada Türkiye Cumhuriyeti Devleti teröre karşı çok kapsamlı bir mücadele yürütmektedir. Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı Harekâtı, son olarak Barış Pınarı Harekâtı, sınırlarımızı korumak ve terör unsurlarından arındırmak, birliğimize yönelik tehditleri, bölücü akımları ortadan kaldırmak noktasında çok önemlidir.
Ne yazık ki son günlerde Barış Pınarı Harekâtını güçsüzleştirmeye, değersizleştirmeye yönelik söylemler, kara propagandalar hız kazanmıştır. Terör operasyonunu savaş olarak nitelendirerek, bunun üzerinden barış tellallığı yapan çeşitli güruhların açıklamaları kamuoyuna yansımaktadır. Bunların kime, neye hizmet ettiğini, kimlerin safında yer aldığını aziz Türk milleti çok iyi tahlil etmektedir. Türk milletinin bu harekâta verdiği destek apaçık ortadadır. Milletimiz ayrıştırılmaya asla geçit vermeyecek; acıdan, kandan, gözyaşından beslenen terör ve destekçilerini içinde barındırmayacaktır. Unutulmamalıdır ki; kahraman Mehmetçiğimiz bugün sadece terör unsurları ile mücadele etmiyor, küresel güçlerin yeniden tanzim etmeye çalıştığı coğrafyada bu kez toprak kaybetmemenin mücadelesini veriyor. Bu operasyonlarla amaç terör tehdidinin ortadan kaldırılarak, bölgemizde ve ülkemizde huzurun sağlanması, Suriyeli mültecilerin sağ salim evlerine dönmeleridir. Bu noktada yanı başımızda yaşananlara gözümüzü kapatmamız mümkün değildir. Milli varlığımızın devamı, üniter yapımız, bekamız buna bağlıdır. Kısacası bu bir var oluş mücadelesidir.
Değerli katılımcılar;
Barış Pınarı Harekâtı’nda Türk ordusunun hedefi, 32 kilometre derinliğinde güvenli bölge oluşturulması ve terörden arındırılması idi. Bilindiği gibi terör örgütünün çekilmesi ve bölgenin Türk Silahlı Kuvvetlerinin kontrolünde olması konusunda ABD ile mutabakat sağlanmış ve operasyona ara verilmişti. Milli Savunma Bakanlığı, verilen sürenin sonunda ABD tarafından teröristlerin bölgeden çekilmesinin tamamlandığının bildirildiğini açıkladı. Öte yandan Türkiye ile Rusya arasında da mutabakat imzalandı. İşte tüm bu mutabakatlar Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tarihi bir başarısıdır. Sahadaki askeri varlığımız, masadaki gücümüzü sağlamaktadır. Bu başarı hiçbir ucuz söylemle karalanamaz. PKK üzerinden bir terör koridoru oluşturulması hesabına darbe vurulmuştur. Şimdi sıra güvenli bölgenin kurulması ve kontrolündedir.
Tüm terör tehdidinin sınırlarımızdan tamamen yok edilmesi en büyük arzumuzdur. Türk Eğitim-Sen olarak bu süreçte dün ve bugün olduğu gibi yarın da koşulsuz, amasız, şüphesiz devletimizin yanında olacağız.
Türk milleti geçmişte olduğu gibi, bugün ve yarın da bu pespayelere geçit vermeyecek, her türlü saldırıya, kirli tezgâha karşı Cumhuriyetimiz, devletimiz, bayrağımız, vatanımız, milletimiz için şerefle mücadele etmeye devam edecektir.
Bizler bu topraklarda huzurlu ve mutlu yaşayalım, birliğimiz, dirliğimiz zarar görmesin diye canlarını feda eden şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet, acılı ailelerine, yakınlarına ve milletimize baş sağlığı diliyoruz. Ruhları şad, mekânları cennet olsun! Gazilerimize de sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz. Dualarımız Mehmetçiğimizledir.
Ayrıca Cumhuriyetimizin 96’ıncı yılını da gururla kutluyor; bu cennet toprakları Türk milletine vatan yapan Cumhuriyetin kurucusu Büyük Önder Atatürk’ü, yol arkadaşlarını ve aziz şehitlerimizi saygı, minnet ve rahmetle anıyoruz.”