Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Pazartesi sendromunu çok güçlü mü hissediyorsunuz; sabahları okula gitmek sizin için bir eziyet haline mi geldi; ders zili çaldığında ayaklarınız sizi sınıfa taşımak istemiyor mu; sınıfa girdiğinizde içinizden gülümsemek gelmiyor mu; henüz mesleğin ilk yıllarında olmanıza rağmen, ne zaman emekli olacağınızın hesabını mı yapıyorsunuz; fırsatım olsa, aynı parayı kazanabileceğimi bilsem istifa eder başka bir yaparım diyor musunuz? Siz büyük ihtimal tükenmişlik sendromu yaşıyorsunuz.
Neden acaba tükenmişlik sendromu öğretmenlerde daha fazla görülür? Büyük istek ve ideallerle öğretmenliğe başlanmasına rağmen umduğunu bulamamak önemli bir etkendir. Fakat mesleğin zorluklarının önceden farkında olunamaması, bu zorluklarla öğretmenliğe başladıktan sonra yüzleşmek zorunda kalmak ve tecrübe eksikliğinden dolayı bunları aşamamak da öğretmenleri tükenmişlik sendromuna sürükleyen önemli etkenler olarak düşünülebilir. Biz, öğretmenliği ve çocukları sevmemenin bunlardan daha önemli bir sorun olduğunu düşünüyoruz. Çünkü mesleğini ve öğrencilerini seven bir öğretmenin işinin zorluklarından ve dolayısıyla tükenmişlik sendromundan kurtulabileceğine inanıyoruz.
Peki, her ne sebeple ve nasıl olursa olsun tükenmişlik sendromuna yakalanmışsanız ve bundan kurtulmak istiyorsanız neler yapabilirsiniz?
1. Derslerinizi öğrencilerinizin keyif alabilecekleri biçimde tasarlayıp uygulamaya çalışın. Bunun için oyunlardan, şakalardan, fıkralardan, hatıralardan, güncel olaylardan yararlanabilirsiniz. Unutmayın, öğrencileriniz derslerinizden keyif aldıkça siz de öğretmen olmaktan keyif alacaksınız.
2. Hep ders, hep ders nereye kadar! Derslerinizin başından sonuna kadar konu işlemeyin. Arada öğrencilerinizle sohbet etmeye çalışın, onlarla konuşmak için fırsatlar yaratın ve daha çok onları dinlemeye çalışın.
3. Yöntem ve tekniklerinizi değiştirin. Öğrencilerin yaşamaktan keyif alacağı alternatif yöntemler kullanın. Öğrencilerin aktif olarak katılabilecekleri tekniklerin onlar için daha öğretici ve daha keyifli olduğunu unutmayın. Mesela öğrencilerin konuyu birlikte öğrenmelerini sağlayacak grup çalışmaları planlayın, bir konuyu resim çizerek, şiir yazarak anlatmalarını isteyin, konu ile ilgili duygu ve düşüncelerini yanındaki arkadaşıyla paylaşmasını ve tartışmasını isteyin. İnanın bu küçük değişiklikler bile onlara ve size bir farklılık yaşatmak için yetecektir.
4. Derslerinizde farklı şeyler deneyin. Ders işleyiş şeklinizi tamamen değil ama küçük bir kısmını değiştirin. Mesela diyelim ki, bir konuyu kitaptan öğrencilere okutmak gibi bir alışkanlığınız var. Dersinizin bu bölümünde bir değişiklik yapın ve konuyu kitaptan okutmak yerine internetten bulacağınız bir resmi tahtaya yansıtarak öğrencilerinizden onu okumalarını ve yorumlamalarını isteyin.
5. Öğrencilerinize bakış açınızı değiştirin. Eğer onları sürekli konuşan, yaramazlık yapan, olumsuz davranışlar sergileyen, sizi mesleğinizden soğutan varlıklar olarak görürseniz kendinize kötülük edersiniz. Onların suçsuz ve temiz olduklarını, aileden ve okuldan yeterince iyi eğitim alamadıkları için hata yaptıklarını düşünürseniz işinizi kolaylaştırırsınız. Burada bir öğretmen olduğunuzu bu sorunları sürekli yaşayacağınızı, meslek hayatınızın bu sorunlarla uğraşarak geçeceğini, işinizin bir kısmımın bu olduğunu kabul etmeniz sizi rahatlatacaktır. Dikensiz gül bahçesi olmayacağına göre sorunsuz sınıf da olmayacaktır.
6. Sağlığınıza dikkat edin. Korumanız gereken bir bedene ve huzura kavuşturmanız gereken bir ruha sahip olduğunuzu unutmayın. Hem beden sağlığınız hem de ruh sağlığınızı koruyacak şekilde tedbirler almalısınız. Gıdanıza dikkat edin; size enerji verecek yiyeceklerin yanında sizi mutlu edecek yiyecek veya içecekleri tüketmeyi ihmal etmeyin. Enerjinizi tasarruflu harcamanız gerekir. Sabah ilk iki saatte enerjinizi harcayıp geri kalan saatlerde tükenmiş duruma düşmeyin. Ruh sağlığınız için okulu eve evi okula taşımayın. Okul dışında okulla ilgili sorunları çok fazla konuşmayın ve onlara kafa yormayın. Manevi yönünüzü güçlendirecek dua ve ibadetleri ihmal etmeyin. Moralinizi düzeltecek, dertlerinizi paylaşacak dostlar ve arkadaşlar edinin.
7. Sabahları sizi uyandıracak ve dinginleştirecek egzersizler yapın. Mümkünse yürüyerek okula gitmeniz, rahat bir ayakkabı giymeniz, akşam eve gidince ayaklarınızı dinlendirmeniz ve hatta kısa bir uyku size iyi gelecektir.
8. Her hafta yeni ve ilginç bir bilgi öğrenip onu öğrencilerinizle paylaşın. Güzel bir şiirden bir bölüm ezberleyip onu okuyarak derse başlamanız, bilimsel bir gelişmeden bahsederek öğrencilerinizin dikkatini çekmeniz her zaman işe yarayacaktır.
9. İnternetten, sosyal medyadan öğretmen arkadaşlarınızla iletişime geçin. Gruplardan paylaşılan deneyimleri kendinize uyarlayıp uygulayın ve kendi deneyimlerinizi arkadaşlarınızla paylaşın. Arkadaşlarınıza katkıda bulunmak inanın sizi çok mutlu edecektir; bunu mutlaka deneyin.
10. Bir öğrencinize dokunun. Morali bozuk, bir derdi olan, bir sorunla boğuşan bir öğrencinize yardım edin, ona yol gösterin, birlikte sorununu çözmeye çalışın. Hem onu mutlu edersiniz hem de siz çok mutlu olursunuz.
11. Okul yöneticilerinizle didişmeyin. Haklarınızı bilin, haksızlıklara karşı durun ama gereksiz yere onlarla tartışmaya girip moralinizi bozmayın. Onların da bir insan olduğunu unutmayın. Bazen egolarını tatmin etmek için size zorluk çıkarabilirler ama bazen de sorumlu oldukları için titiz davranabilirler; o zaman da onları anlayışla karşılayın.
12. Eğitim sistemindeki sorunlara duyarlı olun ama onların sizi gereğinden fazla etkilemesine izin vermeyin. Siz mevcut imkanlar içinde en iyisini yapmaya, işinizden keyif almaya ve mutlu olmaya çalışın.
Stressiz, sendromsuz, tükenmeden; canlı, heyecanlı ve sağlıklı bir öğretmen olarak işinize devam etmenizi dilerim. Selam, sevgi ve saygılarımla.
Muhammet YILMAZ
Öğretmen/Eğitimci-Yazar
https://www.facebook.com/sayfamuhammetyilmaz
www.muhammetyilmaz.com