Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Homosistein vücudumuzda besinlerle alınan bir amino asit olan metiyoninden yapılan bir maddedir. Metiyonin bizim genellikle düzenli olarak tükettiğimiz et, yumurta, balık ve tahıllar gibi proteinden zengin gıdalarda bulunur. Vücuttaki yağların metabolik olarak yakılmasını hızlandıran lipotropik bir moleküldür. İnsan vücudu tarafından sentezlenemediği için beslenme yoluyla dışarıdan temin edilmesi şart olan temel aminoasitlerden biridir.
Homosisteinin vücuttaki işlevi bir ara madde olmasıdır. Metiyonin amino asidinin glutatyon denen çok önemli bir antioksidana dönüştüğü yolun bir ara parçasıdır. Aynı zamanda hücrelerimizde önemli bir biyokimyasal yolak olan, pek çok kritik vücut işlevine katkıda bulunan Metilasyon Döngüsünün ana parçalarından biri homosisteindir.
Homosistein metiyonine geri dönüştürülebilir, glutatyona dönüştürülebilir veya S-adenozil L-Metiyonine dönüşebilir. Bu moleküllerin her biri, dengede olduklarında metilasyon süreci üzerinden sağlık halinin sürdürülmesinde büyük öneme sahiptir.
HOMOSİSTEİN YÜKSEKLİĞİ NE ANLAMA GELİR?
Ancak, homosistein düzeylerinin yükselmesinin sağlığımız açısından pek çok olumsuz sonucu vardır. O nedenle homosistein vücutta optimum düzeylerde tutulması gereken bir maddedir. Homosistein düzeyimizi bilmek, eğer yüksekse bunu düşürmek için gerekli önlemleri almak, bizi kalp ve damar hastalıklarının gelişmesine karşı koruyacaktır. Homosistein düzeylerine rutin tıbbi kontrollerde her zaman bakılmayabilir ama homosistein düzeyleri yüksekse bu durum, koroner kalp hastalığı riskinizin arttığı anlamına gelir zira arterlerin içini döşeyen kırılgan yapıdaki endotel tabakası zarar görebilir.
Endotel hasarı, kalp krizleri ve inmeye sonuçlanan ateroskleroz sürecini başlatan bir faktördür. Sigara ve aşırı kilo gibi homosistein yüksekliği de kalp hastalığı için bağımsız bir risk faktörü olarak kabul edilmiştir. Homosistein testi tek başına veya daha spesifik kardiyolojik tetkiklerle birlikte yapılabilir.
BESLENME VE YAŞAM TARZI HOMOSİSTEİNİ ETKİLER Mİ?
Yüksek homosistein düzeylerine katkıda bulunan birçok faktör vardır. Buna beslenme ve yaşam tarzı, bazı kronik hastalıklar, ağır metal birikimi, bazı vitamin ve mineral noksanlıkları dahildir. Homosistein yüksekliği riskini artıran faktörler:
- Aktif folat, vitamin B6, vitamin B12, betain, vitamin B2 ve magnezyum noksanlığı
- Metiyoninden zengin diet (fazla kırmızı et ve süt ürünlerin tüketilmesi)
- Sigara
- Kahve
- Alkol
- İleri yaş
- Genetik mutasyonlar
- Vücutta ağır metal birikmesi, özellikle civa
- Obezite
- Tiroid hastalıkları
- Böbrek hastalıkları
- Sedef hastalığı
- Bazı ilaçlar
HOMOSİSTEİN DÜZEYİ YÜKSEKSE NE YAPMALIYIM?
Kandaki homosistein yüksek düzeylerde ise buna katkıda bulunan faktörerin bazıları yaşam tarzı ve beslenmeyle ilgili olduğundan, öncelikle onları düzeltmeye yoğunlaşarak, belirli modifikasyonlar ve besin destekleriyle homosistein düzeylerini düşürecek yönde müdahale etmek mümkündür. Aşağıdaki adımlar homosistein düzeylerinizi düşürmeye yardımcı olabilir:
Kırmızı et ve süt ürünleri gibi metiyoninden zengin gıdaları fazla tüketiyorsanız bunları azaltın.
Egzersiz önemlidir. Kalp hastalığı nedeniyle egzersiz rehabilitasyon programına alınan hastalara, özel egzersiz hedefleri verildiğinde, tek başına fiziksel aktivite artışıyla bile homosistein düzeylerinde azalma olduğu gösterilmiştir.
Alkol tüketimini azaltın ve sigarayı bırakın.
Homosistein düzeylerini düşürmeye yardımcı olan bir diğer konu. belirli nütrientlerle vücudun desteklenmesidir. Vücudumuz belirli besin öğelerini doğru miktarda ve kullanılabilir formda alabildiği takdirde biyokimyasal işlevlerini aksamadan sürdürebilir. Doğru beslenmeyle uygun biyokimyasal destek sağlanması, homosistein düzeylerinin düşürülebilmesi için çok önemlidir.
Homosistein 3 özel vitamine bağımlıdır – bunlar aktif formdaki Folat, B12 ve B6 vitaminleridir.
Ayrıca N-Asetil Sistein, Trimetilglisin, Kolin, Metiyonin, Taurin ve Serin diğer kritik nütrientler olup bunlar Metilasyon Döngüsünün aksamadan sürdürülmesine katkıda bulunurlar. Magnezyum da unutulmamalıdır.
Eğer homosistein düzeyleri bunu hedefleyen besin destekleri ve diğer önlemlerle düşmüyorsa genetik mutasyonlar ve ağır metaller düşünülmelidir.
HOMOSİSTEİN YÜKSEKLİĞİNDE GENLERİM ROL OYNUYOR MU?
Bu sorunun cevabı evettir. Genler homosistein yüksekliğinde anlamlı bir role sahiptir. Tek Nükleotit Polimorfizmleri (‘Single Nucleotide Polymorphisms’) veya kısaca SNP olarak adlandırılan küçük genetik değişikliklerin homosistein yüksekliği üzerindeki etkisini araştıran çok sayıda çalışma yapılmıştır.
MTHFR C677T geni üzerindeki belirli bir SNP’nin beslenmeyle (gıda veya destek formunda) aldığımız vitaminlerin, bunların aktif formlarına dönüşmesini zorlaştırabildiği keşfedilmiştir. Bu tip bir mutasyon, folik asit ve Vitamin B12 kullanımını etkilemekte olup vücudumuzda enerji üretiminden alyuvarların yapımına dek birçok alanda rol oynadıklarından, sağlıklı beslensek bile, genetik polimorfizme bağlı olarak bu vitaminlerin göreceli eksikliği sözkonusu olabilir.
Söz konusu genetik değişiklikler (bu genin iki kopyasından en az birinde insanların %50’sinde böyle bir değişikliğin olduğu tahmin edilmektedir) Metilasyon Döngüsünde homosistein birikimine yol açabilen bir bozukluğun ortaya çıkmasına neden olur. Homosistein düzeylerini düşürmede güçlük yaşıyorsanız veya değerler aşırı ölçüde yüksekse MTHFR C677T geninde sık rastlanan genetik değişiklik için test yapılmalıdır.
YÜKSEK DÜZEYLERDEN GEN DEĞİŞİKLİĞİ SORUMLU İSE NE YAPMALIYIM?
MTHFR C677T gen polimorfizmi testi pozitif sonuç vermişse bunun anlamı, annebabanızın birinden bir kopya ya da her ikisinden birer kopyanın size geçmiş olmasıdır. Böyle bir gen polimorfizmine sahip olmanız, sizin folatlar ve B12’yi aktif formlarına %100 verimle dönüştürmenizi engellemektedir.
Bu durumda folik asit ve B12 desteklerinin aktif formlarından almanız gerekir. Böylece genetik değişiklik anlamını yitirir çünkü artık vücut tarafından kullanıma hazır formda aktif folat ve B12 aldığınızdan, Metilasyon Döngüsü normal çalışmaya başlara ve homosistein düzeyleri normale iner.
HOMOSİSTEİNİ OPTİMAL DÜZEYLERE İNDİRMENİN YARARLARI NELERDİR?
Metilasyon süreci ve metiyonin yolağı düzgün çalıştığında kalp ve beyin damarları dahil damar sisteminin içini döşeyen endotel tabakası üzerindeki stres azalacak, dejeneratif değişikliklerin ortaya çıkması önlenmiş olacaktır. Çok sayıda çalışma homosistein düzeylerinin düşürülmesinin and Alzheimer hastalığının önlenmesinde faydalı olduğunu da göstermektedir.
Ayrıca homosistein düzeylerinin normal olması, vücutta yeterli aktif B12 ve folat bulunduğunun bir göstergesidir. Her ne kadar vitamin depolarının altın standardı sayılan bir ölçüm olmasa da bu vitaminlere bağımlı yolakların düzgün işlemesi için yeterli miktarda vitamin olduğuna işaret etmektedir.
Kaynak: synevo.com.tr