“Öğretmenlik Meslek Kanunu” olarak geçen ama gerçekte “Kariyer Basamakları Belirleme Yönetmeliği” olan kanunda ne yok?
Mali-sosyal-özlük haklar yok.
Çalışma koşullarının iyileştirilmesi yok.
Liyakatli atama süreci yok.
Salt kadrolu atama yok.
Mülakatsız atama yok.
Gereksiz bürokratik işlerin kaldırılması yok.
Başarı belgeleri vb ödüllendirilmeler de kriter ve şeffaflık yok.
Farklı uygulamalara sebebiyet veren ucu açık yönetmeliklerle ilgili düzenleme yok.
Görev tanımı dışında öğretmenlere verilen “angarya” işlerin kaldırılması yok.
Öğretmeni, eğitimin diğer bileşenlerine karşı güçlü kılacak hususlar yok.
Yaşam refahı yok.
Öğretmenin kaybettirilen itibarını kazandıracak adımlar yok.
Kısaca “Öğretmen” yok.
Yönetmelikte; ikna edici olmayan kriterler ve hiç yabancı olmadığımız “sınav” var.
Sınava girmek içinse manası olmayan uzun bir bekleme süreci var.
Eğitimin en üst derecesi olan Tezli Yüksek Lisans ve Doktora eğitiminin; ortaokul seviyesi bir sınavla denk tutulması garabeti var.
Hülasa; yönetmeliğin çıkış amacı ile tamamen çelişen lisansüstü eğitimin daha da değersizleştirilmesi var.
Lisansüstü eğitim teşvik edilmek isteniyorsa;
Tezli Yüksek Lisans ve Doktora eğitimini tamamlayanlar süre beklemeksizin; tamamlamayanlar hizmet yılı esaslı unvan almalıdır.
Süreler Uzman Öğretmenlik için 5, BaşÖğretmenlik için 10 yıl olarak revize edilmelidir.
Tezli Yüksek Lisans ve Doktora mezunlarının ek dersleri %30 ve %60 oranında arttırılmalıdır.
Tezli Yüksek Lisans ve Doktora mezunları Uzman ve Baş Öğretmenlik tazminatlarını artırımlı almalıdır.
MEB yönetici atamalarında Lisansüstü eğitim şartı getirilmelidir.
En üst eğitim derecesi olan Doktorayı tamamlayıp akademide ders verebilme potansiyeline haiz bir öğretmenin ya da Tezli Yüksek Lisans ile zaten Uzman unvanını alan bir eğitimcinin bir de gayesiz bekleme süresine tabi tutulmasının mantıkla izah edilebilecek bir ciheti bulunmamaktadır.
Tezli Yüksek Lisans ve Doktora; Tezsiz ya da çoktan seçmeli bir test sınavı ile eş değer tutulamaz.
Kariyer Basamakları için belirlenen kriterler net, tatmin edici ve ayırt edici olmalıdır.
Öğretmenliğin kariyer mesleği olarak düzenlenmesi gayesi önemli bir adım fakat içeriğinin iyi doldurulması elzem.
Bu sebeple salt muhalefet etmek için karşı çıkan yahut erke yaranmak için tümden destekleyen sendikaları anlamak güç, en azından kazanımları muhafaza etmeleri gerekmektedir.
Öğretmenin alansal, eğitimsel, kültürel gelişimi önemlidir. Bu hususta gayret gösteren Lisansüstü Eğitim mezunlarının teşvik edilmesi bir lütuf değil, zaruriyettir.
Eğitimin yönetildiği kurumda eğitimin en üst derecesi olan Tezli Yüksek Lisans -Doktora’nın değersizleştirilmesi kabul edilemez.
Eğitim-öğretimle yıllarını heba etmiş bir eğitimci maddi sorunlarla boğuşmamalıdır.
Eğitimin merkezi öğretmendir.
Öğretmeni merkeze almayan, öncelemeyen, itibarını, refahını düşünmeyen, meselelerine çözüm üretmeyen adımlar geçmişte olduğu gibi yine başarısız olacaktır.