Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
MEB’in açıklamasına göre 20 bin sözleşmeli öğretmen ataması için tam tamına 120 bin başvuru bulunmaktadır. Bu kadar az öğretmen atamasına, bu kadar çok başvuru yapılması yetkililerin şapkasını önüne alıp düşünmesini gerektiren bir tablodur.
Her zaman söylüyoruz, 20 bin atama eğitimin hangi derdine derman olacaktır? Şöyle düşünelim; şu anda 81 ilde 63 bin 656 ücretli öğretmen görev yapmaktadır. Ücretli öğretmen görevlendirmesi ‘Öğretmen açığı var ama kadro olmadığı için öğretmenleri girdiği ders başına ücretle görevlendiriyorum’ demektir. Üstelik bu öğretmenler hiçbir hakka, güvenceye sahip değildir. Aldıkları ücretler ders başına ek ders ücreti olduğu için, çok komik rakamlardır. Daha da acısı pedagojik formasyonu olmayan, iki yıllık meslek yüksek okulu mezunları bile ücretli öğretmen olarak görev yapabilmektedir.
Ücretli öğretmen görevlendirmesinin yanı sıra ülkemizdeki öğretmen açığı bizzat Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın açıklamasına göre 109 bin 238’dir. Ülkemizde atama bekleyen öğretmenlerin sayısı ise 400 binin üzerindedir. Atama bekleyen öğretmenlerimiz arasında KPSS’de derece yapmış, çok başarılı öğretmenlerimiz vardır. Bu insanlar çok şey değil; sadece bu ülkenin onurlu birer ferdi olarak hizmet etmek, öğrencilerini bilgi ile donatmak, geleceklerini görmek istiyorlar.
Atanamadığı için bunalıma giren, intihar eden, işsizliğin kucağına itilen öğretmenlerimizin dramına sık sık tanıklık ediyoruz. Bu çığlıklara neden kulak verilmiyor?
Gerek öğretmen açığı, ücretli öğretmen görevlendirmesi gerekse atama bekleyen öğretmen sayısını düşündüğümüzde ülkemizde öğretmen atamalarının bu kadar az sayıda olması eğitimin yığınla sorununu nasıl çözecektir? Eğitime kaliteyi ve verimi nasıl getirecektir? Dünya ülkeleri ile yarışmamızı nasıl sağlayacaktır?
63 bin ücretli öğretmenin çalıştırıldığı, 400 binin üzerinde eğitim fakültesi mezununun atama beklediği ülkemizde neden sadece 20 bin atama yapılıyor? Aslında sorgulaması gereken bu değil midir? Öğretmenlere performans değerlendirme sistemi getirmek için çalışma yapan MEB’in öğretmen atamaları ile ilgili performansını da biz değerlendirelim: Maalesef Performans ZAYIF!
Öte yandan Türk Eğitim-Sen olarak ‘Cumhurbaşkanı’nın sözü havada kalmasın, gelin en azından Şubat atamasına 10 bin ilave yapın” dedik. Ama ses gelmedi. Oysaki eğitimde tasarruf olmaz! Eğitimin taşıyıcı kolonu; ÖĞRETMENDİR. Öğretmen atayamıyor, öğretmen açığını gideremiyorsanız; eğitime yaptığınız yatırım beyhude demektir.
Türkiye ekonomisinin dünyanın 16. büyük ekonomisi olduğu, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın 2017 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 11.1 arttığı belirtilmektedir. Tüm bunlar ülke gelirlerinin arttığını göstermektedir. O halde bu kaynakları eğitim için de kullanmanın zamanı gelmiş hatta çoktan geçmiştir.
Öğretmen açığı hususu şuna benzer: Teknik alt yapısı, silah sayısı, asker sayısı ve kurmay kadrosu ile harika bir ordunuz var ama cephaneniz yok. Eğer cephaneniz yok ise bu hazırlıkların hiçbir anlamı yoktur. İşte öğretmen de böyledir. Eğitime ne kadar yatırım yaparsanız yapın, ne kadar bütçe ayırırsanız ayırın, öğretmen açığınız var ise, yeterli öğretmen atayamıyorsanız, öğretmeninizi motive edemiyorsanız, cephaneniz yok demektir.
Her fırsatta dile getiriyoruz; öğretmen atamalarının sözleşmeli ve mülakatlı olarak yapılmasını kabul etmiyoruz. Sözleşmelilik denilen ucube yöntemle öğretmenleri hak ve hukuk çerçevesi dışında, birtakım özlük haklardan yoksun olarak çalıştırmak, öğretmenliği çakılı hale getirmek, torpili önceleyen, objektif ve güvenilir olmayan mülakat yöntemi ile istihdam etmek her şeyden önce eğitimin muhtevasına uygun değildir.
Türk Eğitim-Sen olarak her yıl 20 bin, 30 bin atama değil, ülkemiz gerçeklerine ve beklentilere uygun olarak atama yapılmasını talep ediyoruz. Bu noktada talebimiz 2018 yılı için 100 bin atamadır.
Aksi takdirde her yıl eğitim fakültelerinden 40 bin öğretmenin mezun olduğu düşünüldüğünde, bu kadar az atama sayısı ile 10 yıl sonra atama bekleyen öğretmen sayısı 1 milyona; öğretmen açığı da telafi edilemez boyutlara ulaşacaktır. Milli Eğitim Bakanı Sayın İsmet Yılmaz bu gerçekleri bir an önce görmeli ve ülkemizin geleceği, her biri çok değerli olan öğrencilerimizi düşünerek, kadro sayısının artırılması için başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere, Başbakanı, Maliye Bakanını ve diğer kabine üyelerini ikna etmelidir. 20 BİN ATAMA İLE BİR ARPA BOYU YOL ALAMAYIZ!
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.