Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Adam, 48 yıl önceki ilkokul öğretmenini parkta bir bankette otururken görünce, utanarak gidip yanına oturmuş; "hocam beni tanıdınız mı?" demiş.
Öğretmen:
- Hayır tanımadım.
Adam:
- Hocam nasıl tanımazsınız!.. Ben ilkokul öğrenciniz .............
Hocam, sınıfımızda bir arkadaşın saati kaybolmuştu. Ben almıştım. Siz de "herkes kalksın ve ellerini tahtaya dayasın, arama yapacağım" demiştiniz. Ben utanmış ve çok korkmuştum. Sizin ve arkadaşlarımın yüzüne nasıl bakacağım diye soğuk terler döküyordum.
Sonra siz;
"Şimdi herkes gözlerini kapatsın." dediniz.
Ortalarda bir yerdeydim. Aranma sırası bana gelmişti. Saati cebimden sessizce almış, devamla, aynı sessizik içinde son arkadaşa kadar aramayı sürdürmüştünüz. Sonra bizi yerimize oturtup bana ve hiç kimseye hiç bir şey söylemeden saati sahibine vermiştiniz.
Büyüdükçe içimde büyüttüm bu davranışınızı. Hocam, ben şimdi 60 yaşındayım. Düşünüyorum da şu hayattaki en büyük dersi, o gün sizden almışım. Her aklıma gelidiğinde sarsıldım ve kendimi, sizden kalan o büyük erdemin koruyucu gölgesinde hissettim.
Hani, Edip Cansever;
“Utancı bilerek yaşamak korkunç,
daha da korkuncu, bilerek yaşatmak.” der ya işte öyle.
Hocam, siz bana o utancı yaşatmadınız. Yaşasaydım unutur muydum, doğrusu bilmiyorum. Ama beni utandırmamanızı hiç unutmadım Hocam.
Şimdi hatırladınız mı beni?
Oğretmen, öğrencisine yaslanarak:
"O olayı ertesi gün unutmuştum ben. Şimdi sen anlatınca hatırladım .Sizlere "gözlerinizi kapatın" dediğimde ben de gözlerimi kapatmıştım. O yaştaki her çocuğun düşebileceği yanılgıya düşen öğrencime karşı içimde bir önyargı oluşsun istememiştim.
O sen miydin?
Bilmiyordum, nasılsın evladım?"
demiş.
Alıntı