Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
*** Anne -babanın terbiye edemediği çocuğunu terbiye etmeye çalışmaktır.( eğitim ailede başlar,okul çağına gelmeden çocuklara gerekli erdemleri ahlakı verdiniz verdiniz,veremediyseniz günah keçisi ilan etmeyin bizi,elimizden geleni yapıyoruz)
*** 3 ay olmayan yaz tatilinin 2 ay olduğunu,sömestr tatiliyle birlikte normal memurdan yılda en fazla 20 gün tatil yapmaktır. ( Bakkal hesabı yapmayı bilen biri rahatlıkla hesaplayabilir,matematik yalan söylemez)
*** 10000 TL maaş aldığımızı düşünmektir.( yeni başlayan öğretmen ortalama 3700 TL maaş alır)
*** Her öğretmenin 1000-2000 TL ek ders ücreti aldığını sanmaktır. ( birçok öğretmenimiz ek ders alamamakta,norm fazlası olmakta veya ancak maaş karşılığını doldurabilmektedir. )
*** Yarım gün çalıştığımızı düşünmektir… ( öğretmenlik okuldan çıkınca bitmez,evde,sokakta,parkta vb her yerde devam eder.)
*** Eve gidince kafayı vurup yattığımızı düşünmektir. ( Bu uyku keyif uykusu değildir maalesef zihin yorgunluğunu biraz olsun atmak için yapılan bir dinlenmedir)
*** Yaz tatilinde aldığımız maaşın yatarak alındığını ve hak etmediğimiz bir para olduğunu düşünmektir. ( yaz tatili mevzuata göre zorunlu izinli olduğumuz bir dönemdir,dolayısıyla nasıl ki memur izin kullandığında maaşı ödenmeye devam ediyorsa öğretmenin de maaş almaması gibi bir durum söz konusu bile olamaz.Ayrıca bütün bir sene boyunca yorulup yıpranma sonucu yaz tatilinde ancak gelebiliyoruz kendimize bunu da unutmayalım)
*** Hepimizin altında son model sıfır araçlar olduğu ve ultra lüks dairelere sahip olduğumuzun düşünülmesidir. ( Şuanki şartlarda-babadan kalan mirası yoksa tabii- öğretmenlerin çok büyük kısmının bunlara borçlanmadan ya da kredi çekmeden sahip olması imkansıza yakındır,istisnalar kaideyi bozmaz)
***Cahillere özelikle de okumuş cahillere muhattap kalmaktır. ( yapılan iş,alınan para,tatil vb her konuda ne kadar anlatsak da kafaları almayan bir grup her zaman mevcuttur ve hep var olacaktır)
*** En ufak konularda bile şikayete maruz kalmaktır. ( Diken üstündeyiz her daim,doktorlara dokunan yanıyorsa öğretmene de dokunanın yanmasını çok isterdik )
*** Çok bilmiş (!) bir kısım veliyle uğraşmaktır. ( Mesleğimizi bizden daha iyi(!) bilen velilerimizin sayısı gün geçtikçe artmaktadır)
***Kıymetinin kalmamasıdır. ( bizim öğrenciliğimizdeki öğretmenlere verilen değerin 10’da 1’ini görsek dişimizi kıracağız)
*** Ücretlisi bile çıkan tek meslek grubunun içinde yer almaktır. ( Ücretli doktor,ücretli hakim,ücretli mühendis vb yokken böyle uzmanlık gerektiren bir mesleğin ücretlisinin olması büyük bir ayıptır)
*** ‘Formasyonum var hiçbir şey olmazsa öğretmenlik yaparım’ cümlesine muhattap kalan bir meslektir. ( dikiş-nakış,giyim,büro,iktisat,işletme,ziraat,veteriner vs vs eğitim fakültesi haricinde mezun olan herkesin rahatlıkla yapabileceği(!) bir meslek haline gelinmesi öğretmenliğin saygınlığının düşürülmesi anlamında büyük bir kayıptır.Formasyonla olacaksa doktorluk mühendislik avukatlık vb diğer mesleklerin de önünün açılması gerekir)
*** Her ay en az 20 bin ataması yapılan (!) ender bir meslektir ( Bazı haber kanallarında,internet sitelerinde ,gazete vb.de o dönem için aylar öncesinden verilen kadro miktarını sanki her ay onbinlerce öğretmen atanıyor gibi manşetten haber vermek ve mesleğin içinde olmayanlar tarafından ballı meslek grubu olarak nitelendirilmek gerçekten basın dünyası için büyük bir ayıp ve sadece TIK / Reyting almaya yönelik yapılan bir girişimden ibarettir)
*** Olmasa da olur denilen bir meslektir ( sizin yaptığınızı işi ben de yaparım,ne olacak canım gidip ders anlatıyorsun sonra çıkıp eve gidiyorsun ‘ cümlelerini çok duyduğumuz ama evde 1 çocuğuyla dahi ilgilenmekten aciz insanların olduğunu düşününce aslında çok fazla ihtiyaç duyduğumuz bir mesleğimizin olduğunu unutmamaktır)
Öğretmen olmak diyip sonunu istediğimiz kadar uzatabiliriz.. Her ne kadar burada bazı noktalara değinsek de bizim bilmediğimiz göremediğimiz sıkıntıları yaşayan meslektaşlarımızın sayısının çok fazla olduğunu idrak edebiliyoruz. Bu kısa yazımıza bile bazı kesim tarafından ( hatta en acısı meslektaşlarımızın içinden bile) yine eleştiriler geleceğini tahmin etmekte zorlanmıyoruz. Efendim böyle yazı mı olurmuş,şurda nokta yok burada virgül yok,eee doğru değil mi,yatarak kazanmıyor musunuz,kandırmayın bizi ekdersi olmayan öğretmen mi olurmuş,benim dayı oğlu öğretmen eline 10 bin geçiyor vs vs cümleleri duyduk duyacağız da..Bunlar ne ilk ne de son olacak.. Bildiğimiz tek bir şey var,öğretmenlik özel bir meslektir,ihtisas gerektirir ve bir öğretmen eğitmekten öğretmekten asla vazgeçmez,şartlar olumsuz olsa bile... Tek istediğimiz şey lütfen mesleğimize saygı gösterin…
Sürç-i lisan ettiysek affola..
Doğan ORUÇ
Eğitimci-Sosyolog