Amerikan Marshall Planı kapsamında, II. Dünya Savaşı’nda harap olan Avrupa’nın yeniden inşası için 1948 yılında kurulan OEEC (Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü), 1960’da Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri’nin de katılımıyla küresel çapta bir işlerlik kazanmıştır. Dünya halklarının refahını ve ekonomik kalkınmasını sağlamayı amaçlayan OEEC’nin devamı niteliğindeki OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) ise 1961 yılında kurulmuştur. Merkezi Fransa’nın başkenti Paris’te bulunmaktadır. Bugün 34 ülkenin üyesi olduğu örgüt, hükûmetlere, deneyimlerini birbirleriyle paylaşabilecekleri ve sorunlara ortak çözüm üretebilecekleri bir platform sunmaktadır. Ekonomik, sosyal ve çevresel değişimlerin ardında yatan etkenleri anlamaya çalışan OECD, ticaret ve yatırım alanlarındaki küresel akımları ve üretkenliği ölçmektedir.
OECD sosyal güvenlikten, tatil sürelerine, farklı ülkelerin eğitim sistemlerinin gençleri hayata nasıl hazırladığından, yaşlıların bakımına kadar insanların günlük hayatını doğrudan etkileyen konularla ilgilenmekte ve hayat kalitesini artırıcı politikalar önermektedir. Ülkemiz de 20 ülkeyle birlikte OECD’nin kurucu üyesidir.
OECD tarafından 2015 yılında ortaya konan vizyon, “OECD’nin 2030 Eğitimi: Eğitimin ve Becerilerin Geleceği Projesi” olarak adlandırılmış ve bu vizyon iki temel soru üzerine temellendirilmiştir.
Bu sorulardan ilki bugünün öğrencilerinin 2030 yılında başarılı olmak ve dünyayı şekillendirmek için ihtiyaç duyduğu bilgi, beceri, tutum ve davranışların neler olduğuna, ikincisi ise öğretim sistemlerinin bu bilgi, beceri, tutum ve değerleri nasıl etkin bir biçimde geliştirebileceğine odaklanmıştır.
Söz konusu sorular üzerinden belirlenen asıl hedef ise, kavramsal olarak ‘2030 için Öğrenme Çerçevesi’nin oluşturulmasıyla büyük resmi görmek ve uzun vadede eğitimi bekleyen zorlukları keşfetmek, ayrıca ‘Uluslararası Öğretim Programı Analizi’ ile öğretim programı tasarımına ilişkin süreci kanıt temelli ve daha sistematik bir hale getirmektir. Bu sayede projenin hem etkin bir öğretim programı reformunun gerçekleştirilmesine, hem de yeni bir öğrenme ekosisteminin yaratılmasına katkı sağlaması beklenmektedir.
2030 için Öğrenme Çerçevesi ile Uluslararası Öğretim Programı Analizi, projenin 2015-2018 arasını kapsayan ilk ayağını oluşturmaktadır. 2030 için Öğrenme Çerçevesi kapsamında 2030’a doğru geleceği şekillendirmede ihtiyaç duyulan bilgi, beceri, tutum ve davranışlara dair ortak bir anlayışın geliştirilmesi hedeflenmiştir. Bu sayede eğitim sistemleri için daha net bir vizyon ve hedefler tanımlanabilecek, ayrıca ülkeler, yerel otoriteler, okullar, öğretmenler, öğrenciler ve diğer paydaşlar için ortak bir dil oluşturulabilecektir.
Uluslararası Öğretim Programı Analizi kapsamında ise beş temel politika alanı belirlenmiştir. -İlk politika alanı eğitimin odağının “öğrenmeye daha çok zaman ayrılmasından” “nitelikli öğrenme zamanı yaratılmasına” kaydırılmasına yöneliktir. Zira ailelerin, üniversitelerin ve işverenlerin ihtiyaç ve istekleri karşısında okullardaki öğretim programlarında oluşan aşırı yüklenme, bu alanda adım atılmasını zorunlu kılmaktadır.
-İkinci alan öğretim programlarının amaçları ile öğrenme çıktıları arasındaki boşluğu konu almıştır.
-Üçüncü alanda ise öğrencilerin öğrenme süreçlerine dâhil olması ve daha derin bir anlayış geliştirebilmesi için içeriğin yüksek kalitede olması gerekliliğine değinilmiştir.
-Dördüncü alanda öğretim programlarının inovasyonunun yanı sıra, her öğrencinin sosyal, ekonomik ve teknolojik değişimden faydalanması için eşitliğin sağlamasına dikkat çekilmiştir.
-Son olarak ise reformların etkin bir şekilde uygulanabilmesi için dikkatli bir planlama yapılmasının ve uyum sürecinin önemine vurgu yapılmıştır. Bu alanlar doğrultusunda tasarım prensipleri oluşturulmuş ve alt çalışma alanları geliştirilmiştir.
Projenin 2019 yılı ve sonrasını kapsayan ikinci ayağında, hedeflenen öğretim programlarının etkin bir biçimde uygulanması için ilkeler ve öğretimsel tasarımlara ilişkin ortak bir zeminin inşa edilmesi amaçlamaktadır. Bu sayede ülkelerin uygulama sırasında karşılaştığı ortak sorunlara işaret edilecek ve başarı faktörleri belirlenecektir. Bu kapsamda mekanizmaların gözden geçirilmesinin nitelik ve eşitliği artıracağı ve sonunda hem bireyler, hem de toplum için daha iyi sosyal ve ekonomik çıktıların elde edileceği vurgulanmaktadır. Bu aşamada öğretim programlarının etkin bir şekilde uygulanmasında etkili olan yetkinlik türleri ile öğretmen profiline ilişkin adımların atılması da planlanmaktadır.
Önümüzdeki günlerde yapılacak seçimlere katılacak siyasi partilerin Birleşmiş Milletler ve OECD’nin 2030 vizyonunu dikkate alan bir noktadan politika geliştirmeleri ve gelecek projeksiyonlarını bu belgelere göre oluşturmaları önemlidir.
OECD'nin 2030 Eğitim Vizyonu Ne?
Dikkat!
Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.