Bir okuma seferberliği başlatılmış durumda ülkemizde. Kitap okumayan, okumaya da gerek duymayan bir millet olduğumuzun farkına varılmış olmalı ki kamu kuruluşları eliyle ve sivil aktivitelerle kitaplara ve okumaya dikkat çekilmeye çalışılmakta.
TV dizilerinde karakterler birbirlerine hediye olarak kitap almaya başladı. Bu kitapların ismi ve yazarı özellikle belirtilerek kitapların ve okumanın hayatımızda önemli bir yerinin olduğu vurgulanmaya çalışılmakta. Gaziantep’te Okuma oranını arttırmak ve okumaya teşvik etmek için Milli Eğitim Müdürlüğü’nce Ben okuyorum Gaziantep Okuyor Projesi uygulamaya konuldu. Bu proje ile okul müdürleri, öğretmenler ve öğrencilerin hep beraber okuması, böylece öğretmen ve idarecilerin öğrenciler için okuma konusunda teşvik edici olması amaçlandı. Okullarda kitap okuma yarışmaları düzenlendi, öğretmenler daha fazla okumaya başladı.
İstenen oranda bir farklılık yaratmamış olsa da çalışmaların, tamamen işe yaramadığını söylemek de haksızlık olacaktır. Öğretmenlerin konuya ilgisi öğrencileri kitap okumaya yöneltti ve okumak onların davranışlarında değişiklikler yarattı. Eline kitap almamış gençler bir kitabın onlarda uyandırdığı ilgi ve merakın heyecanını yaşamaya başladı. Aydınlanmanın verdiği enerji gözlerinde güneş açtırdı. Duvarı andıran simalar, kendi kendime konuşuyormuşum hissi uyandıran gençler, beni duymaya ve bana tepki vermeye başladı. Sorular aldım, yorumlar duydum, kitaplardan alıntılar dinledim. Seçim yapmak, karar vermek zor gelmedi onlara.
Arka mahalle döküntülerinin modern ve ferah bir imarla donatılmış hali gibiydiler. Okumak onlarda bugüne kadar içlerinde barındırdıkları güzellikleri keşfetmelerini sağlamış, uzun yıllar süren aramaların nihayetinde, göz kamaştıran eşsiz bir hazinenin pırıltılarıyla karşılaşmış gibiydiler.
Kokuşmuş, çürümüş, miadı dolmuş, iştah kapatan bir yiyecek kadar soğuk duran ifadeler yaşama arzusunu arttıran, canlılığını devam ettirme isteği uyandıran leziz yemeklere dönüşmüştü sanki. Hayata umutla bakan, öğrenme heveslisi, milyonlarca sorunun cevabını bir anda öğrenmek isteyen küçük bir çocuğun bakışları gibiydi bakışları. Her şeye tok ve umarsız bakışlar araştırmanın, öğrenmenin heyecanını renkli ışıltılar şeklinde vurgular oldu. Gözleri zihnilerinin aynası olmuş, aydınlatmaya başlamıştı sanki dünyayı. Ve o soluk benizleri renklenmiş, damarlarındaki kanın akışının hızlandığını gösterir şekilde pembeleşen yanaklar oluşturmuştu.
Öğrendikçe öğrenmek istiyorlar, öğrenmeye değer veriyorlardı. Öğrenmenin bir anlamı vardı ve öğrenmek birçok soruna çözüm olabilirdi. Zihinlerinde düşünceler belirdi, kalplerinde hisler oluştu. Dillerinde söyleyecek sözleri, aktarılacak yaşamları, paylaşacak ne çok şeyleri vardı. Güven vermeye mutlu etmeye başlamışlardı.
Bir kitap, aydınlık yüz… Bir kitap güvenli gelecek… Bir kitap, boşuna geçmemiş bir ömrün en güzel ifadesi… Bir kitap, anlam kazanmak için... Bir kitap paylaşmak için. Bir kitap beraber mutlu yaşamak için…