Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
so that ile ilgili cümleler ve anlamlarını aşağıda bulabilirsiniz.
I had opened the door so that she could come in.
(Kapıyı açmıştım öyleyse o içeri girebilirdi.)
We are too late so that we can't catch the bus.
(Çok geç kaldık öyleyse otobüsü yakalayamayız.)
We have no money to spend so we can't buy anything.
(Harcayacak paramız yok öyleyse birşey satın alamayız.)
Your phone is still off so that you can’t play any game with your phone.
(Telefonun hala kapalı öyleyse telefonunla herhangi bir oyun oynayamazsın.)
It’s raining today so that we need to cancel our plan.
(Bugün yağmur yağıyor öyleyse planımızı iptal etmemiz gerekir.)
I left 100 TL on the table so that with this money you can buy anything that you want to buy, as long as it costs to 100 TL or less.
(Masanın üzerine 100 TL bıraktım öyleyse bu parayla 100 TL ya da daha altındaki bir değere sahip, satın almak istediğiniz herhangi bir şeyi satın alabilirsiniz.)
The door closed so that we can begin to work.
(Kapı kapandı öyleyse çalışmaya başlayabiliriz.)
I passed the exam thanks to you so that we can make party.
(Senin sayende sınavı geçtim öyleyse parti yapabiliriz.)
The cake is ready so that we can eat it.
(Kek hazır öyleyse yemeye başlayabiliriz.)